Hem yalancı, hem mağdur…

A -
A +
Planlı ve sistemli bir saldırı olduğu belliydi…
ABD’deki dava ile eş zamanlı ilk salvo Başbakan Binali Yıldırım’a yapıldı.
Yıldırım, oğullarının ‘vergi cenneti’nde şirketleri olduğunu -daha önce mahkeme kararıyla yalanlandığı hâlde- manşetten veren Cumhuriyet’e 500 bin liralık dava açtı.
Cumhuriyet, yalan haberinden dolayı düzeltme ve özür yayınlamak zorunda kaldı.
***
Türkiye, Zarrab’ın yalan ifade vermesi karşılığında tanığa dönüştürüldüğü komediyi izliyordu ki, sahneye bu defa CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu çıktı.
Sözlerine “Şimdi geliyoruz kutuyu açmaya… Yerli ve millîysen bunlara cevap ver” diye başladı.
1 Ağustos 2011’de Man Adası’nda kurulan Bellway şirketi aracılığıyla, Cumhurbaşkanı’nın eniştesi, kardeşi, oğlu ve eski özel kalem müdürünün 15 milyon dolardan fazla parayı yurt dışına çıkardığını, swift (onay) mesajlarının, banka dekontlarının elinde olduğunu söyledi.
Erdoğan’ın “İspatlasın, istifa ederim” restine, “Haysiyetli adamsan gereğini yapacaksın, nokta” diye efelendi.
***
Ne yalan söyleyeyim…
FETÖ’nün ve Kılıçdaroğlu’nun geçmişte birçok defa uydurma belge sallamışlığına şahit olmama rağmen, ‘Çok iddialı görünüyor. Bakalım bu defa doğru mu söylüyor?’ diye merak ettim.
Hatta, Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel’in Kılıçdaroğlu’nun konuşması biter bitmez “Belgeler sahte” demesine, AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın “Bütün iddiaları yalan” çıkışına ‘Bu ne hız?’ diye şaşırmadım değil.
Öyle ya…
Bir siyasi lider -yalan olduğunu bile bile- böyle büyük laflar edemezdi, etmemeliydi.
Maksadı kafa bulandırmaksa bunu en azından Cumhuriyet’in Başbakan’a attığı iftira gibi, el altından yürütmeliydi.
Lider öne çıkmışsa bunun altı mutlaka dolu olmalıydı.
***
Peki sonuç ne oldu?
CHP adına tam bir kepazelik, rezillik…
Man Adası’na para gittiği yalan.
Man Adası’ndan para geldiği yalan.
Bahsettiği isimlerin Man Adası’nda hesapları olduğu yalan.
O isimlerin adada şirketleri olduğu yalan.
Nereden biliyoruz?
Önce Bellway şirketinin yaptığı “dekontlar ve swift mesajları sahte” açıklamasından…
Sonra da kamuoyunun baskıları sonucu gazetecilere dağıtmak zorunda kaldıkları sözüm ona ‘belge’lerden…
Söylediklerinin birini bile doğrulayacak, tek kâğıt parçası yok ellerinde…
O zaman en başta CHP seçmeninin Kılıçdaroğlu’na sorması gereken soru şu; niye salladın onları?
***
Başbakan Yıldırım da aynı bilgileri TBMM’deki bütçe konuşmasında Kılıçdaroğlu’nun yüzüne vurdu.
İddia sahibi olarak, sadece pişkin bir şekilde gülerek dinlemekle yetindi.
Elinde salladığı belgelere güvenen insan böyle mi tepki verirdi?
Üstelik Başbakan sadece bunu anlatmadı…
Vergi cenneti olduğu iddia edilen bir ülkeye para çıkışı olursa, o paraya vergi uygulandığını, bu kanunu da 2006’da AK Parti hükûmetinin çıkardığını söyledi.
- Kılıçdaroğlu’nun, Zarrab üzerinden gündeme getirdiği ‘altın işi’nde devletin tek kuruş kaybı olmadığına dikkat çekti.
17/25 Aralık’taki FETÖ iddialarını, Zarrab’ın ABD’deki ifadelerini bahane ederek yeniden ısıtmaya çalışan Kılıçdaroğlu’na “Hepsi konuşulmuş, görüşülmüş konular… Ortaya çıkan yeni bir şey yok” dedi.
- Kılıçdaroğlu’nun, ‘AK Parti iktidarında, Ege’deki bazı adaların Türkiye’nin elinden çıktığı ve Yunanistan’ın işgal ettiği’ iddiasını “Ege adalarından tek bir çakıl taşı dahi iktidarımız döneminde gitmemiştir” sözleriyle yalanladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Lozan çıkışından rahatsız olan CHP’yi, “Göz göre göre anlaşmayı uygulamayan ülkeye, hem de evinde ‘Bunun değişmesi lazım’ demenin neresi yanlış?” hatırlatması yaptı.
- Millî duruşun lafla, ülkesini dışarıda şikâyet etmekle değil, ülkenin menfaatini her yerde savunmakla olacağını anlattı.
Kemal Bey’in, Ankara-İstanbul arasını yürüyerek katettiği için bilmediği araç geçiş fiyatlarının doğrusunu rakamlarıyla verdi.
- Otoyol ve köprü geçişlerinin pahalılığına vurgu yapan CHP’yi, “En pahalı hizmet, olmayan hizmettir” diye ti’ye aldı.
Sadece bir belediye başkanı görevden uzaklaştırılınca kıyameti koparan CHP’ye, bugüne kadar soruşturma izni verilen belediyeler arasında AK Parti’nin ilk sırada yer aldığını, görevden uzaklaştırılan toplam 106 belediye başkanı olduğunu, bunların da 93’ünün teröre destek veren HDP’li belediyeler, kalan 13 belediyeden 9’unun AK Parti’li, 3’ünün MHP’li, 1’inin de CHP’li olduğunu hatırlattı.
Kürsü bulunca kızılca kıyamet koparan Kılıçdaroğlu ve avanesi kuzu kuzu dinledi.
***
Mevzuyu bu kadar tafsilatlı niye anlattım, oraya gelelim…
Birileri, yukarıdaki onca yalan ve iftirayı atan, sonra da hiçbir şey olmamışçasına sıyrılmaya çalışan Kılıçdaroğlu’nu mazlum ve mağdur gösterme çabasında…
Neymiş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ‘Ya ispat et, ya istifa’ diye yüklendiği Kılıçdaroğlu’na “Sen bittin” demiş…
Yani demek istiyorlar ki; Ataşehir Belediye Başkanı intikam için görevden uzaklaştırıldı.
Kusura bakma ama, senin AK Parti’liden, MHP’liden ayrıcalığın yok…
Tehdit ediyorsan cevabını alırsın,
Yalan söylüyorsan, milletin parasını söğüşlüyorsan hesabını verirsin.
Sabır da bir yere kadar…
Nokta.
 
*********
 
İsrail ve Suudi Arabistan’ın farkı ne?
 
- İkisi de Osmanlı eserlerini yerle bir etti.
- İkisi de Müslüman kabirlerinin izlerini sildi.
- İkisi de ibadethanelere girişte yasak uyguluyor.
- İkisi de İslam ülkelerine vize uyguluyor.
- İkisi de kutsal mekânlarda duayı engelliyor.
- İkisi de DEAŞ’la mücadele etmiyor.
- İkisi de icazeti ABD’den alıyor.
Sahi, farkları ne?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.