Bugün İran’a sevinirsek…

A -
A +
BM’deki Kudüs zaferi sonrası çıktığımız Afrika gezisinde hemen her sohbetin konusu şuydu;
  • ABD ve İsrail’in bir sonraki hamlesi ne olacak?
TUR uçağındaki çok önemli bir isim, hedefin İran olduğunu anlattı.
Döndük, İran patladı…
***
Madem kaynağımızın öngörüsü tuttu, onun anlattıklarından devam edelim.
Sadece ABD ve İsrail odaklı bakınca, geri plandaki hesapları ıskalıyoruz çünkü...
Mesela, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’ı...
Ve akıl hocası Birleşik Arap Emirlikleri Veliahtı Muhammed bin Zayed’i
Trump’ın Yahudi damadı Jared Kushner’in yakın arkadaşı olan Zayed, Prens Salman’ı geçtiğimiz mart ayında Washington’a götürüp, Başkan Trump’la görüştüren kişi…
BAE, bu görüşme sonrası Suudi Arabistan’ı avucuna aldı.
Akabinde Katar krizi, Suudi prenslere tutuklamalar ve Lübnan krizi patladı.
Şimdi de İran karıştı…
***
Hepimiz biliyoruz ki, Irak savaşından bu yana süregelen Şii yayılmacılığı, bölgeyi tehdit eder hâle geldi.
Hele Suriye’de yaptıklarını anlatmaya gerek bile yok…
Doğal olarak Suudi Arabistan, Türkiye gibi ülkeler bundan ciddi rahatsızlık duydu.
Tuhaf olan şu ki, buna da Obama yönetimi yol açtı.
Bir zamanlar ABD’nin şımarık çocuğu olan İran, başta Irak ve Suriye olmak üzere, bölgede geniş etki alanı oluşturdu.
Sürekli taraf değiştirerek, bölgedeki güçleri birbirine vurduran ve düşmanlıkları çoğaltan ABD, Trump’ın göreve gelmesiyle İran’ın aleyhine döndü.
***
Kaynağım, bu sürece nasıl gelindiğine ilişkin çarpıcı değerlendirmeler yaptı.
Dediği o ki; kafasındaki planları babası Kral Selman’a kabul ettirdiği anlaşılan Suudi Prens, Katar ve Türkiye’den çok, İran’a odaklanmış durumda…
Bunun için de herkesle iş birliği yapmaya hazır…
ABD, İsrail, hatta PKK da buna dâhil….
Çünkü dört Arap ülkesi İran’ın kontrolünde…
Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen
İçindeki Şii nüfusun ayaklanmasından çok korkan Suudi Arabistan, geçen sene Şii din adamını öldürerek gözdağı verdi.
Ancak agresif Şii yayılmacılığının önünü kesmek için bu kadarının yeterli olmayacağını biliyordu.
***
Suudi Arabistan, önce para ile Esad’ı satın alabileceğini ve İran’dan koparabileceğini düşündü.
Bu sebeple “Esadlı geçiş” hayalleri kurdu ama, bu büyük bir hataydı.
Çünkü Esad hayatını İran’a borçluydu ve Suriye’de Rusya’dan daha güçlü etken, İran’dı...
Hâlâ da öyle…
***
Suudi yönetimi, Trump göreve gelince, oturup konuştu.
Obama yönetiminde yapılan hataları, bölgeyi altın tepside İran’a hediye ettiklerini anlattı.
Buna karşı para, silah, ne gerekiyorsa yapma önerisinde bulundu.
ABD ile 460 milyar dolarlık anlaşma, bu görüşme neticesinde yapıldı.
***
Bugün İran’da yaşanan olayların ardından ABD, İsrail, BAE ve Suudi Arabistan’ın tavrı, planın yürüdüğünü gösteriyor.
Peki olaylar nereye varır?
Gerçek şu ki, İran’ın elinde çok koz var.
Yemen’i bile çözemeyen Suudi Arabistan’ın işi çok zor.
İran, asimetrik savaş gibi konularda da tecrübeli bir devlet ve ordunun hesap vermesi gereken bir hükûmet yok…
Ülkede çok farklı bir sistem işliyor.
Ordunun başındaki Kasım Süleymani, doğrudan dinî lidere bağlı.
Yani talimatı Cumhurbaşkanı Ruhani’den değil, rejimi yöneten rehberden alıyor.
İdarenin başındaki Cumhurbaşkanı ise teknokrat düzeyinde…
Sadece ekonomi, vatandaşa hizmetler gibi konularla ilgileniyor.
Askerî ve stratejik konularda konuşma hakkı bile bulunmuyor.
***
Diğer tarafta, Selman çok hırslı, tecrübesiz, hayal dünyasında gezinen bir Prens…
Çok büyük kumar oynuyor.
Daha şimdiden Suud toplumunu ayakta tutan üç önemli sacayağına çok sert darbeler vurdu.
Bunlar; aile, ulema ve aşiretler…
Aynı anda üçüyle de çok sert bir savaşa girdi.
Ailenin üçte birini tutukladı.
Aralarında, Selman’dan çok daha kelli-felli, dünyada network’ü olan isimler var.
Fırsat bulduklarında Prens'e ne yapacaklarını yaşayıp göreceğiz.
O yüzdendir ki, babası hayattayken krallığı almak istiyor.
Babası ölürse, “Sırada sen vardın” demeyeceklerini biliyor.
***
Aile üyeleri, aynı zamanda aşiretin üyesi…
Ulemadan da bir sürü kişiyi içeri attı.
Prens Selman’ın, artık hayatta kalabilmek için ömür boyu baskı kurmak zorunda olduğu bir gerçek.
İçeride bunca riskle karşı karşıyayken, bir de ABD ve İsrail’den güç devşirip, bölgeyi dizayna kalkışıyor.
***
‘Bunca curcuna içinde Türkiye ne yapıyor?’ diye soracak olursanız…
Devletimiz gayet akıllı ve temkinli hareket ediyor.
Ne Suudi Arabistan, ne de İran ekseninde...
İlişkileri dengede tutarak, süreci başarıyla yönetiyor.
Zirâ Şii yayılmacılığının da, emperyalistlerin İran’ı yok etmesinin de bölge barışına hizmet etmeyeceğini çok iyi biliyor.
Tam da bugünlerde, Türkiye’de birilerinin sürpriz yumurtadan çıkar gibi kendini ortaya atıp, yol arkadaşlarını hedef alması boşuna olmasa gerek…
Suudi Arabistan’la geçmişlerini ve ilişkilerini araştırsanız, o bile her şeyi anlatmaya yetiyor.
Ama merak etmeyin;
Son gülen, iyi gülecek…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.