Göründüğün gibi misin?

A -
A +

Mevlana Celâleddin-i Rumi hazretlerinin nasihatlerinden bir mısradır: “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol!..”

Bu özdeyiş hâline gelmiş söz, insanoğluna yapılacak en özlü nasihattir. Sosyal huzurun temeli bu sözdeki şifrelerde gizlidir. İnsanoğlu göründüğünden farklı mıdır? Veya varsa bir farkı onun görünmesi mi gerekir? Hem insanlar bu düsturu hayatlarına uygulamaya mecbur mudur? Hatta günümüzün anlayışına göre, kendini hemen ele vermemek, esas niyetini saklı tutmak, asıl düşüncesini kendine saklamak marifet sayılmaz mı? Bu düstura uymak insanı günümüz insanının karşısında sürekli kaybettirmez mi?

Mevlâna Celâleddin-i Rumi hazretleri insanların muhataplarına olduğu gibi görünmesini, yani onları yanıltmamasını niçin istemektedir?

Bu soruların cevaplarını aradığımızda karşımıza aslında aranılan “huzur” ortamı çıkmaktadır.

Güven denilen en kıymetli karakteri kazanmak ortaya çıkmaktadır.

Günümüzde hemen herkes kendini olduğu gibi göstermekten çekinse de, evleneceği eşini, kuracağı ortaklığı, yola çıkacağı dostunu, seçeceği arkadaşını güveneceği kimselerden seçmek istemiyor mu? Aldanmamaya, yanılmamaya dikkat etmiyor mu? 

Ama insanoğlu çiğ süt emmiştir. Buradaki çiğlik, olgunluğun zıddıdır. Dolayısıyla insanoğlu her zaman karşısındakini yanıltabilmiştir. Hayrette bırakabilmiş, kahredebilmiştir.

Tarih boyu, insanlar ne çektilerse, “göründüğü gibi olmayan” insanlardan çekmiştir. İnsanın görünen tarafında bir efendilik, bir kibarlık bir zarafet olabilse de içinde bir yerlerde tam aksine gaddarlık, öfke, hodkâmlık, bencillik, hilekârlık, sahtekârlık vb. olabilmektedir. İşte bir insan bunlara hâkim olup karşısındakine hile yapmadığı zaman rahat ve huzurlu bir hayata kavuşacaktır. Hazreti Mevlâna da yaptığı öğütlerin nasihatlerin en sonunda bu tavsiyeyi yapmakta ve karşındakine göründüğü gibi olmasını önermektedir. Günümüzde birçok başarılı olmuş insanlar özel söyleşilerinde, röportajlarında veya adına yazılan veciz sözlerinde para kazanmaktansa itibarı kazanmayı önermemişler midir? 

         Zeynep Azra

 

 

ŞİİR

 

                    SOKAKLAR

 

Her şafak başı dünya yeniden kurulmadan,

Yankılanır sokakta bir ince ayak sesi.

Şu yükü cemiyetin, ruhuma vurulmadan,

Solusun mesafeler, bir dev gibi nefesi...

 

Sokaklarda bir telaş sokaklarda insanlar,

Kaçıyorlar âdeta, kendi akıbetinden.

Sokakta kaynaşıyor uğultulu lisanlar,

Süzülüp, bir sır gibi zamanın heybetinden...

 

Gözyaşımı sokaklar yudum yudum içerken,

Yalnızlığın devleri âdeta beni yerler.

Bilemem, hangi insan bu sokaktan geçerken,

Acımızdan örülmüş, deseni fark ederler...

 

Gömülür gölgelere bir yığın insan seli,

Barınamaz, bilirim sokaklarda hissizlik.

Değer de sokaklara gecenin mahrem eli,

Taht kurar sokaklara, efkâr dolu sessizlik...

 

Yıllarımı verdiğim sokaklardan hediye,

Yüzümdeki kırışık ve başımdaki aklar.

Bıkmadan usanmadan, şarkımı diye diye,

Çekiyor yıllar yılı, yükümüzü sokaklar...

 

Sorular; ah sorular çetin ve kıldan ince,

Sorular ki içinde ruhumuzu buldular.

Şu güneş ufuklardan, öteye devrilince,

Kesilir yavaş yavaş sokaktan uğultular...

 

Sırdan hakikat gibi ısıtır da kanımı,

Fâni ebed arası; ölümden ince bir zar.

Çile kaynıyor çile, sarmış ki her yanımı,

Uzatmış kollarını bekliyor bizi mezar!..

 

                           Hayri Ünal

 

 

 

UNUTULMAZ ESERLER

 

MOSTAR KÖPRÜSÜ: Bosna-Hersek’in Mostar şehrinde Neretva Nehri'nin üzerinde 1566 senelerinde Osmanlılar zamanında Mimar Sinan tarafından yapılmış köprüdür. Devrine göre dünyanın sanat bakımından en özel taş köprüsü olarak değerlendirilmektedir.

Kânûnî Sultan Süleyman zamanında Osmanlı Devleti sınırları içine giren Bosna-Hersek’te câmi, medrese, kervansaray ve köprü gibi mimari değeri yüksek pek çok eser yapılmıştır. Kânûnî Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan “Mostar Köprüsü” de bunlardan biridir. Yapım harcında yumurta ve keçi kılı kullanılan köprü, tek kemerli iki ayak arası 28,59 metre genişliğinde olan hilâl şeklindedir. Köprünün yüksekliği 20 metredir. Taş korkulukları arasındaki genişlik 4,05 metredir. Üst döşemesi düz olmayıp kademelidir. Bu özelliğiyle köprüden yayalar ve arabalar rahatlıkla geçebilmektedir. Köprü Bosna’ya yapılan saldırılarda Hırvat birliklerinin 8 Kasım 1993'te başlattığı top atışlarıyla yıkılmıştı. Türkiye'nin yanı sıra bazı ülke ve uluslararası kuruluşların destekleriyle aslına uygun olarak inşa edilip 2004 yılında yeniden açıldı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.