Kaftanını örseletme!

A -
A +
Nahl sûresinin 33. âyet-i kerimesinden alınan meşhur "Hâşâ, zulmetmez kuluna Huda’sı,/Herkesin çektiği, kendi cezası!" beytinde yazıldığı gibi, birçok velinin buna benzer sözlerle durumu ve vaziyeti bildirdiği üzere; insan ne ederse kendine eder, ne işlerse işlediğiyle amel olunur ve ne hak ederse onu yaşar! Mamafih yaşanmış ve hâlen yaşanmakta olan hadiselerden de birkaç misal vermek gerekirse en ufak görülen şeylerin bile hayatımıza, velhasıl insanlığa büyük zararlar verdiğini söyleyebiliriz. 18. muasır meşhurlarından Ahmed Resmi Efendi, İbrahim Suresi 7. âyetini, Hulâsat’ül-İ'tibâr adlı eserinde çok çarpıcı bir misalle şöyle ifade ediyordu: Bir ecnebi hatunun, hatibin "bizim dinimiz en iyi ve hakiki" demesine karşılık şu cevabı alır: “Dininiz iyi olduğu hâlde niçin üzerinize galip oluruz!.." Bu soruya karşılık hatun soranın üzerindeki düğmeleri inciden kaftanını görür. Ona der ki: "Bu kaftanı sevdiği birine verip kıymetine riayet etmeyerek kirletip örselese darılır mısın?" "Elbette canım sıkılır, belki adamı katlederim" cevabına karşılık şöyle der: “İşte Müslümanlık senin kaftanın gibi bir zî-kıymet mücevher idi. Allahü teala bize verdi, biz kadrine riayet etmediğimiz için sizi bizim üzerimize musallat eyledi" der ve bu yaşanmış hikâyenin Müslümanların hâllerine tam uygun düştüğünü, tevbe edip kendilerine çekidüzen vermeleri gerektiğini bu misalle gösterir. Zira bir toplumu insanlar oluşturur. Bir milleti ise topluluklar oluşturur. Keza insan yalnızca kendine zarar vermekle kalmaz bırakacağı nesline de bu zararı aksettirir. Şu an içinde yaşadığımız ülkemizde, bulunduğumuz 21. asırda elimizin altındaki kıymetlerin hakkına riayet ederek çokça şükretmeliyiz! Yaşadığımız sıkıntılardan ders çıkararak hareket etmeliyiz. Aksi takdirde başka felaketlerle karşılaşmamız mübrem olur...               Merve Tekin       ŞİİR       Nerede gerçek dostluk?   Arkadaş dostuna güvenme boşa, Güvensen bile gelirsin bir taşa, En güvendiğin dost bile bir gün, Atar sana bir kazık ileriki gün.   Arkadaş arkadaşın dostu olmalı, Hani ya nerede bu dediğin dostum? Baksana, bir gün bulursun deme! Çünkü bitmiş dostluk bitmiş arkadaş.   Sırrını açarsın dostun diye, Bakarsın o sır gitmiş her yere, Daha niye güvenirsin ona dost diye? Nerede o eski dostluk nerede?   Dost kara günde belli olur demişler, Yanlış değil hem de doğru demişler, Biraz zora geldi mi o dostlar, Bakarsın hepsi bir taraftan kayboldular.                                    Mücahit Demirci       UNUTULMAZ KELİMELER   DARB-I MESEL: “Darp” dövme vurma anlamındadır. Darb-ı mesel: atalar sözü, atasözleri anlamındadır. Mesel’in çoğulu emsaldir. Kıssalar, hikâyeler, destanlar anlamındadır. Günümüze göre değerlendirdiğimizde çarpıcı sözler, anlamlı sözler anlamındadır. Dolayısıyla atasözü yerine eskiden, "darb-ı mesel", yahut kısaca "mesel" denilirdi. Sonraları bu ifade "Atasözü" şeklinde klişeleşti. Türk atasözleri ilk defa Kaşgarlı Mahmud’un Divan ü Lügat-it-Türk isimli eserinde derlenip toplanmış ve pek çok atasözü bir araya getirilmiştir. Her milletin kendine has atasözleri vardır. Bunlar o milletin inanç, kültür ve medeniyetlerinin tesiri altında şekillenmişlerdir. Atasözü, yüzyıllarca süren bir zaman dilimi içinde, tecrübeler sonucunda çeşitli sebeplerle söylenerek, sayısız hikmetleri küçük ve kısa sözler hâline getiren, dedelerden torunlara kalan ibretli, özlü ve kısa sözlerdir.  
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.