Eğitim pedagoji demektir

A -
A +
 
İlkokul birinci sınıfa başladığım senenin sanırım ikinci ayı idi. Öğretmenimizin tayini çıkmıştı. Şimdi atama diyorlar. Yeni gelen öğretmenimiz, ilk derste okuma yazma bilen olup olmadığını sordu. Öğretmenimiz sorusunu sorar sormaz, ben parmağımı tavana değdirmek istercesine kaldırdım. Çünkü tahsile çok önem veren babam, diğer bütün kardeşlerim gibi okula başlamadan bana da okuma yazmayı öğretmişti.
Öğretmenimiz Kamil Bey bana “Kalk bakalım tahtaya, adını yaz” dedi.
Ben de heyecandan titreye titreye ve ağır çekimle ve dahi gururla adımı ‘İtris’ olarak yazdım. Fakat öğretmene dönmemle, yüzüme okkalı bir tokat yemem bir oldu. Ardından da:
“Oğlum, sen it misin?” diye kükredi öğretmenim.
O gün yediğim tokadın izi hâlâ ruhumdadır. Gururla kalktığım tahtadan dayak ve hakaret yiyerek oturmuştum.
Benden iki yaş büyük ablamla aynı yıl okula başladığım için, sınıf arkadaşlarımdan daha küçüktüm. Ortaokulda dahi arkadaşlarımın “bücür” diye benimle alay ettiklerini hiç unutamam. Pedagoji ilminden habersiz bir öğretmenin, iyi bir şey yaptığını sanarak yaptığı bir yanlış, altı yaşında okula gitmeden okuma yazma öğrenen bir çocuğun ruhunda ömrü boyunca unutamayacağı bir yaraya sebep olabiliyor maalesef.
Pedagoji, eğitim bilimi demektir. Yani, insan yetiştirme ilmi. Bu ilimde ne öğrettiğimizin yanında, nasıl öğrettiğimizin de çok büyük bir önemi var. Eğitimde bilgi kadar, öğretim yöntem ve teknikleri de önemlidir. Öğretmenlik, geniş bilgiyle birlikte bazı özel yetenekler isteyen bir sanattır. Bu sebeple öğretmenin bilgili olması yanında, pedagoji formasyonunun da tam olması gerekir. Öğretmen, âdeta bir elmas ustasıdır. Eğitim ve öğretimin başarıya ulaşması için öğrenci, öğretmen ve aile üçlüsünün iş birliği ve gayreti olmazsa olmazdır. Zira eğitim aileden gelen değerler üzerine bina edilir. Öğretmenlik aynı zamanda peygamber mesleğidir. 23 yıl gibi uzun bir süre Arabistan coğrafyasındaki katı ve inatçı insanlara öğretmenlik yapan Şanlı peygamberimiz, bir gün olsun bir kimseye sert bir söz söylememiştir.
     İdris İspiroğlu
 
 
 
ŞİİR
 
 
   YUNUS EMRE HAZRETLERİNE
 
Yunus’um, tabib olmuş dağıtmışsın dermanı,
Mısraların yer etmiş gönüllerde Yunus’um;
Gelip geçmiş asırlar sen aşmışsın zamanı,
Sana hayran inan ki, bülbüller de Yunus’um!
 
Âşıklar seni söyler, dertliler seni dinler,
İçin için yananlar şiirinle serinler,
Seni tanıyan kalpte muhabbet olur kinler,
Açar “Yunus” diyerek şu güller de Yunus’um!
*
“Gönül yapmaya” geldin, tek bir gönül yıkmadın,
Yönün deryaya idi, başka yöne bakmadın.
Taptuk’un kapısından eğri odun sokmadın,
İsmin akıldan çıkmaz, hep dillerde Yunus’um!
*
“Hamdım, piştim” der iken şükür “olgun” olmuşsun
Buğday başağı gibi tanelerle dolmuşsun,
“Bir Molla Kâsım gelir” demiş, nokta koymuşsun,
Sen’in sırrını ancak sırdaş anlar Yunus’um!
*
Ey Mübârek Vatan’ım, evliyâlar diyarı,
Yunuslarla yaşarsın yazı, kışı, baharı,
Evlâdım, Yunus’u sev, sevindirme ağyarı,
O bir âb-ı hayattır dev çöllerde Yunus’um!
                                    Ramazan Çetin
 
 
 
UNUTULMAZ TARİHLER
 
SIRPSINDIĞI ZAFERİ: İlk Osmanlı kumandanlarından Balıkesir’de doğan Hacı İlbeyi’nin komutasında kazanılan Osmanlı zaferidir. Edirne’nin alınması Avrupalıları endişeye sevk etmişti. Macar kralının kumandası altında Sırp, Bulgar ve Bosna kuvvetleri birleşerek büyük bir ordu ile Edirne üzerine harekete geçmişlerdi. Bu sırada Edirne’de bulunan Lala Şahin Paşa, Murâd Gâzi’den yardım istedi. Aynı zamanda Hacı İlbeyi’ni bir miktar keşif kuvveti ile düşman üzerine gönderdi. Gayesi Haçlıların kuvvet ve vaziyetini tetkik ettirmekti. Hacı İlbeyi, yanında bulunan 10.000 kişi ile beraber Haçlı kuvvetlerinin zafer sarhoşluğu içerisinde ihtiyatı elden bırakıp zevk ve eğlenceye daldıklarını gördü. Elli bin kişi kadar olduğu tahmin edilen Haçlı kuvvetleri üzerine gece karanlığından da istifade ederek şiddetli bir baskın yaptı. Asıl büyük Türk ordusunun geldiğini zanneden Haçlılar müthiş bir bozguna uğradılar. (1364). Macar kralı, canını güçlükle kurtarabildi. Osmanlı tarihlerine “Sırpsındığı” olarak geçen bu savaş, Hacı İlbeyi’nin en büyük zaferidir. Ancak bu büyük kumandan çok geçmeden 1365 yılında vefât etti. Bugün Sırpsındığı zaferinin yıl dönümüdür...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.