Koronavirüsün getirdikleri -1-

A -
A +
2019 yılının son aylarında Çin’in Vuhan eyaletinde doğan Covid-19 salgını 10 Mart 2020 tarihinde ülkemize sıçradı. Evet 10 Mart korkulan senaryonun başlangıç tarihi oldu. Bu korkunç süreci medya aracılığı ile yediden yetmişe yakinen takip etmeye başladık. Ülkeden ülkeye, insandan insan sıçrayışın hızı herkesi korkunun pençesine düşürdü. Hızla yayılan, bulaşıcılık çok ileri seviyede olan, aşısı olmayan ve tedavisinin ise ne olduğu bilmeyen bir virüs ile karşı karşıya kaldık. Derin endişeye kapıldık. Soğuk savaş, terör, mülteciler, cinayet, hırsızlık, arsızlık… Gündemde tazeliğini her daim koruyan, tüm olayların yerini koronavirüs aldı. Topyekûn imtihana tabi olduk. Bu virüs dünyaya ilahi bir mesaj olarak yayıldı. Asıl hükmün kimde olduğunu hatırlatan bir mesaj. Tabii anlayana ve inanana…
Devletimiz birçok Avrupa ülkesinin düştüğü gaflete düşmedi. Büyük bir ciddiyet ve titizlikle mücadelenin startını verdi. En başından itibaren en az zararla atlatılabilecek düzeyde gerekli tedbirler kademe kademe hayata geçirdi. Acil tedbir paketleri tek tek açıldı. Sosyal alanlar kapatıldı. Evde kalmanın en iyi korunma olacağı defalarca duyuruldu. Temizliğin ve temastan kaçınmanın önemi vurgulandı, vurgulanıyor.
Sağlık sektörüne yapılan yatırımların resmen ülkece nimetlerinden faydalandık. Hiçbir hizmetin boşa olmadığını görmek istemeyenler dahi gördü. Maskeden solunum cihazına, sağlık kadrosundan dezenfekte sistemine kadar tüm ihtiyaçlarla tam donanımlı pandemi sahasına çıkıldı. Aylar süren mücadelede, devletin tüm koordine birimleri ve beyaz önlüklü kahramanlar büyük fedakârlıkla mücadele ederek tarih yazıp, hepsi birer kahraman olma unvanına sahip oldular...
Kayıplarımız oldu. Büyük acılarımız, büyük endişelerimiz oldu. Daha fazla kayıp olmasın diye yoğun mücadele verildi. Sözde gelişmiş birçok Avrupa ülkesini geride bırakıp kendi imkânlarımızla virüse savaş açtık.
Bu kaos döneminde yerli üretim cihazlar ve tüm ihtiyaçlarla büyük ülke yolma yolunda birçok Avrupa ülkelerini geride bıraktık...
            Sevgi Korkusuz
 
 
 
ŞİİR
 
 
             Allah için değilse!
 
“Kırk yıl köle olurum, bir harf öğretene ben.”
Derken hazreti Ali, söylemiş şu niyetlen!
Kütüphane dolusu, bilgileri hıfzetsen!
Allah için değilse, değersizdir bir harften.
 
Dünyamız geçilmiyor, bilgi çöplüklerinden!
Havanda su dövüyor, okuyan ezberleyen!
Kütüphane dolusu, bilgileri öğrensen!
Allah için değilse, değersizdir bir harften.
 
Çok şey öğrenenler var, n'olduğunu bilmeden!
Ateş yazısı farklı, ateşin kendisinden!
Sobaya değen çocuk, sakınır ikinciden!
Bir musibet evlâdır, derler bin nasihatten.
 
Ders almamız lâzımdır, bu önemli şifreden!
İnsanın kendisini, bilmeyen bir eğitimden!
Kütüphane dolusu, bilgileri öğrensen!
Rıza için değilse, değersizdir bir harften...
 
Devletleri toplumu, şahin dize getiren!
Gramın binde biri, yok korona denilen!
Kütüphane dolusu, bilgileri hıfzetsen!
Allah için değilse, değersizdir bir harften…
 
           Alişahin Sarıbeyler-Savaştepe/Balıkesir
 
 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 
KADIRGA: İstanbul’da bir semte de adını veren kadırga, buharlı gemilerin yapımından evvel kullanılan harp gemilerinden her birinin adıydı. Kadırgalar hafif, az su çeken, dar, uzun ve alçak bordalı, arka tarafları baş tarafından yüksek, kürekle ve müsait rüzgârlı havalarda üç köşe yelkenle seyir yapan, manevra kabiliyetleri yüksek harp tekneleriydi. Özellikle Akdeniz devletleri tarafından kullanılırdı. Osmanlı kadırgalarının boyları ise 62 ile 63 metre, genişlikleri ise 25 veya 8 metre olurdu.
Fırtınalı havalar için elverişli olmayan bu tekneler kış aylarının rüzgârlı günlerini limanlarda geçirir, yazın sakin ve fırtınasız havalarda denize açılırdı.
Kadırgalar 7 Ekim 1571 İnebahtı Deniz Savaşından sonra yerlerini; yelkenle hareket eden ve daha çok top taşıyan gemilere terk etmeye başladı. Osmanlı bahriyesi de yelkene geç geçen ve kadırgayı en son terk eden denizci devletlerden biridir. Osmanlı kadırgalarında 25, Venedik kadırgalarında 26 çift kürek bulunur ve her kürek dörder kişi tarafından çekilirdi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.