Gözetim toplumunda suç ve ceza -2-

A -
A +
  Yani şunu soruyoruz? Sadece ceza ve ödül olduğu için mi erdem var? Erdemin saflığının gözetlenmekteki yeri nedir? Vicdanın erdeme meyletmesinde cezanın katkısı nedir? Dinlerde yaratıcının "görmesi" ve "gözetlemesi" konusunda işlenen eylemlerin vicdan, ahlak, ödül ve ceza çerçevesinde değerlendirilmesi ve insan tabiatının ödül ve ceza müeyyideleri karşısında davranışlarını şekillendirmesi... En büyük iktidar sahibi ve muktedir ismiyle yaratıcı her şeyi görmektedir. İnananlar için daimi bir gözetim ve gözetlenme söz konusudur, Yaradan tarafından. Şuraya esas soruyu girelim: Yaratıcının varlığına inananlar için, bir kameranın gözetimi ile yaratıcının gözetimi arasında suça ve kötülüğe meyil konusunda kamerayı daha ciddiye alıp da suç ve kötülükten vazgeçmesi hususunda ne düşünüyorsunuz? Cezanın tez verilmemesi ve somut olmayışı mı? İnananların yaratıcıya olan inancının merhamet ve bağışlanma ile pekişmesi mi? Yoksa sadece inanç zayıflığı mı? Teknolojide de gözetleniyoruz. Kimlik ve kişiliğe dair ipuçlarının kullanımı, reklam sektöründe hepimizin yaşadığı ve gördüğü, telefonda konuştuğumuz ya da araştırdığımız bir konunun, yazıştığımız bazı araçlarda bahsettiğimiz bir ürünün internette her alanda ansızın karşımıza çıkması gözetimden tüketime geçiş aşamasını dile getirmektedir. Özel hayatın, ilgi ve araştırma konularının ihlali gözetim ve gözetlenme ile günümüz teknolojisinde reklam alanında kullanılmaktadır. Sanırım arama motorlarının, insanların bilgisayar ya da telefondan bölgesel ve bireysel yönelim ve tüketim araştırmalarını reklam şirketlerine pazarlanması ile yürütülüyor bu işlem. Yani ihtiyaç ve eğilimlerimize göre de gözetleniyoruz. En baştaki Bentham'ın sözüne gelecek olursak sürekli olarak bir denetçinin varlığının söz konusu kötülük isteme düşüncesini yok etmez. Düşünceyi yok etmekten ziyade icraata dönüştürme eylemini yok eder. Ne mutlu gelecek olanı gelmiş gibi bilerek bu gaflete düşmeyenlere...           Tunahan Dağaşan     ŞİİR      Kadınların kıymeti   Allahtan bize bil emanet Olmaz onlara hiç ihanet Cennet onlarla olur elbet Bilelim kadınların kıymetini   Hizmetten hizmete koşarlar Seni sırtında bil taşırlar Acı kederini paylaşırlar Bilelim kadınların kıymetini   Çocuklarının anası olur En kötü günde başında durur Sana dünyada yoldaş olur Bilelim kadınların kıymetini   Canından parça bil unutma O olmasa dünya harap sana Bir insan kıyar mı hiç cana Bilelim kadınların kıymetini   Onca çalışır hiç yorulmazlar Sana hizmette kusur yapmazlar Hasta olsan başından ayrılmazlar Bilelim kadınların kıymetini             Muzaffer Özdemir       UNUTULMAZ İSİMLER   UZUN MEHMET: Ülkemizde taş kömürünü ilk bulan isimdir. 19. yüzyılın ilk yarısında buharlı gemilerin satın alınarak kullanılmaya başlanmasıyla kömür ihtiyacı arttı. O zaman kömür İngiltere’den ithal ediliyordu. Parası bir tarafa İngiltere ile savaş hâlinde iken onlardan kömür almak imkânsızdı. Sultan II. Mahmut Han bir ferman çıkararak ülkenin her yerinde kömür aranmasını emretti. Bahriyede asker olanlara kömür örnekleri verilerek terhis sonrası kömür aramaları isteniyordu... Bu erlerden Uzun Mehmet, Kestaneci köyüne dönünce kömür aramaya başladı. Ereğli-Zonguldak Kösedağ Mevkiindeki Neyren (Niren) Deresi boyunca araştırmalarında ana kaynağı bulup oradan parçalar alarak İstanbul’a götürüp ilgili yere teslim etti. Sultan İkinci Mahmut Han tarafından (50 kese altın) mükâfatla taltif edildi. Kendisine ölene kadar maaş bağlandı. Bir heyetle Zonguldak’a dönüp, kömürü bulduğu yeri göstereceği sırada kahvesine zehir konarak öldürüldü.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.