Kul olmak

A -
A +
Her nefes O'nun kudretindedir. Ve insan alıp verdiği nefesinin hiçbir anına zerre hükmedemez. Peki niçin verilmiş nefes almak? Bizleri yoktan var eden Allahü teâlâ; insanoğlunu dilediğini yapsın, yaşamak istediğini yaşasın diye yaratmadı. Rabbimiz; kendi güzelliğini, büyüklüğünü, kudretini insanların bilmesini ve tüm arızalarından sıyrılıp bahşedilen güzelliklere ulaşmalarını istiyor. Allahü teâlâ, her an kendi için olanları sevdiklerinden ve dostlarından eyliyor. O'nun için olmayan her anın ne kıymeti vardır ki? O'nun değer vermediği şeylerin peşinden koşmanın manası nedir ki?
Günümüz ahvaline bakıyorum da peşinden koşulan şeyler; insanları hem Allahü teâlâdan uzak kılarken hem de büyük bir kavga ve kargaşa ortaya çıkarıyor. "Uzaklaşmadıkça yakınlaşma olmaz" buyuruyor din büyüklerimiz. Bu noktada çok net aslında yapılacaklar. Ne ki nefse ağır geliyor onu yap; ne ki nefsi sevindiriyor onu yapma, isteme. Ayrıca hep kendimize şu soruları soralım:
“Niçin varım, nasıl yaşamalıyım?” Her an uyanık olmak, gaflete savaş açmak. Neleri konuştuğumuz ne durumda olduğumuzun işaretidir. Bu sebepten işe, konuştuğumuz şeyleri değiştirerek başlamalıyız. Her fırsatta Rabbimizi hatırlatan kelam etmeli, hatırlatanlarla birlikte olunmalıdır. Böyle bir çaba içine girmemizle dilden çıkan kalbe vuracaktır. Kalp o vakit sahibine döndüğünde kendini bulacaktır. (Allahü teâlâyı anmak her şeyden büyüktür.) [Ankebut 45] (Ey müminler Allah’ı çok anınız!) [Ahzab 41] (İyi biliniz ki, kalpler ancak Allahü teâlâyı anmakla, itminana, rahata kavuşur.) [Rad 28] (Allahü teâlâyı anan kimse ile anmayan kimse arasındaki fark, diri ile ölü arasındaki fark gibidir.) [Buhari] (Size deli denecek kadar Allahü teâlâyı fazlaca anın!) [Hâkim] 
          Fatih Toprak-Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
 
 
 
 
ŞİİR/USTA'DAN
 
 
       İSTANBUL AŞK İSTER
 
Ve bin dört yüz elli üçte zulüm son buldu
Hem adalet hem merhamet fetihle geldi
İlim, irfan medeniyet hızla yükseldi
Hakikati peygamberin müjdesinde bul
Tarih boyu bir rüyaydı aziz İstanbul
 
İstanbul aşk ister bizden İstanbul sevda
Bu sevdanın neferiydi onca şüheda
Kıymetini bilmeyene verilmez asla
İstanbul’un talibinde o sevdayı bul
İncinmesin üzülmesin aziz İstanbul
 
Ah İstanbul kaybetmiştik seni bir ara
Sokakların dönüşmüştü çöpten dağlara
Susuzluklar yolsuzluklar bini bir para
Ak hizmetle öze döndün etmeli kabul
Şimdi çağı aşma vakti aziz İstanbul
 
İstanbul aşk ister bizden İstanbul sevda
Bu sevdanın neferiydi onca şüheda
Kıymetini bilmeyene verilmez asla
İstanbul’un talibinde o sevdayı bul
İncinmesin üzülmesin aziz İstanbul
 
                        Hanefi Söztutan
 
 
ESKİMEZ İSİMLER
 
MEVCÛDÂT: Arapça mevcut isminin çoğuludur. Var olan şeyler, mahlûklar yaratılmışlar anlamındadır. Kâinat veya mükevvenat da denilmektedir. Bütün mevcudat; cansızlar, nebatat (bitkiler) ve hayvanat olmak üzere üç cinse ayrılır. Bütün bunları yaratan Allahü teâlâdır. İlm-i mevcûdât: Tabiatın bütün varlıklarını inceleyen ilimdir. “Mefhar-i mevcudat” Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa’nın unvanlarındandır. Mefharü'l-mevcûdât da denilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.