​MHP bir şey kaybetmez, MHP’lilere üzülürüm

A -
A +
‘Su akar, yatağını bulur’ deriz ya…
Aynen öyle oldu.
Özellikle 2015, hepimize çok şey öğretti.
Neler yaşamadık ki iki yılda…
***
7 Haziran seçimleri sonrası PKK azdı, HDP’ye oy verenler uyandı.
DEAŞ’ı, PKK’yı, FETÖ’yü, DHKP-C’yi aynı ellerin yönettiği, patlayan bombalarla ortaya çıktı.
AK Parti, son terörist öldürülmeden ülkede huzur olmayacağını anladı.
Seçmen, koalisyon kurmak neymiş, kurulamayan hükûmetten hatırladı.
***
Dersini alan Türkiye, 1 Kasım’da sandığa gitti, gereğini yaptı.
Üst akıl boş mu duracak?
Hesaplar, planlar MHP üzerine kurgulandı.
Ve burada öğrenme, arınma süreci başladı. 
Brütüsler bir bir kendini patlattı.
‘Devlet’ aklı ise sabırlıydı…
Bekledi, bekledi…
Ta ki hepsi eteğindeki taşı dökene,
Gerçek yüzlerini gösterene kadar.
***
Kasetle partiyi ele geçirdiğini sanan,
15 Temmuz’da Başbakan olacağına inananlar bir defa daha eli boş kaldı.
Devlet Bahçeli’nin özellikle 15 Temmuz sonrası duruşunun halkta önemli bir karşılığı olacağını yazmıştım.
Şimdi birileri diyor ki, MHP tabanında muhaliflere ciddi kayma var.
Ama Türkiye’nin de gerçeği şu ki; Bahçeli olması gereken yerde…
Zira bugün Kızılelma, dünya üzerindeki tek bağımsız İslam devletini kurmaktır…
FETÖ şeytani hilelerle akıl çelmekte mahirse bile...
Müslümana düşen, şeytana uymamaktır.
*****
Ulusalcılardan öz eleştiri çağrıma ilk cevap
 
Perşembe günkü yazımda, Zincirbozan filminden yola çıkarak, Ulusalcı ve Kemalistlerin de darbelerle yüzleşmesi ve bir öz eleştiri yapması gerektiğini yazmıştım.
FETÖ kumpasının mağdurlarından eski askerî savcı, emekli Albay Ahmet Zeki Üçok aradı.
Arama gerekçesi doğrudan benim talebimle ilgili değil, rahatsızlık duyduğu 'Yeni Darbeyi Ulusalcılar Yapabilir' manşetimizle ilgiliydi.
Hazır aramışken, 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat’la ilgili toplumun öz eleştiri beklentisini aktardım.
Sağ olsun, hem kendisinin şikâyet ettiği konu, hem de muhafazakâr bir kişi olarak, beklentimi içeren açıklama gönderdi.
Yazılı açıklamanın, benimle ilgili olmayan kısmını muhataplarına aktarmakla beraber,
Bizim talebimize ilişkin açıklamasına bu köşede yer vermek isterim…
​MHP bir şey kaybetmez, MHP’lilere üzülürüm
Şöyle diyor Sayın Üçok;
“…Türk Silahlı Kuvvetlerinin geçmiş yıllarda yapmış olduğu çeşitli içerikli darbeler nedeniyle eleştirilecek birçok hataları mevcuttur. Bununla ilgili olarak ne yazık ki bugüne kadar hiçbir komutandan bir öz eleştiri ya da bir özür duymadık. Hatta zaman zaman bu darbeleri savunacak kadar yanlışlıklara düştükleri de göz ardı edilemez.”
Bu işte…
Emin olun bu öz eleştiriyi yaparsanız, korkuları, ön yargıları kırarsanız, rahatsızlık duyduğunuz sözleri de kimse yazmayacak, dillendiremeyecek.
 
