Devşirilen zihniyet! -2-

A -
A +
Bu serüven 'Muasırlaşmak' gibi gösterişli bir kelime etrafında şekillenmişti. Fakat gerçekte çağdaşlaşmayı, Batılılaşmak zanneden gafiller eliyle Batı'dan devşirilen ithal kanun ve kurumları faal bir hâle getirmekten ibaretti. Geçmişi iki bin küsur seneye dayanan Türk devlet geleneğinin süzgecinden geçirme zahmetinde bulunmamışlardı.
 
Maalesef, güneş balçıkla sıvanamadı; Tanzimat (1839) ve Islahatla (1856) beraber 'Muasırlaşan ve Batılılaşan' güzide imparatorluğumuzun Batı'nın romanından musikisine bir yığın değeri ile hemhâl olup çağdaşlaşması(!) seksen sene ayakta kalmasına yetmedi ve Fatihleri ile çağları aşan Devlet-i aliyye, medeniyetler mezarlığı olan tarihin talihsiz sularına intikal etti...
 
Unutulan neydi?.. Tanzimat döneminde Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun başvekili olan Osmanlı dostu Prens Metternich (1773-1859) bir mektubunda, yok oluşumuza sebep olacak olaylar zincirini bizden evvel tahmin etmiş ve o devir aydınlarımızın hatırına getirmeyi eziklik saydığı konuları âdeta haykırmıştı:
"Avrupa'yı taklit etmeyin. Siz aslınıza, millî ve manevi değerlerinize dönün. Türk kalınız! Bizi taklit ederseniz, Osmanlı yıkılır!"
Nasıl oluyor ki, on yıllarca öve öve bitirilemeyen Tanzimat Devri'nin Batılı münevverleri Prens Metternich kadar önsezi sahibi olamıyor?
"Koca bir hiçliğe esir olanlar,/Maziden geriye ne bıraktılar?"
Üç kıtaya hükümran olan bir medeniyetin vârislerinin kendisine bir yön, kutup tayin etme gayreti nereden gelmekteydi? Tanzimat'tan bu yana süregelen Doğu-Batı kavgasında, Kazım Karabekir Paşa'nın “Öyle puslu hava ki şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor!” ifadesinde anlam bulan millî mefkûreleri unutturmak için yapılan servisler tuzak değil de neydi?
 
Bizler devşirme bir medeniyetin değil, sinsice devşirilen bir zihniyetin esaretine iki asır boyun eğdik. Kaybedilen milyonlarca kilometrekare topraksa sadece neticeydi, güçlenir geri alırdık ecdadımızın kanıyla yoğrulan toprakları. Türk aydını, ne acıdır ki kaybettiği ruhunu ve tespih tanesi gibi saçılan şahsiyetini şimdi avuçlarıyla toplamaya çalışıyor.
           Cüneyt Akçatepe
 
 
ŞİİR
 
         Fatih Sultan Mehmet
 
Bir cihette çocuktu, hak din ile yoğruldu,
Zekâ tecessüsünü, fetih ile doldurdu.
 
Fikirler silsilesi, birbirini izledi,
Çocukluktan gençliğe, sırrını hep gizledi.
 
Mühendisti proje çizip, toplar döktürdü,
Komutandı düşman yenip, boyun büktürdü.
 
Paşalar endişeli: Bu harekât niye?
Elbet fetih olunacak, Kostantiniyye.
 
Müjdeyi vermişti, kâinatın sultanı
O müjdenin peşindeydi, “Cihanın Hakanı”
 
Rumeli’nin kalbine, hisarlar kurdu,
Kalın duvarlarını, Şahî ile vurdu.
 
Bir zincir gerilmiş, karadan karaya,
Gemileri yürüttü, dağlardan saraya.
 
Canhıraş savaştı, neferleri bir daha,
Kostantiniyye’yi alacak, koca yürekli deha.
 
Muştuyu verdi, Akşemsettin hocası,
Elli üç gün sonunda, kabul oldu duası.
 
Dokunmadı kimseye, yağmayı menetti,
İslam nuru amaçtı, bu büyük bir niyetti.
 
Çağ açtı çağ kapattı, tüm dünyaya dinletti
Onun nam-ı, “Büyük Komutan Fatih Sultan Mehmet’ti”
 
              Mikail Köseoğlu
 
 
 
 
GÜZEL YURDUMUZ
 
ESKİŞEHİR: Toprakları, Ankara, Afyonkarahisar, Kütahya, Bilecik ve Bolu ile çevrili ilimizdir. Osmanlı Devleti'nin ilk kuruluş yıllarında büyük değer ve öneme sahip olan bu şehre “Sultanönü” ismi verilmiştir. Bilâhare değerini kaybeden şehir, terk edilmiş görünümü almış ve eski şaşaalı günlerini özleyen halk bu şehre “Eskişehir” demeye başlamıştır. Asıl ismi olan “Sultanönü” unutulmuştur...
Üzerinde asırlarca kanlı ve çok önemli savaşların cereyan ettiği Eskişehir’in bilinen tarihi Hititlere dayanır. Hititler zamanında bu bölgeye “Masa” denirdi. 1074’ten bu yana 917 senedir, Türklerin idaresinde olarak Türk-İslâm kültürüyle yoğrulan Eskişehir’de daha önceki asırlarda yaşayan Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Galat, Roma ve Bizans kültürü neredeyse tamamen silinmiştir.
Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında Eskişehir göç edilen bir merkez olmuştur. Balkan, Kırım ve Kafkasya’dan göç eden Türklerin bir kısmı toplu olarak Eskişehir’de iskân edilmiştir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.