Hayattan çıkarılması gereken dersler

A -
A +
40’lı yaşlarıma kadar düğün, nişan, nikâh, çocuk sünneti vb. gibi törenleri gereksiz angarya olarak görürdüm. Bunun izahatını yapamıyorum. Yani sebebini bilmiyorum. Sosyoloji bilgim az olduğu için değerlendirme yapma noktasında yeterli değilim.
40’tan sonra bu tür törenlere/etkinliklere mutlaka katılmam gerektiğini düşünmeye başladım. Bir yakınım, tanıdığım davetiye ilettiğinde mutlaka iştirak etmeye çalışıyorum. Bir gün iki farklı mekânda bulunma durumum oldu. Birisi 25 yıldır tanıdığım değerli, çalışkan bir meslektaşımın kızının nikâh ve düğünü idi. Orada birçok tanıdığımı da görüp hasbihâl edebildim. 
Saat 21 sularında, birinci düğünden bir tanıdığımın kızının düğününe geçtim. Her şey çok güzeldi. İnsanlar sosyalleşiyor, eğleniyordu. Aniden gelin kızımız yere yığıldı. Ortalık birden tatsızlaştı. Cankurtaran çağırıldı. Sanırım 15-20 dakika sonra sağlık görevlileri geldi. Düğün salonuna 3-4 dakika mesafede olan hastaneden bu kadar gecikmeli yardım gelmesini doğrusu aklım almadı. Sağlık görevlilerinin geç gelmesi ortalığı biraz gerdi. Düğüne katılan birtakım insanlar hâliyle sinirli, gergin ve tepkiliydiler.
Yaşanan tartışmada rahatsızlanan, bayılanlar da oldu… Nihayetinde düğün buruk bir biçimde sona erdi… Her şey biz insanlar içindi herkesin başına gelebilecek bir hâldi. Şükür sonu acı bitmedi… Hâliyle ben de çok üzüldüm…
Konuyu uzatmak istemiyorum. İki düğünde de maske ve mesafe kurallarına pek riayet edilmediğini fark ettim. Sağlık uzmanı değilim. Sadece insanların mesafeli ve maskeli hayattan illallah dediğini sezinledim...
Zor günlerden geçiyoruz. Her şeyi yazıya dökemiyorum. Öküz altında buzağı arayanlar iftira atabilir.
Son söz olarak ormanlarımızı, tabiatımızı yakanları Allah'a havale ediyorum. Devletimizin yangınlara, sellerle ve benzeri doğal afetlere karşı verdiği mücadeleyi de önemsiyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum...
        Ali Özdemir/Eğitimci-Yazar-Yayıncı
 
 
ŞİİR
 
            BABAMA
 
Babam bana baktı beni büyüttü,
Hayata atılmama vesile oldu,
Benimle ağlayıp benimle güldü,
Benim canımsın canım babam.
 
Babamdır bana dinimi öğreten,
Eğitimime hep gayret gösteren,
Doğrularla yaşamayı öğreten,
Benim canımsın canım babam.
 
Babama duyduğum sevgi ve saygı,
Sürekli artıyor ona bu duygu,
Sevgim kalpten gelir biliyor onu,
Benim canımsın canım babam.
 
Hayatıma yön vermeye çalışan,
Bildiğime sürekli bilgi katan,
Arkamda her zaman dağ gibi duran,
Benim canımsın canım babam.
 
           Mücahid-i Erzincanî
 
 
 
KISA KISA...
 
     BİR HAYALİNİZ OLSUN
Herkes hayal kurabilir. İstisnasız düşünebilen herkes hayal kurabilir. Yalnız çok azı eyleme geçebilir. Çok azı bu uğurda fedakârlık yapabilir. Harekete geçmek, birtakım zorlukları göze almak herkesin harcı değildir. Hayalsiz, amaçsız yaşamamalı insan. Bir hayat, bir ömür boş geçmemeli. Doldurmalı her bir köşesini emek emek. Bazen hüsranla bitse bile bir şeyler tecrübe olur köşeye çekilirler ömür defterinde. Yeri geldiğinde işe yarayıp ortaya da çıkarlar. Yeter ki boş yaşamasın insan...
Kusursuz olmak zorunda değiliz. Lakin hatalarımızın bile bir manası olmalı. Her günü birbirine benzememeli bir şeyler katmalı insan kendine her gün. Nefsinin efendisi olmalı yeri geldiğinde. Her gün hayalinin peşinden koşmalı. Sadece bu dünyadaki hayaller değil kastım. Öbür taraftaki hayalleri için arzuları içinde çalışmalı. Eyvah etmemeli sonrasında. Büyük, küçük, yakın, uzak bir hayalimiz olmalı. Nereye gittiğini bilmeli insan yola çıkmadan önce. Yoksa kayboluverir kalabalıkların arasında. Hayaldir umuttur bizi ayakta tutan. Bir gerçeğe dönüşme ihtimalidir. Bir gün hiçbir şeyiniz kalmazsa bile bir hayaliniz olsun!
RABİA ÖZEN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.