Ne yaptık biz?

A -
A +
Dinin emir ve yasaklarından, hakikatlerden gafil olduk. Vakit sermayesini doğru kullanamadık. Yemek, içmek, gezmek ve tozmaktan fakat soran olursa işten güçten camilere gitmeye fırsat bulamadık. Birçoğumuz da cumadan cumaya uğradı camilere ve alelacele namazın tamamı bitmeden camiden kendini zor attı caddelere. Hep dünya oldu önceliğimiz. Din kardeşlerimizin derdiyle dertlenemedik. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen bir ümmet olmayı hak edemedik...
Din kardeşlerimiz Filistin'de, Irak'ta, Suriye'de, Doğu Türkistan'da, Gazze'de nice sayısız ülkede zulme uğrarken biz günümüzü gün etmeye devam ettik. Yokluk gelmeden varlığın kıymetini bilemedik. Musibetler gelirken üst üste hep suçlayacak birilerini aradık. En sonunda “bir musibet bin nasihatten iyidir” cümlesiyle doğrulduk fakat bu defa camilerin kapıları kapandı yüzümüze. Dünyanın rengine kandık. Ahireti çok az andık. Ölümü sıkça anın denirken bize yüksek binalar, altımıza son model arabalar aldık. En kötüsü de yaptığımız hatalardan hiç ders almadık. Mülk Allah'ınken “benim” dedik. Bu dünyada faniyken kalıcı gibi yerleştik. Yarına çıkmaya garantimiz yokken her şeyi sahiplendik. Zulüm karşısında sustuk. Muhtaç olana koşmadık. Derdi olanı dinlemedik. Büyüklere saygıyı ve İslami değerlerimizi yitirdik...
Camilerimizin, ezan seslerinin, elimizdeki sayısız nimetin kıymetini bilemedik. Şükrünü eda edemedik. Hatalarımıza tövbe etmekte geciktik. İslam âlemi olarak bir bütün olamadık. Yer yer birbirimize düştük. Giyim kuşam ve yaşayış şeklimizle inanmayanlardan farkımız kalmadı neredeyse... Saymakla tükenmeyen nice kusurlar işledik. Allah onca kusurumuza rağmen bizlere, "Celal" sıfatını göstererek, âdeta "kendinize gelin tövbe edin" dercesine kullarını ikaz etti. Şükür artık idrak ettik. Başımıza gelen bunca musibet kendi yaptıklarımızdan ötürü gördük. Nedametler, pişmanlıklar kapladı nice sineyi. Hamdolsun ki yolumuza ayna, gönlümüze ışık olan Ehl-i sünnet âlimleri ve eserlerinin ikliminde tazelendi gönül çiçekleri. Güzel dinimizin emir ve yasaklarına sonra duayla sabra tutunarak geçirdik şu zorlu karantina günlerini. Evimizin, sevdiklerimizin kıymetini anladık üstelik.
Rabbim bizleri affı mağfiret eylesin inşallah...
          Kübra Can
 
 
ŞİİR
 
         Torunlarıma
 
Has bahçenin güllerinde,
Bülbüller öter.
Belli ki bu Civan da,
Canan’ı gözler...
 
Bu sabah, kalktık yine erkenden
Salça işini hallettik sezon biterken.
Sırada tarhana varmış, işi acele
Ben de yardım ettim, yaygı sererken...
 
Nasıl tarif edilir, torunların sevgisi
Gözleri ışıl ışıl, yüzlerinde neşesi
Hayalimden hiç gitmez, pek temizdir kalpleri
Diyar diyar gezerler, bu kaderin cilvesi...
 
Bu hayat hayal rüya
İşimiz şarkı gazel
Bu mısralar bizlerden
Torunlarıma özel...
 
Mehmet: Hep oyun eğlencedir
Çocukların hevesi.
Onlar için açıktır
Dedesinin kesesi...
 
      Mehmet Armutçu-Yenice/Çanakkale
 
 
PRATİK BİLGİLER
 
BULAŞIK YIKARKEN: Makine kullanmayıp doğal ortamda bulaşık yıkamak isterseniz daha az yorulmak ve işi daha çabuk bitirmek için şu sırayı takip etmelisiniz:
Önce bardaklar, fincanlar; ardından az yağlı tabaklar ve çatal, bıçak vb. onun ardından çok yağlı tabaklar ve nihâyet tencere, tava.
Sofrayı kaldırırken masadaki eşya bu sıraya göre toplanırsa, kap kacak kolayca yıkanacak hâle gelmiş olur.
Bulaşık yıkamadan önce yarım limonla silinirse limon kaplardaki yağı aldığı gibi hoş bir koku da bırakır. Son çalkalama suyuna kullanılan limonlar katılınca bulaşıklar mis gibi kokacaktır. Bir de bulaşık yıkayanın ellerine limonlu su çok iyi gelecektir...
Bunlardan başka, makarna ve pirinç haşlamasındaki su ile bulaşıklar yıkanırsa deterjana ihtiyaç olmadığı görülecektir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.