Bu çağı atlamış varsayalım

A -
A +
  Gece karanlığı çöküyor üzerimize. Aslında bize mi tam olarak bilmiyoruz belki de çöken karanlık insanlığı karatmakta. Ne ara bu kadar umutsuz olduk? Hayal kurmak bizden uzaklaştı. Bilmiyoruz düşünemiyoruz. Aslında sadece tek bildiğimiz, “gidelim buradan” kelimesi. Neden niçin sorularına cevap veremiyoruz. Çünkü bulunduğumuz yerlerde insanlar çoğunlukla bencilleşti. Gidelim buradan, sadece gidelim, çok uzaklara gidelim… Böyle kimsenin bulamayacağı huzurun bulunduğu bir yerlere gidelim… İnsanların mutlu kendi halinde olduğu zaman dilimine geçelim. Herkes kendi halinde olsun mesela. Dertsiz tasasız yaşasın istiyorum. Gitmek çözüm mü bilmiyorum, belki düzelir umudu ağlayan insanların… Değeri insanlardan daha kıymetli biçilen eşyalar görmek istemiyorum belki de. Sevdiklerimizi alıp gidelim, kırsal alan olur, uzay olur bilemem ama nasıl anlatsam, eski masum insanların devrine dönelim. Haberler olmasın mesela, kara haber vermesin kimse kimseye… Gülmekten ağlayan insanlar görelim bir düğünde ağlasın gençler. Bir mutlu gün diye hüzünlensin aileleri yine sevinçten… Ben bu yılı hiç sevmedim hem de hiç… Kayıp vermekten yoruldum aslında… Gözümün gördüğü kalbimin artık hissedemediği her şeyden yoruldum, bıktım bir nevi… Biliyorum hissediyorum benim gibi düşünüyor çoğu insanlar, susuyor biliyorum çünkü ellerinden hiçbir şey gelmiyor onu da görüyorum, çağ değiştirelim. Hastalıktan kötülükten uzak bir çağa atlayalım ne olur, ne kaybetmiş oluruz? Öyle bir ihtimalimiz gerçekten var mı? Biri de çıksın “var” desin onay versin istiyorum. Ben gerçekten bu çağdan nefret eder oldum. Bu bölümü atlayalım hiç yaşanmamış sayalım, gözlerimizi kapatıp açalım. Varsın kaybettiğimiz sadece bir yıl olsun ama gözlerimizi açtığımızda herkes sevdiğini yanında bulunsun. Kimseler gitmemiş olsun, gözlerimiz görsün kalbimiz hissetsin… Ama kalbimle inanıyorum giden gelmeyecek çağ atlayamayacağız. Gözlerimizi açtığımızda yine aynı düzen aynı sorun olacak… Yine kenarda ağlayan insanlar olacak… Kim bilir belki olur hayat şaşırtmayı sever.            Gamze Yavuz Ş. Birecik       ŞİİR   (Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2021’in “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olmasına ve kutlanmasına ilişkin bir genelge yayınlandı. 2021’in “Bizim Yunus” olarak anılması münasebetiyle ben de Yunus Emre ile Taptuk Emre arasında, esrar makamında yaşadıklarımı, yani Kamil ile âlimin bu devrini kendi penceremden kaleme almaya çalışarak “İki Emre’m can cana” mısralarımı sizlerle paylaşmak istedim.)          İki Emre’m can cana   Konya’da âlim oldu, düştü yollara Ve bir gün sokuldu Kamil’in kapısına. O Kamil, âlime sordu. Yücelerden bakmak, göze ışık verir “İlmin, amelin aslı nedir?” Âlim cevap vermeyip “Siz buyurun efendim”, deyince Kamil, “Eğer bize bir müddet hizmet edersen, Olursun ilmin aslını öğrenen” Cevabını aldı. O an aşk gönlünü kapladı. Ve teklifi kabul etti, Kaldı yanında, gördü hizmetini. Yıllar o kadar çabuk geçti ki, Bir gün Kamil, âlime şefkat edip “Evladım vakit tamam, Sorunun cevabını vereyim” dedi. Şunu bil ki; “Bütün ilmin ve amellerin, kemalin aslı sabırdır.” Hakikat sabırla elde edilir. Tahammül de sabrın içindedir. Her işte sabırlı olursan, Pişmanlık duymaz, felaha erersin. İki âlemden de nasip alabilirsin. Bu kıymetli söz için, Seni yanımda alıkoyduysam Sebebi kıymet bilip unutmayasın. Âlim cevaba malik olunca O Kamile etti, hayır dua… Ve yanından ayrıldı. Artık özgürdü, Kul olmuştu özü. Ve açıldı gönül kapısı. “Gelin tanış olalım. İşi kolay kılalım. Sevelim, sevilelim Dünya kimseye kalmaz” Haktan başkasını kabullenme sen.       Recep Aşkın-Emekli Fizik Öğretmeni/Tepebaşı-Eskişehir
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.