*****
​MHP bir şey kaybetmez, MHP’lilere üzülürüm
Derin devlet var mıymış?
 
Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e gazeteciler sorardı;
Efendim, derin devlet diye bir şey var mı, yok mu?
Demirel de cevap verirdi;
Var da diyemem, yok da…
Tabii bu cevabı “Demek ki var” diye okuyan kamuoyu hep şunu sorgulardı;
Derin devlet dedikleri nedir? İçinde kimler var, kimler yönetir?
Özellikle Susurluk kazası sonrası, TV programları ve köşe yazılarının başlıca gündemi buydu…
Ne zaman ki Erdoğan’ın AK Partisi iktidara geldi, tablo belirginleşmeye başladı.
Çünkü Erdoğan, sisteme kafa tutan adamdı…
Karanlık dehlizlerde iz bırakmadan dolaşmaya çalışanları değil, doğrudan milleti muhatap aldı.
Sadece millete hesap vermeye odaklandığı için de pek çok tozlu dosyanın kapağını açtı, millete anlatmaya, aydınlatmaya çalıştı.
Kirli işler çevirenleri anlatırken de kem-küm etmedi, kıvırmadı.
Neyse dosdoğru söyledi.
Belki pek çoğu başlarda yadırgandı.
Çünkü Türk halkı bu denli açık sözlülüğe alışkın değildi…
Ama gerçekleri gördükçe ilgisi de, dikkati de, olayları kavrama kabiliyeti de arttı.
***
Hakkını yemeyelim, dizi sektörünün de bu bilinçlenmede büyük emeği var.
Deli Yürek, Kurtlar Vadisi, Kurtlar Vadisi Pusu
Hele Reaksiyon diye bir dizi vardı ki, yayından kalkmasına en çok üzülenlerdenim.
Şimdi bu tür diziler pek yok…
Olsa da yeteri kadar ilgi çekmiyor.
Niye biliyor musunuz?
Çünkü, gerçekler, senaristlerin hayalinin çok ötesine ulaştı.
Nitekim Gezi, 17/25 Aralık, 15 Temmuz gibi ihanet kalkışmalarını hiçbir dizi öncesinden işlemedi, işleyemezdi.
Etrafımızda dolaşan insanların, gerçekte ülkemize bu denli düşman olabileceğine kimse ihtimal vermezdi.
Senaristler yazsa bile izleyiciler “Aklınızdan zorunuz mu var?” diye tepki gösterirdi.
Hepsi gerçek oldu…
Derin devlet var mıymış, yok muymuş, artık kimse bunu sorgulamıyor.
Çünkü bizde çok daha beterleri varmış, yeni haberimiz oldu.
 
*****
​MHP bir şey kaybetmez, MHP’lilere üzülürüm
Deprem ve dolu afetinden çıkan ders…
 
Yazın en çılgın eğlence mekânı…
Denizi akvaryum,
Kumu inci…
6,6’lık bir deprem oldu.
Sadece 11 saniye sürdü.
O güzelim deniz kabardı, ürkütücü bir ejderhaya dönüştü.
Sahipleri, hayalleri süsleyen milyonluk villalardan kaçmak için zamanla yarıştı.
Kim, ne bulduysa bir an önce Bodrum’dan uzaklaşmaya baktı.
Gidemeyenler için bir kaldırıma kıvrılmak, villalarındaki rahat yataktan daha evlaydı.
***
Bir hafta sonra ikinci afetin adresi İstanbul’du…
Onu da dolu vurdu.
Dolu dediysek, öyle böyle değil…
O da sadece 20 dakika sürdü.
Bir bulut kümesi geldi,
Koca İstanbul’u bir anda karanlığa gömdü.
Görkemli binalar, lüks arabalar, havadaki uçaklar…
Böbürlendiğimiz, imrendiğimiz, üzerinde titizlendiğimiz ne varsa acizleşti, anlamını yitirdi.
Havadaki uydularımız, yeryüzündeki ölçüm istasyonlarımız, çok bilmiş uzmanlarımız varken…
Kimse öncesinden “Şunu yaşayacaksınız, dikkat edin” diyemedi.
Küçük bir uyarıydı sanki…
Bir bulut kümesi, Nuh tufanını anlatırcasına haddimizi bildirdi ve gitti.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.