Karıncanın gayretine beraberiz…

A -
A +
Milletçe bir olmak zorunda olduğumuz bu elemli günlerde hepten uzaklaştık kendimizden. Nefretin diliyle doğup büyüyen, televizyon programlarında birbirlerine masa ve sandalye fırlatan aydınların(!) karanlık zihniyetleriyle yetişen toplumumuz ister istemez nefret uçurumlarına sürüklendi… Evet, fikir olarak üç asra yakındır zıt kutupların birbirine direnmesiyle düşüp kalkıyorduk. Fakat yine de beraberlik ruhu henüz bedenimizde taptaze duruyordu. Nitekim Çanakkale Harbinde kurşunu biten askerlerimizin süngüyü mermiden daha kuvvetli bir kudretle düşman askerine hedeflediği ve o birlikten doğan muzafferiyetin ruhuyla 15 Temmuz'da da “biz daha Çanakkale ruhundan vazgeçmedik” mesajı vermiştik tüm dünyaya… Acaba diyorum, dilimiz kabalaştıkça, ruhumuz da mı kararıyor giderek fütursuzca? Bir süredir artık tavsiyelerimizi 'şiddetle' yapıyor, beğendiklerimizin 'kalıbına basıyoruz'. Takdirimizi savaşa hazırlanan süvariler gibi 'heeeyt' diye ifade ediyoruz. Ülke olarak el ele verip müşterek bir arzuyla ve halkın tıpkı Malazgirt'ten Çanakkale’ye oradan günümüze kadar uzanan kahraman ve kurtarıcı ruhu ile 'Yeşil Vatan' müdafaası gayretleri bazı körleşmiş ve taşlaşmış kalplerinde inkıtaa mı uğruyor? Dokuz asır öncesinden Yunus Emre’nin, birlik ve beraberlik ruhunu kaybeden bir milletin yaşama imkânının olamayacağını tarif ettiği çağlar ötesinden gelen reçeteden haberimiz yok mu? "Bölüşürsek tok oluruz,/Bölünürsek yok oluruz!" Sosyal medyanın yönlendirdiği bir kısım insanımızın, bilerek bilmeyerek bir kısım art niyetli akımların etkisinde kalıp devletiyle milletiyle cansiparane çalışan bu uğurda şehitler veren kahramanlarımızı görmezden gelerek Hazreti İbrahim’i ateşe atan Nemrut’un ateşini körükleyen tavırlar yüreklerimizi ruhumuzu yakıyor… Bu nefret diline nasıl ortak olunabilir ki Hazreti İbrahim’i yakan ateşe su taşıyan karınca gibi olmak varken. Bizler birlik beraberlik derken ağzındaki bir zerrecik suyla ateşe seğirten karıncanın gayretine beraberiz…           Cüneyt Akçatepe         ŞİİR                  DEVLET VATANDAŞ   DEVLET sensin VATANDAŞ, alnından öpülesi! Oto'n hasar gördü: ''Al sana, yirmi altı bin!'' Tamir sonrası, ''Yirmi bir bin, iade ettin!'' DEVLET sensin VATANDAŞ, alnından öpülesi!   Artvin Arhavi'de sel, zarar verdi oto'ya. Masraf yapıldı: Camdı, kaportaydı, boyaya. ''Bu fazla!'' dedin, geri verdin, ''günahtı'' güya! DEVLET sensin VATANDAŞ, alnından öpülesi!   ''Devletim!'' dedin, ''Vatan korumak istedin'' de; Koştun, sınır boyunda şehitler verdin, dün de; ''Ormanım yandı!'' dedin, ''şehitsin'' bugün de! DEVLET sensin VATANDAŞ, alnından öpülesi!   Güzel günler yakındır, sırtın Rabbime dayan! Senin canın vatana, vatan sana can kurban! Küreselci, fitneyi yaysa da, sana hayran! DEVLET sensin VATANDAŞ, alnından öpülesi!                       Rıdvan Üzel       ENTERESAN BİLGİLER   ORMAN YANGINLARI: Türkiye’de 1981-1988 yılları arasında 86.400 hektar orman yanarak 2.231.565 m3 endüstriyel odun ve 9.630.421 kental yakacak odun kül olmuştur. 1937 yılından sonra şu iki büyük yangın kayıtlara geçmiştir. Dursunbey orman yangını: 1945 yılında çıkmış, sekiz gün devam etmiş, 12.600 hektar alan yanmış ve zarar gören orman servetinin de 1 milyon m3 olduğu tahmin edilmiştir. Marmaris orman yangını: 1979 yılında çıkmış ve 11 gün sürmüş, 13.844 hektar orman alanı yanmıştır. Bu yangında zarar 315.000 m3 kerestelik orman ağacı ve 98.000 ster yakacak odundur... Günümüzde yaşanan ve yüreğimizi dağlayan orman yangınları da inşallah devletin ve milletin cansiparane gayretiyle nihayete erecektir…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.