Kültür adamı

A -
A +
Sadece dizilerden, futboldan, yeme-içmeden, malından mülkünden, paradan söz eden insanları oldum olası tasvip etmem. Bu tür konular açılınca içime bir daralma gelir. Oradan kaçmak isterim. Kitaptan, gazeteden, dergiden, kültürden, tarihten, kalkınmadan, birlik olmaktan, dinden, dilden, töreden, bilimden, projeden, araştırmadan, edepten, etikten, irfandan, hikmetten söz açabileceğim çok az arkadaşım var.   Varsa yoksa hedonizm, keyif, gıybet... Son çeyrek asırda özel TV’ler ve internet bizi cahil toramanlara çevirdi. Abullabut tipler 100 kelimeyle konuşulan yeni bir dil oluşturdular. Sosyal medya çöplüğü tek bilgi kaynağımız oldu. Kaynağı belirsiz uydurma binlerce bilgi bizleri okumuş cahillere çevirdi. Ayakkabıcılık yapan bir tanıdığım var. Ara sıra karşılaşıp hasbihal ederiz. Bana hep şunu söyler: “Hocam okumuş cahiller çok arttı. Üniversite mezunları bile iki lafı bir araya getiremiyor. Nereye gidiyoruz? Bize ne oluyor?..” Bu tespitlere sonuna kadar katılıyorum. Çok sataşanlar, ukala diyenler olabilir ama yine de söyleyeyim. Üniversite mezunu olmuş, profesör yapılmış kimi insanımızda bile aşırı bir çiğlik, cehalet, sathilik (yüzeysellik) söz konusudur. Bu yazıda size tanıtmak istediğim kişi eğitimci, yazar, iş adamı, kültür adamı, araştırmacı, projeci Sayın Eyüp Ahi Bey’dir. Kendisiyle ekonomik bir ilişkim yok. Çıkar temin etme amacım da yok. Ama “önemli” ve “değerli” sınıflandırması yapılırsa bu ülkenin en değerli insanları arasında yerini alacak evsaftadır. Kendisiyle 10 saat durmadan sohbet edebilirsiniz. Hemen her konuda bilgisi vardır. Her zaman kendisinden yeni bir şeyler öğrenebilirsiniz. Ülkenin iyileşmesi, yükselmesi, gelişmesi, dünyada söz sahibi olması için 50 yıldır çalışan Eyüp Bey gibi insanlarımızdan artık pek kalmadı. Bunlar her geçen gün azalıyor. Günümüzde artık çok yönlü donanımı olan eğitimci pek kalmadı. 1 milyon öğretmenimiz var. Mesleğinin dışında kültürel, sanatsal, bilimsel çalışma yapan %1 bile yok. Keşke Sayın Eyüp Ahi Bey gibi millî duruşlu değerlerimizin farkında olanlarımızın sayısı çoğalsa...           Ali Özdemir       ŞİİR     Öksüzün yüzü güler mi?   Evimize güneş doğmuyor Annem bu evde sensiz olmuyor Dört kardeş ağlaşıyoruz Bir türlü sabah olmuyor   Hayallerimiz kül oldu Yakınlarımız el oldu Diktiğin fideler dal oldu Sen toprak olalı annem   Neyleyim neyleyim, Annesiz nasıl gönül eyliyem Bizi kimse anlamıyor ki Hâlimizi kime söyliyem   Evimizin bacası tütmüyor Bülbül küsmüş ötmüyor Babam üvey anne getirdi ama Anne senin yerini tutmuyor       Enver Küçük-Burhaniye/Balıkesir       UNUTULMAZ DEĞERLER     SELAMLAŞMAK: Toplum hayatında insanların birbirlerine, karşılıklı hürmet şeklidir. Selâm, bir insanın, karşılaştığı kimseye iyilik, sıhhat ve afiyet dilemesi, temenni etmesidir... İnsanlardaki güzel huylardan biri de, birbirlerine selâm vermeleri ve almalarıdır. Selâmlaşmak, insanlar arasında düşmanlığa sebep olan kızgınlık ve dargınlık, nefret ve kin gütmek vs. gibi kötü huyları yok eder. Karşılıklı hürmet, saygı ve sevginin doğmasını temin eder. İki Müslüman karşılaştığı zaman, birbirine “selâmünaleyküm” demesi sünnettir. Selâma cevap verilmesi farzdır. Müslümanların selâmlaşmasında, önce büyük küçüğe, şehirli köylüye, vâsıtaya binmiş olan yaya yürüyene, ayakta olan oturana, az olan çok olana, efendi hizmetçisine, baba oğluna, ana kızına selâm verir... Müslümanın Müslüman üzerine beş hakkı vardır. Selâmına cevap vermek, hastasını yoklamak, cenazesinde bulunmak, dâvetine gitmek ve aksırıp “Elhamdülillah” diyene, “Yerhamükallah” diyerek cevap vermek.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.