-"Beyin"den "kalb’'e giden yolda- "Duyudan Duyguya" oyun senaryosu

A -
A +
Göz "bakar" ancak "gören" kalptir. Kulak ''işitir'' ancak ''duyan'' kalptir. El ''dokunur'' ancak ''hisseden" kalptir. Burun ''koklar'' ancak ''haz duyan'' kalptir. Dil ''tadar'' ancak ''lezzet alan'' kalptir. Beyne bağlı bu 5 duyu organı ''dünya'', kalp ise ''ahiret''tir.
Kalp, Allahü tealanın ''nazargâhı''dır. Allahü teala ''kalbe bakar.'' Kalp ''sevgi ve iyilik'' menbaıdır.
Sevgi ve iyilik ''duygu''dur, kalpte bulunur. Göz, ''sevgi ve iyilik'' nazarıyla "bakar"sa bakma işi "görme"ye dönmüştür. Çünkü göz, artık kalp olmuştur, ''kalp gözü''yle bakar, kalbinde bulunan ''sevgi ve iyilik''ten başkasını düşünmez! ''Önüne baksana, gözün görmüyor mu?'' cümlesi bunu çok güzel açıklar.
Günümüz okullarında, "tanıma, anlama" güçlüğü çeken "dijital dünya çocukları"mıza "Duyudan Duyguya" diye bir ders uygulanmalı. Hatta bu uygulama aile bireyleri arasında oyuna dönüşebilir. Beşer dakikalık senaryolarla, sınıf içinde, evimizde ve sohbet ortamlarında "nezaket, fazilet, güzel ahlak" değerlerini tanıyıp-anlayan-uygulayan çocuklar yetiştirebiliriz.
Ve bir mini senaryo metni:
Güle hürmet:
(A Çocuk)- Bahçe kenarındaki daldan bir gülü çekerek koparır. Koklamadan, gülün bir iki yaprağını da koparır, gülle birlikte yere atar, ayağıyla üstüne basar.
(B Çocuk)- Bu durumu görür, telaş ve heyecanla koşar, yerdeki gül dalını alır. Koklar, (A)’ya bakar, başını sallar, üzgündür.
(A)- Sırıtır, el-kol sallar.
(B)- Onun gözlerine bakarak, yavaşça ve hürmetle gülü koklar:
- Allahümme salli ala Muhammed ve ala ali Muhammed, der.
(A)- Sorar:
- Ne iş?
(B)- Güle hürmet edilmeli. Çünkü o Peygamberimizi temsil eder. Salat ü selam getirdim!
(A)- Yani…
(B)- O'nun için mevlidlerde bile "gül suyu" ikram edilir. Allahümme salli ala Muhammed, denilir.
(A)- Ha, O'nun için mi gül suyu dökülür? Hatam için ÖZÜR DİLERİM arkadaşım, bir daha yapmam!
(A), arkadaşı (B)'ye bir koluyla sarılırken diğer eliyle de gülü koklamaya gülümseyerek devam eder...
(Kullanılan Duyular: Göz, kulak, burun, el-ayak... Kazanılan Duygu: Özür dilemek...)
              Rıdvan Uzel
 
 
 
ŞİİR
 
            Nal sesleri
 
Kulaklarımda yine nal sesleri
Kös vuruyor yüreğimde mehteran.
Tükeniyor bir çağın son nefesleri,
Fâtih Sultan giriyor Topkapı’dan...
Yine nal sesleri kulaklarımda,
Arş'a yükseliyor Tekbir Mohaç’ta.
"Hânümansız" mıyım “öz diyarımda”?
Gözlerim ufukta büyüyen haçta...
               Metin Bulut-Nevşehir
 
***
 
                 Diyorlar
 
Üzülme, düşsün ak gür saçlarına,
Gelse de diline acı bir feryat...
Diyorlar “Değmezmiş gözyaşlarına"
Mademki, “fâniymiş bu tatlı hayat!”
 
Bir garip özleyiş yaksa da seni,
Gidiyor gelenler bak birer birer...
Küsme talihine, yakma sineni,
“Mihneti zevk etmek âlemde hüner!”
                  İbrahim Sarı-Trabzon
 
 
 
FAYDALI BİLGİLER
 
NAMAZ ÇEŞİTLERİ: Müslümanlara, kılmaları emredilen namazlar farz, vacip ve nafile olmak üzere üçe ayrılır. Bunlardan; 1- Farz namazlar: Beş vakit namazın farzları, cuma namazının iki rekât farzı ve cenaze namazı, farz namazlardır. (Cenaze namazı farz-ı kifayedir). 2- Vacip namazlar: Vitir namazı, bayram namazları, adak olan namaz ve başlanıp yarıda kalan nafile namazlardır. Kazaya kalan vitir namazını da, kaza etmek vaciptir. 3- Nafile namazlar: Beş vakit namazın sünnetleri, teravih namazı ve sevap kazanmak niyeti ile kılınan teheccüd, tehıyyet’ül-mescit, işrak, duha, evvabin, istihare, tespih namazları gibi namazlar, nafile namazlardır. Yani kılınması emir değildir. Farz ve vacip olan namazlardan, borcu olmayan bir kimsenin, nafile ibadetlerine de sevap verilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.