Gidemediğin yer senin değildir -1-

A -
A +
Hiç unutmam, ortaokulda, coğrafya dersinde hocamız madenlerin işletilebilmesi için gerekli şartları “rezerv, tenör (cevher) oranı, sermaye, iş gücü, madenin sanayide kullanım alanı ve ulaşım” olarak sıralamış ve akabinde şöyle devam etmişti:
“Çocuklar, ulaşım olmadıktan sonra diğer şartların yerine getirilmiş olmasının hiçbir kıymeti yoktur.”
Konuya madenlerden giriş yaparak ulaşımın önemini vurgulamak istedim. 1996 yılında, bir ilçede, Karayolları İşletme Şefliğinin bahçe duvarında, uzun metal levha üzerinde şu cümleyi görmüştüm:
“Gidemediğin yer senin değildir...”
Bu söz, Sultan 2. Abdülhamid Han döneminde görev yapan vali Halil Rıfat Paşa’ya aittir.
Evet, doğrudur. Bir bahçeye, tarlaya sahipsek, orada sebze meyve yetiştirip yiyebilmek veya satabilmek için oraya ulaşmamız gerekir. Patika da olsa bir yolu olmalıdır. Hastalanan bir yakınımızı en yakın sağlık kuruluşuna yetiştirebilmemiz ulaşımla mümkündür. Çeşitli madenleri, ham maddeleri sanayi kuruluşlarına taşıyabilmek, gıda ve ihtiyaç maddelerini en büyük şehirden en ücra köye kadar her insanımıza ulaştırabilmek için yol ve taşıt gereklidir. Yine cennet vatanımızın her köşesi bizim olduğuna göre toprak yoldan sıcak asfalta, şoseden otoyola kadar her kalitede yollara sahip olup gitmemiz gerekmektedir.
Herhangi bir yere yerleşirken, iş yerimize ve ihtiyaç maddelerimizi (yeme içme) karşılayabileceğimiz alışveriş noktalarına uzaklığı/yakınlığı, cadde/sokakları veya yolları, ulaşım imkânları vs. gibi ölçütleri değerlendirerek buna göre karar vermekteyiz.
İşte bu açıdan düşündüğümüzde, aslında ulaşım denen kavramın, bir ihtiyaç olarak, insan hayatının ilk başladığı günden itibaren günümüze kadar kesintisiz var olduğunu söyleyebiliriz.
Sürekli gelişen ulaşım serüveninde İpek Yolu gibi ticaret yollarının yerini kara ve demir yolları aldı. İkinci Cihan Harbi’ne kadar kara ulaşımında, tren önemini korudu. Hatta savaş belgesellerinde gördüğüm kadarıyla, Birinci ve İkinci Cihan Harbinde asker sevkiyatları ağırlıklı olarak yolcu trenleri ile yapıldı.
          Burak Elitez-Balıkesir
 
 
ŞİİR
 
           Çocuklarıma
 
Aynı dalda açan gonca gül olun
Sâdık kardeş olun iki el gibi.
Birbirini yuyan iki el olun,
Sâdık kardeş olun iki el gibi...
 
Anlayışlı olun, katı taş olman,
Kötülükte önde giden baş olman.
Sakın riyakâra arkadaş olman.
Sâdık kardeş olun iki el gibi.
 
Sönmeyen dumansız köz gibi olun.
Baktığını gören göz gibi olun.
Kabuğu bırakın, öz gibi olun.
Sâdık kardeş olun iki el gibi...
 
Nefsin kötülüğe hep hevesi var.
Kötünün kötüden gayrı nesi var?
Bilirsiniz iki elin sesi var;
Sâdık kardeş olun iki el gibi...
 
Ustam derdi, ‘sakın bölünmen kuzum’
Birlikte bulunur en güzel çözüm,
Sizlere vasiyet şu bir çift sözüm;
“Sâdık kardeş olun iki el gibi...”
 
        Âşık Rüstem Kuloğlu
 
 
 
AKARSULARIMIZ
 
SAKARYA IRMAĞI: Kuzeybatı Anadolu bölgesinin en önemli nehridir. 824 km uzunluğundadır. Yağış alanı 57.000 km2 olup, Eskişehir, Ankara, Bilecik, Sakarya illerini içine alır...
Eskişehir’in çifteler ilçesinin Sakar Başı mevkiinden kaynak hâlinde doğan ırmak, Karasu ilçesinin batısında Karadeniz’e dökülür. Doğuş yerinden doğuya doğru aktıktan sonra Eskişehir, Ankara illeri sınırı yakınında kuzeye doğru döner. Sündiken Dağları kuzeyine kadar bu yönde akar ve batıdan gelen Porsuk Çayı ve doğudan gelen Ankara Çayı ile birleşir. Daha pek çok dereleri aldıktan sonra Beypazarı’nın güneyinden batıya döner. Bilecik tarafında kuzeye yönelir, derin boğazlardan geçerek Adapazarı Ovasına uzanır. Göksu, Karasu ve Mudurnu Çayını da aldıktan sonra Karadeniz’e dökülür. Üzerinde birçok baraj olmakla birlikte Sarıyer ve Gökçekaya ve Porsuk Çayı üzerindeki Porsuk Barajı en önemli barajlarımızdandır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.