Kültür ve popüler kültür -2-

A -
A +
 
Popüler kültür noktasında Sosyoloji ve felsefe profesörü Theodor W. Adorno kültürel ürünleri şöyle niteler: Bu gösteri hiçbir zaman yerine getirilmeyecek bir vaatten ibarettir; tıpkı yemek yemeye gelen müşterinin menüyü okumakla yetinmesini beklemek gibi.
Popüler kültür ve sinema... 
Sinemayı bir sektör olarak düşünürsek bu sektörün tam ortasında Hollywood olduğunu görürüz. Hollywood, Amerikan kapitalist ideolojisinin temel unsurlarından biridir.
Çok uluslu yapısını iyi kullanan ABD, sinemada ortak bir dil oluşturmayı hedeflemiş ve Amerikan sineması, ortak ürünler kullanımına sevk ederek ortak bir kültür oluşturarak popüler kültürü beslemiştir.
“Hollywood sinemasının 3 önemli kusuru olduğu düşünülebilir: İlki Amerikan oluşu ve bu yüzden siyasal açıdan damgalanması, ikincisi en bağnaz 19. yüzyıl hikâye/senaryo vb. geleneğinden gelmesi, üçüncüsü de endüstriyel bir olgu olmasıdır. Endüstrileşmiş sinema yalnızca filmleri satmakla kalmaz aynı zamanda belli imajları da satar. Amerikan sineması star system (yıldızcılık) yöntemiyle bireyi de metalaştırır ve istediği biçimde pazarlar. Sadece filmler değil bu starlar da ideolojik birer unsur hâline gelir. Gösteri dünyasının temellerinden olan sinema, W. Benjamin’e göre zindandan oluşan dünyayı saniyenin onda biriyle paramparça eden bir sanattır. Ona göre sinema, insanların karşılaştıkları sıkıntıları göğüsleyebilecek düzeydedir. Adorno’ya göre ise seyirciden beklenen daima istendik biçimde hareket ederek sunulanı olduğu gibi kabul etmesidir. “Polisiye ya da macera filmleri gibi ‘sorun çözme odaklı’ türlerde bile seyircinin sadece olay örgüsünü takip etmesi, kendisine işaret edildiği yerde dehşete düşmesi, şaşırması ve tepki vermesi beklenir."
Sonuç olarak sinema popüler kültürün elleriyle boyadığı sanatın endüstriyel tarafıdır. Türk sinemasının bu anlamda değerlendirilmesi henüz yapılabilmiş midir? Gerektiğinde hem sinemamız hakkında hem televizyonları bir ağ gibi ören dizi filmlerimiz hakkında bir değerlendirme yapmak ümidiyle…
          Sosyolog Yazar/Erdi Han
 
 
ŞİİR
 
 
           Siz gidince...
 
(Sekiz ay önce birer hafta arayla Covid’den kaybettiğim canım annem ve babama ithafen...)
 
Siz gidince anladım
Yarım kaldı bir yanım
Ne bir heves kaldı,
Ne de bir umut!
Gözlerimin feri söndü
Bu ayrılık acısı
Beni nasıl da büyüttü!
Evin en küçüğüydüm
Hiç ayrılmadım sizlerden
Hep gölgenizde,
Beraberdim ezelden...
Bu gidişinizle nasıl yıkıldım bilseniz!
İçimdeki çocuğu beraber alıp gittiniz...
Bak babam kızına!
Nasıl hasretle dolu!
Sizden sonra gözleri
Hep hüzün dolu...
Yüreğe çöken özlem,
Büyütürmüş insanı
Ben büyüdüm annem
Çok büyüdüm...
Sol yanımda kapanmayacak
Bir yarayla büyüdüm...
 
        Songül Maden-Samsun
 
 
         KISA KISA...
 
       Elimde değil...
 
Düşünüyorum bazen o kadar çok istedim, o kadar dua ettim, o kadar arzuladım ki seni. Sonunda kabul oldu dualarım sen de seviyorsun beni ve ben bunu bildikçe çok mutlu hissediyorum kendimi. Hatta şaşırıyorum hayallerim gerçek olacak diye... Ne garip oysa “insan niye şaşırsın?” dersiniz içinizden ama şaşırıyor hem de öyle şaşırıyor ki sanki yaşadığı şeyin gerçek olmadığını düşünüyor. Bunun sebebi şu ana kadar kurduğum hayallerin gerçekleşmemiş olması mı yoksa şu an yaşadığım şeyin bitmesinden mi korkuyorum bilemiyorum? Galiba korkuyorum yaşadığım şey beni o kadar mutlu ve huzurlu hissettiriyor ki biterse ne olur diye korkuyorum... Kaldığım yerden devam edebilir miyim? Bilmiyorum... İstediğim tek şey yaşadığım şeyin sonsuza kadar sürmesi... Belki birine bu kadar bağlanmak doğru değil ama elimde değil. Sanki kontrolsüz yağan yağmur gibi içimdeki duygular ona yağıyordu. O da bir toprak gibi duygularımı emiyordu. Peki bu sevgiden bir şeyler yeşerir miydi?
Nazar Sarıca
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.