Kış ve hayat -2-

A -
A +
Nerede yeşillik varsa yaktık yıktık başına vurduk, dünyayı kendi ellerimizle bitirdik. Modernleşmek ve tabiata hükmetmek gibi başta masum gibi görünen bu korkunç katliamın insanı, insanlığı getirdiği son nokta burasıdır. İnsanoğlu tabiatın bir parçasıdır, onun sahibi değildir. Bizler modernlik dolmuşuna binerek tabiatı ele geçirmeye ona hükmetmeye, onu kafamıza ve keyfimize göre kesip biçmeye, betonlaşmasına cüret ederek tamiri mümkün olmayan çok büyük hatalar yaptık. Bindiğimiz dalı kendi elimizle kestik. Dal büyük bir çatırtıyla kırıldı, kırılıyor ve biz de düşüyor, düşmeye devam ediyoruz. Bunun en güzel örneği ülkemizin en çok yağmur alan bölgesi Doğu Karadeniz’in en yüksek yeri olan Gürcistan sınırındaki köyümde bile ormanların yok edilme noktasına gelmesi… Acımadan katlettiğimiz doğal tabiat güzelliğinin yok edilmesi sebebiyle bizim çocukluğumuzda 3-4 metre kar yağdığı hâlde son yıllarda yağmurların azaldığı ve kar yağışının hemen hemen bitme noktasına geldiğini üzülerek izlemekteyiz. Durum her geçen gün daha da kötüye gitmektedir. Bugün geldiğimiz nokta ne kadar acı ve kötü. Adını koyalım veya koymayalım gerçek bu. Hepimiz eski güzellikleri ve eski tabiatı, yine tabiatımız gereği, deliler gibi özlüyoruz. Ama tabiatla ilgili algımız o kadar bozuldu, o kadar tahribata uğradı ki tabiat özlemiyle yaptığımız şeylerle tabii olan her şeye ciddi zararlar verdik, tabiatı âdeta yok ettik. Tabiatın bu içler acısı hâli insanın kendi iç âleminde geldiği yerin dramatik bir fotoğrafı gibi önümüzde durmaktadır. Ne yazık ki bunca yaşadığımız fırtına ve felaketlerden hâlâ ders almamış gibi fırsat bulursak körfezi, denizlerimizi, Kaz Dağlarını, Balıkesir Ovasını, Bursa Ovasını ülkemizin daha nice güzelliklerini gözümüze kestiriyoruz. Uzungöl’ü, Ayder Yaylasını göğe komşu toprakların tabiat harikası Artvin’imizdeki Cerettepe’yi ve yine Gürcistan sınırında ki Papart ve Akdamla köyü ormanlarını yok etmekten geri durmuyoruz... Ne diyelim kendimiz ediyor kendimiz buluyoruz. Bilmem ki ne zaman akıllanırız? Sağlık ve esenlik dileklerimle...            Aslan Torun         ŞİİR           Bilmiyoruz   Ne bir sevgi ne bir saygı, Unutmuşuz bilmiyoruz. İyi bir aşk güzel duygu Unutmuşuz bilmiyoruz.   İlim nedir irfan nedir, Bühtan nedir ihsan nedir. Konuşma ne lisan nedir Unutmuşuz bilmiyoruz.   Trafikte sollamayı, Garibanı kollamayı, Dosta mesaj yollamayı, Unutmuşuz bilmiyoruz.   Nöbetçi der, nezaketi İsrafsız bir ziyafeti, Giyinmeyi kıyafeti, Unutmuşuz bilmiyoruz.       "Nöbetçi Şair" Şahin Ertürk     SAĞLIK OLSUN  
HAMİLELİK VE ANNE SÜTÜ:  . Anneler, dokuz ay hamilelik sürecinde bebeği olacağı için sevinç içindeyken bazı sıkıntılar da yaşayabilmektedir. Örnek olarak mide bulantıları, migrenden beter ağrılar, ileriki aylarda bel ağrıları, omuz ağrıları, bağırsaklarda şişkinlik gaz, kabızlık ya da ishal gibi vakalar… Üstelik bu dönemde ilaç almaktan mümkün olduğunca uzak durmayı önerir hekimler. Yine doğum sonrası dünyanın en mutlu insanı olur anneler ama kimi annelerin sütü gelmez ya da yetersiz kalır...
Gerek hamilelikteki bu tür sıkıntılar gerek sütünüzün az gelmesi veya aşırı gelmesi durumunda hiç kendinizi üzmeyin ve sakın suçlamayın. Hele bu suçluluk duygusuyla çocuğunuza ilk günden mama takviyesi gibi bir aceleciliğe de kapılmayın. E peki ne yapayım mı diyorsunuz? Gerek hamilelik döneminde rahat bir süreç geçirmek için gerek sütü gelmeyen veya sütü fazla gelen annelerin sütünü dengelemek için hiçbir yan etkisi olmayan akupunktur ve lazer akupunkturu tedavi programı ile anneliğin haklı sevincini ve gururunu yaşama imkânına kavuşabilirsiniz. Dr. İsmail Maraş
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.