Gelecek de bir gün gelecek…

A -
A +
Birileri sürekli paçalarımızdan tutup engellemeye çalışsa da… Hedeflerimize odaklanıp geleceğe yürümeliyiz. İki haftadır yazıyorum… Dünya 4. sanayi devrimine gidiyor. Yazılımda güçlü olan, data ağı geniş ve bunu işlemeyi bilenlerin dünyayı yöneteceği bir süreç bu… Ülke olarak, bunu ıskalamamamız gerekiyor. Ama nasıl? Geçen hafta gazetemizi ziyaret eden Başbakan Yardımcımız Fikri Işık’la uzun uzun konuştuk bu mevzuları… Türkiye robot teknolojileri, savunma araçları, siber savaş, yapay zekâ teknolojisinde nerelerde… Etraflıca konuşma fırsatımız oldu.              *** Bakan Işık, söze Bill Gates’in “Gelecekte yapay zekâ, nükleer silahlardan daha tehlikeli olacak” sözüyle başladı. Gerçekten iş oraya gidiyor. Kıyamet acaba buradan mı kopacak diye düşünmeden edemiyor insan. 15-20 sene evvel çekilen filmlerin çoğu şimdi gerçek olma noktasında. Yapay zekâda (öğrenebilen) eğer yanlış bir programlama yaparsanız onun nereye varacağını kestirmek zor. Geçenlerde böyle bir hadise oldu biliyorsunuz… Farklı dil geliştiren iki robotun fişini çekmek zorunda kaldı bilim adamları.              *** Yapay zekâ döneminin başlaması ile birlikte, insanlar savaşmak için karşı karşıya gelmek zorunda olmayacak. Yani, büyük orduları karşı karşıya getirme dönemi bitecek. Artık robotların savaşını göreceğiz. Böyle bir dünyaya giderken araçların akıllanmaması mümkün değil. Dünya hızla otonom araç teknolojilerine yatırım yapıyor. Biz de riskli yerlerde insansız araçlar geliştiriyoruz. İşte Cumhurbaşkanımız bu yüzden insansız tankı işaret etti. Türkiye’nin robot mayın temizleyici çalışmaları vardı. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla süreç hızlandırıldı.              *** Oyunun kuralını değiştirecek gelişmeler yaşanıyor dünyada. Çin kendi uydusunu kendi füzesiyle vurdu. Rusya'nın uzaydaki uyduları imha edebilen lazer silah geliştirdiği iddia ediliyor. Bu, bütün dijital teknolojileri tehdit edecek kadar önemli bir gelişme. Çünkü yer belirleme sistemleri tamamen uydulara bağlı. Savaşta uydu kullanılmazsa uçaklar havalanamaz, füzeler kalkamaz... ABD, bu ihtimale karşı karasal yayını korumayı göz ardı etmiyor.              *** Siber dünya da bambaşka bir noktaya geldi. Önümüzdeki yüzyılda, savaşlar, ağırlıkla siber alanda olacak. Bazı ülkeler şimdiden vaziyet aldı. ABD, ‘siber savunma’yı kolordudan ‘ordu’ seviyesine çıkarmaya çalışıyor. Almanya’da keza öyle… Bizde ise henüz tugay seviyesinde... Bir ülkenin sağlık, bankacılık, ulaşım sisteminin çöktüğünü düşünün mesela… Bu iş artık savaşın da, savunmanın da parçası hâline geliyor.              *** Geleceğin dünyasında, nitelikli insan kaynağınız ne kadar güçlü ise ülkeniz de o kadar güçlü olacak. Nitekim teknoloji, çok kaliteli ve nitelikli insan gücüyle kullanılırsa bir anlam ifade ediyor. Bu, aslında Türkiye gibi ülkeler için fırsat. Gelişmiş ülkeleri düşünün… Onların yaptığı çok büyük yatırımların çöpe gideceği bir duruma ilerliyoruz. Biz yeni döneme harcama yaparsak avantajlı konuma geçebiliriz. O yüzden Türkiye, dijital alana ve insana yatırım yapmak zorunda.              *** İleride kodlama bilmeyen mühendis, mühendisten sayılmayacak. Hatta kodlama bilmeyenler okuryazar kabul edilmeyecek. Türkiye’de okullarda ufak ufak başlandı bu eğitime… Ancak henüz çok gerideyiz. İlkokuldan başlayarak, eğitim sistemimizin bütününe yaymalıyız.              *** Türk insanının en önemli avantajı, pratik zekâsı. Teknolojiyi çok çabuk dönüştürebiliyoruz. En önemli dezavantajımız ise takım oyununu bilmiyoruz. İşte futbol takımlarımızın hâli ortada… Çok yetenekli futbolcularımız var ama, takım oyunu oynamayınca başarılı olamıyoruz. Aynı hataya teknoloji yatırımlarında düşmememiz gerekiyor. Çok şükür, Türkiye’nin pek çok alanda büyük bilgi birikimi var. Bu birikimi birleştirip, herkesi takımın parçası hâline getirdiğimizde bizi kimse tutamayacak.              *** Hülasa… FETÖ belası yüzünden kaybettiğimiz zamana rağmen çok iyi durumdayız. Ancak yeterli değil… Gelecek de bir gün gelecek… Tehditleri fırsata dönüştürmek için, lüzumsuz polemikleri, ayrışmaları bırakıp, istikbalimize yönelmemiz gerekiyor.       **********   Terörle mücadele ‘şirket’lerle yapılmalı   ABD’nin, Suudi Arabistan gibi bazı ülkelerin ordularını ‘özel şirketler’ üzerinden yönettiğini, Bu şirketlerin başta Irak ve Suriye olmak üzere, birçok ülkede operasyon ve eğitim faaliyetleri yürüttüğünü biliyoruz değil mi? Türkiye’de bu eksikliği görüp, ilk adım atan Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi’nin (SADAT) kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi oldu. FETÖ’cüsünden Marksistine, PKK’lısından CHP’lisine, tanıdık bildik malum kesimler kıyameti kopardı… Adamcağız kaç defa Türkiye içinde faaliyetleri bulunmadığını, dost ülkelerin devlet organlarını muhatap alarak, onların mevzuatlarına göre danışmanlık, eğitim ve donatım hizmeti verdiklerini izah etmek zorunda kaldı.              *** Cumhurbaşkanımızın da ‘güvenlik politikaları’ başdanışmanı olan Tanrıverdi’nin ne denli önemli bir işe soyunduğunu, eski Emniyet Müdürü ve Emekli Özel Harekâtçılar Derneği Başkanı Yesugay Aksakal’la yaptığımız sohbette anladım. Başta ABD olmak üzere, birçok ülkede eğitim görmüş, silahlı mücadelenin yanı sıra Hibrit (karma) Savaş teknikleri ile ilgili de önemli çalışmaları var. Yesugay Aksakal, Afrin’de karşımızda bu şirketlerin olduğunu anlattı. “Çinlinin bile Afrin’de ne işi var?” sorusunun cevabı tam da burada. Diyor ki;
  • Savaşların metodu değişti...
Artık savaşlarda ordu yok, ülkeler adına çatışan şirketler var. Askerî danışmanlık şirketleri dünyadaki ordulara ve VEKALET SAVAŞÇILARINA  danışmanlık verir. Lojistik şirketleri hem ordunun, hem de VEKALET SAVAŞÇILARININ ikmalini sağlar. Eğitim şirketleri başka ulusların ordularını, askerlerini ve VEKALET SAVAŞÇILARINI eğitir.              *** Gelişmiş 20 ülkenin bu tür şirketleri var. Özel paralı orduları yıllardır faaliyette... Biz neden yokuz bu düzende?              *** Bütün yükü TSK, polis ve jandarmaya yüklersek yapıyı ağırlaştırırız. Düzenli  ordumuz ve diğer güvenlik güçlerimizin dışında, bu yolla mücadeleyi biz niye yapmıyoruz? Mücadele metodumuz neden yeni oyunun kurallarına göre değil? Devlet kontrolünde sivil şirketleri oluşturmak için neyi bekliyoruz? Neden çekiniyoruz?              *** Yesugay Aksakal, görevde olduğu dönemde defalarca yurt dışına eğitime gittiğini, hepsinde eğitimi bu şirketlerin verdiğini anlatıyor. Mevzu ilgimi çekti, buradan paylaşayım istedim.       *********   Ama-rika bildiğini okuyor   Pentagon Sözcüsü Adrian Galloway, ‘ama’larla dolu yeni bir açıklama yapmış. Tehdit dolu cümleleri var;
  • Türkiye devam eden bir terörist isyana sahip tek NATO ülkesi ve bu operasyonların neden yapıldığını anlıyoruz…
AMA statüsü hakkında konuşamayacağım güçlerin DEAŞ’la mücadeleden çekilme ihtimali hoşgörü gösteremeyeceğimiz bir durum.
  • ABD bu operasyonların (Afrin) parçası değil…
AMA güçlerimizi savunacağımızı net olarak ortaya koyduğumuzu düşünüyorum.             *** Yani açıkça diyor ki; PKK/YPG teröristleri benim paralı askerim… Bunu zaten biliyorduk da… Afrin’de YPG’nin DEAŞ’la birlikte omuz omuza TSK ve ÖSO’ya karşı çatışmasını nasıl açıklayacaksın Adrian efendi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.