Fikir saplantısı -2-

A -
A +
 
Sizin kesin kararınızdan vazgeçtiğinizi görenlerin şaşırmasına şaşırmamak lazım. Çünkü onlar sizin istişare etme zenginliğinizden haberdar değildir…
Akıl danıştığınızı veya işin bir de başka açıdan değerlendirilişini hesap etmezler.
Sizin de onlara açıklama gibi bir borcunuz yoktur.
Yalnız prensipli olmak ile sabit fikirli olmak arasındaki ince bir çizgiyi de netleştirmeliyiz.
Prensipli insan sabit fikirli değildir.
Prensipli olmak, hayatta başarılı olmanın önemli kurallarından biridir. Karşısındaki kimseye net fotoğraf verir. Hataya düşmemek için iyi bir sığınaktır.
“Prensip gereği” denildiği anda herkes “peki” demek durumundadır. Prensibe karşı kimse “Aman sen de..." diyemez…
Ne var ki burada da bir ince çizgi vardır. O da günümüz şartlarında prensipler bazen fırsatları kaçırmada size ayak bağı veya doğrudan doğruya engel de olabilir.
Çünkü bugün artık dünya küresel bir köy gibi tanımlanmaktadır. Dünyanın bir ucundan bir ucuna hayat 24 saat devam etmektedir. Prensip gereği 21.00’de uyuyan kimse, günümüzde örneğin 22.00’de yapılan bir toplantıyı, yapılan bir açık oturumu, alınan bir meclis kararını veya dünyanın başka bir yerinde kendi mesleğiyle, ilgi alanıyla ilgili bir gelişmeyi atlamak veya rakiplerine kaptırmak riskini de uykusuyla birlikte yanında yatırmaktadır.
Dolayısıyla bazen saat 21.00’de uyumak prensibinden vazgeçememek de sabit fikirli olmamanın güzel bir göstergesidir.
Sabit fikirli yerine bir fikre saplanıp kalmak yerine karşıt fikirleri de ısrarla araştırmak insan için akıllıca yoldur. Ola ki düne kadar en yanlış zannettiğin kararın aslında seni başarıya ulaştırabilecektir. Ya da çok doğru zannederek yıllardan beri uyguladığın bir yöntem meğer hiç de etkili ve başarılı bir yöntem değilmiş ondan haberdar olacaksın.
Onun için sabit fikirli olmamak ve her daim öğrenmeye açık olmak başarıda olmazsa olmaz bir kuraldır. Aynanın önüne geçip sürekli baktığınızda hep kendinizi görür kendinizden başkası yok zannedebilirsiniz. Aynaya arka yüzünde kendinizi göremeyeceksiniz ama bir dünya olduğunun farkına da ancak o zaman varacaksınız...
      Taha Uğur-Ankara
 
 
ŞİİR
 
 
               Ölmez otu!..
 
Ölümüm kandil falan olmayacak öyle,
Yalnızca gökyüzünde bir yıldız kayacak,
Maskeli baloya maskesiz giren bir şaşkınım ben,
Acılarım ecel şerbetini içince son bulacak.
 
Ben annesinin haylaz oğlu,
Ben yükseklerde biten "ölmez otu",
Ben mızrabı kırık bir Dadaloğlu,
Ene’l Hakk çağruban Hallacı Mansur’um hey,
Herkesin vadesi bir gün dolacak.
 
Maddeye değil manaya önem verenler,
Issız acunu çilehane sayanlar,
Hak uğruna cellada can verenler,
Yüreğine aşk düşene zulüm neyler?
 
                 İbrahim Ormancı
 
 
 
 
UNUTULMAZ ESERLER
 
DEDEKORKUT HİKÂYELERİ: Sözlü olarak bütün Türk illerinde varlıkları görülen, Manas ve Oğuz Destanları ile ilgisi bulunan, Türkler arasında İslâmiyet öncesi doğan, İslamiyet’in kabulü ile İslâmî renge bürünen ve destan hususiyeti (özelliği) taşıyan hikâyeler... 
Hikâyelerin hepsinde Dede Korkut adlı bir Türk bilgesinin ortaya çıkarak deyişler demesi, Oğuznâme düzmesi, destan söyleyip Oğuz halkına nasihatte bulunması; onların Dede Korkut Hikâyeleri adıyla anılmasına sebep olmuştur. Hikâyelerin tamamının bulunduğu kitaba da Kitabı-ı Dede Korkut (Dede Korkut Kitabı) denilmektedir.
Hikâyeler Oğuz Türklerine aittir. Oğuz Türklerinin 24 boya ayrılması sebebiyle, sayılarının Oğuz boyları kadar olması fikri, bazı Türkologlar tarafından düşünülmüşse de, bugün elimizde sâdece 12 hikâye bulunmaktadır.
TOBB, Dede Korkut Hikâyelerini uzun bir çalışmanın sonunda yeniden kitaplaştırarak, kültürümüze armağan etmiştir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.