Çanakkale’ye bir millet gömdük

•18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin yıl dönümüdür. Çanakkale savaşları, 3 Kasım 1914'te İngilizlerin Seddü’l Bahir’i topa tutmasıyla başladı ve 8-9 Ocak 1916'da Gelibolu'yu terk etmesiyle bitti, tam 1 yıl 2 ay sürdü.

•18 Mart günü düşman kuvvetleri 107 parça savaş gemisi ve 506 adet topla saldırıya geçti.

•Cevat Paşa tarihte bir benzeri görülmemiş bu saldırıya 150 topla karşılık verdi.

•O gün akşama kadar aralıksız süren çatışmada 22 şehit verdik. Yaralı gazilerimizin sayısı da 74'tü...

•253 bin şehidi kara savaşlarında verdik. Çünkü Çanakkale’yi savunmak için kurulan 5. Ordu'nun komutanı da Liman Von Sanders’in amacı İngiliz kuvvetlerini oyalamak suretiyle Almanya’nın yükünü hafifletmekti. Bu nedenle Türk komutanların uyarılarını dikkate almayıp düşmanın karada mevzilenmesine müsaade etti.

•Enver Paşa genelkurmay başkanlığına Bronzar Paşa’yı ve ordu komutanlıklarına Alman general ve subaylarını getirerek Türk tarihine görülmemiş bir kara leke sürmüştür.

Şimdi izin verirseniz bir soru sormak istiyorum. Birileri çıkıp TBMM’ye, cumhurbaşkanına, bakanlara, genelkurmay komuta kademesine bilgi bile vermeden Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa gibi küresel güçlere savaş açsa ve ülkeyi Suriye gibi hatta daha da kötü durumlara sürüklese bu kimseler için de dersiniz? ‘Böyle bir ihanet olamaz’ dediğinizi duyar gibiyim. İşte İttihatçıların yaptığı tam da budur.

•1354 yılında Orhan Bey’in kardeşi Süleyman Paşa, kırk yiğitle, sallarla Avrupa’nın fethine bu noktadan başlamıştı.

•1330'da başlayan Çanakkale savaşına 1315 doğumlu 15 yaşındaki çocuklar da askere alınmış, o yıl Galatasaray, Bursa, Trabzon, Kayseri, Sivas Lisesi vb. öğrencileri cepheye koşmuştur.

•İngilizler, “sömürgeleri altındaki İslam ülkelerinden, halifeyi kurtaracağız” yalanıyla, Müslüman yavrularını Çanakkale'ye getirerek kardeşi kardeşe kırdırmıştır.

•Çanakkale’de gönüllü genç kızlarımız dahi erkek kılığına girerek keskin nişancı olarak düşmana kayıplar verdirmiş ve şehadetle şereflenmişlerdir.

•Osmanlı şehzadeleri savaşta bilfiil görev almış ve Mehmetçiğe büyük moral kaynağı olmuştur.

 

 

 

 

 

Çanakkale Boğazı'na düşman gemileri dolmuş

Kıyıdaki tabyaları bombalamakta

Türk askerinin top gülleleri ile

Bir bir Boğaz'ın derinliklerine batmakta…

 

Boğaz'ı geçemeyen gemiler,

Kıyıya bölük bölük asker çıkarmakta.

Gecenin karanlığında Mehmet'im,

Yıldırım olup düşman üzerine çakmakta…

 

Gelibolu'da çatışma göğüs göğüse sürmekte

Al kana boyanmış Mehmet'im toprağa düşmekte.

Şehit olmuş iki yüz elli bin Mehmet'im,

Çanakkale'de koyun koyuna yatmakta…

 

Geçilemeyen Boğaz'ın semalarında

Ay yıldızlı bayrağımız dalgalanmakta.

Karşı yamaçta, “Dur Yolcu!” diyen Mehmet'im

Hâlâ manevi nöbet tutmakta…

 

 

 

 

 

TAHAKKÜM: Arapça 'hüküm' kökünden gelmektedir. Tekebbür edip kibirlenerek hâkimlik takınmak, zorbalık etmek, zorla hükmetmek gibi anlamları vardır.

TAHASSÜR: Arapça 'hasret' kökünden gelmektedir. Hasret çekme, çok istenilen ve ele geçirilemeyen şeye üzülme anlamlarındadır.

TAHASSÜS: Arapça 'hissetmek' kökünden gelmektedir. Hislenme, duygulanma gibi anlamları vardır. Arapçadaki asıl anlamı ise iyi bir haber duyup emin olma, mutlu olma sevinme hislenme anlamındadır. 'Mütehassis oldum' ifadesi de böyledir.