Devşirilen zihniyet! -1-

A -
A +
Belki Batı'nın en önemli özelliği, yüzyıllarca gözümüzün önünden kaçırılmıştı pervasızca; taklit medeniyeti oluşu. Evet, hırsız içeride olunca, kapıya kilit dayanmamıştı...
 
Peki idrakimizi mahpus kılan hakikat neydi? Meşhur Fransız fizikçi Pierre Curie, Orta Çağ karanlığını güneş gibi parlatan Müslüman âlimlere hayranlığını şöyle dile getirmişti:
"Müslüman Endülüs'ten bize otuz kitap kaldı, atomu parçaladık. Şayet yakılan milyonlarca kitabın yarısı kalsaydı, çoktan galaksiler arası seyahat ediyor olacaktık."
Fakat Batılı bilim adamları ve mütefekkirler nedense yelkenlerini 'Doğululaşmak' gibi bir tabire ve gayrete indirmemişlerdi. 'İlim insanlığın ortak hazinesidir' düsturunu gerçeğini bizden iyi kavramışlardı.
 
Biz neden onların ilerleyiş şeklini kavramaktan acizdik? Acaba asıl sebep, Batı'nın Türk kimliğiyle devlet kademelerini işgal ettirdiği maskeli piyonlarını göremeyişimiz miydi?
 
Osmanlı 18. yüzyıldan itibaren Batılı ülkelere peyderpey verdiği ticari tavizler neticesinde büyük bir yıkıma doğru gidiyordu.
Türk Edebiyatı tarihçiliğinin önemli isimlerinden Kenan Akyüz 'Modern Türk Edebiyatı'nın Ana Çizgileri' kitabı var. O eserde Akyüz, 19. yüzyıla gelindiğinde,  II. Mahmud Han devriyle beraber ete kemiğe bürünen ve Abdülmecid Han devrinde coşkun şelaleler gibi süratlenen Batılılaşmayı coşkuyla servis ediyor; diğer taraftan ekonominin çöküşünden dert yanıyor ve sonra bir hakikati nasıl gözden kaçırdığımızı ise belki de itiraf ediyordu:
"Ancak, Batı medeniyetine gösterilen rağbet ve hayranlık bazen çok aşırı ve lüzumsuz bir seviyeye yükseldiği için zamanla, Türk halkının bütün millî gelenek ve değerlerinin ortadan kalkması ve yozlaşma tehlikesi baş göstermiş ve bu yüzden... Ziya Paşa bile;
“Milliyeti nisyan ederek her işimizde,
Efkâr-ı Frenk’e tebaiyet yeni çıktı.”
(Millî benliğimizi unutarak, her işimizde,/Batılıların fikirlerine tabi olmak [uymak] yeni çıktı) anlamındaki mısraını yazmıştır (s. 21)
Sadece Bâb-ı Âli'nin tercüme odalarında Fransız roman ve tiyatrolarını çeviren bir enkaz yığınından başka bir netice beklemek mümkün müydü?
          Cüneyt Akçatepe
 
 
 
ŞİİR
 
 
              Biliyoruz
 
Bu dünya bir handır me’vane geldik,
Buradan göçeceğiz biz biliyoruz.
Nefsin o kapkara hicabın deldik,
Hakikate giden iz, biliyoruz.
 
Bu süslü dünyanın süsü hep kirdir.
Kirli kalbin süsü elbet zikirdir.
Rabbi Rahman gani insan fakirdir
Her nimete eren öz biliyoruz
 
Hakka sözün eden bir divan gördüm
Mahşere yol alan bir kervan gördüm
Kalplere nakşolmuş bir iman gördüm
Allah'ı yücelten söz biliyoruz
 
Gönül ateşiyle eridi buzlar
Şu azgın kurtlara teslim kuzular
İnsanın özünde bitmez arzular
Günahtan kızaran yüz biliyoruz
 
Hakkı razı etmek gaye ülkümüz
Bedene çok ağır günah yükümüz
Ecelle son bulur hayat öykümüz
Hayır, amelimiz az biliyoruz.
 
Haddin bil Serhedî Allah'a kul ol.
Unutulsun yâdın özünde kaybol
Hak safına gir Hak yolunda yorul
Allah'ın her emri farz biliyoruz
              Me’va: sığınılacak yer
 
Âdem Kılıç "Serhedî"
 
 
SAĞLIK OLSUN
 
KARPUZ
Karpuz yaz mevsiminin en önemli meyvesidir… Gün içinde meyve ihtiyacını giderir.
Bol sulu olması sebebiyle yazın vücut için çok faydalıdır.
Ayrıca içinde A, C, B1, B3, B5, B6 ve B9 vitaminleri vardır. Lifli bir besin olduğu için bağırsakları çalıştırır. C vitamini ve folik asit bulunması sebebiyle birçok hastalığa karşı koruyucudur. Kırmızı renkli meyveler arasında içinde likopen ve antosiyanin bolca bulunur ve bu sebeple kalbi koruyucu özelliği vardır. Ayrıca inflamasyonu gideren, serbest radikalleri temizleyen, antioksidan özellikleri bulunan bazı flavonoidler içerir.
Karpuz bağışıklık sistemini güçlendirdiği gibi böbreklerin sağlıklı çalışmasına da yardımcı olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.