Aydın Doğan’ı bir ben yazmadım

A -
A +
O grupla finalde son büyük kavgayı yürüten kişi olarak…
Çekindiğimden ya da önemsemediğimden falan değil…
Bilerek bekledim…
Hem kim ne diyecek, görmek istedim…
Hem de -rolleri değişsek onların bize bu hassasiyeti göstermeyeceğini bile bile- “Düşene vurmak bize yakışmaz” içgüdüsüyle hareket ettim.
Fakat, öyle yorumlar okudum ki…
‘Özgür basın susturuluyor’ yalanları mı ararsınız…
“Madem direnemeyecektin, keşke medya işine girmeseydin” diyenleri mi…
İş öyle bir hâl aldı ki…
Fuzuli’nin dediği gibi;
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil,
Çektiğim âlâmı bir ben, bir de Allah bilir.
           ***
Bakın kardeşim, sizin yere göğe sığdıramadığınız o medya patronu var ya…
Hiç değilse grubunu yüksek bir rakama satıp da çıktı.
Bir dönem bu ülkede eli cebinde hükûmet kurar, hükûmetler yıkardı…
Bakanlar, bürokratlar onun emrindeydi…
Hatta Başbakanlar…
Kabineye girecek isimleri belirlerdi.
Herkese matuf kurallar, ona işlemezdi.
O, attırdığı manşetlerle ne canlar yaktı, ne ocaklar batırdı.
İşte daha geçenlerde Başbakan Binali Yıldırım açıkladı;
28 Şubat’ın bu ülkeye maliyeti 390 milyar dolardı.
Bu darbenin başaktörü ise Aydın Doğan’dı…
Binlerce firma O’nun yüzünden kapandı, milyonlarca insan işsiz kaldı.
Başörtülü kadınlar ‘öcü’ yapıldı, kamu aracı olan belediye otobüslerine binip binemeyecekleri, bütün kamu binalarına girip giremeyecekleri O’nun gazetelerinde, televizyonlarında tartışıldı.
Yere göğe sığdıramadığınız Aydın Doğan, işte böyle bir iş insanıydı(!)
​           ***
Her daim darbecilerle iş tutardı.
İnsanların özel hayatlarını ifşa etmekten çekinmez…
Çalışanlarının hakkına-hukukuna, devlete vergi borcuna riayet etmez…
Bunu tespit eden müfettişlere anında gereğini yapardı.
Çünkü yanında, bu açıkları kapatacak danışman ordusu tutardı.
Bakın, daha yayınlarıyla topluma yaydığı ahlaksızlıkları saymadım bile…
Diyeceksiniz ki, el değiştenler toplum ahlakına çok mu duyarlı?
O da ayrı mesele…
​           ***
Neyse ne…
Bunları yazdık diye sanmayın ki ‘tek seslilikten’ yanayım.
Asla…
Elbette adam gibi muhalefet edecek, farklı fikirleri açık yüreklilikle yazacak medya organlarımız olsun.
Ama toplumu bölecek, bir kesimi ötekileştirecek, medya gücünü kendi ülkesi ve milleti dışında, başka güçlere peşkeş çekecek patronlar olmasın.
Bu kadarı bize kâfi…
 
 
 
****************
 
Kemal Bey’e kim “Yeter” diyecek?
 
Evin içinde dikkat çekmek için sürekli abuk sabuk şeyler yapan çocuklar vardır ya…
Canı yanan misafirin “Ah şu annesi izin verse yapacağımı bilirim” dediği…
Bizim Kemal Bey de öyle…
CHP seçmeni ne bulduysa artık…
Tüm başarısızlıklarına, şımarıklıklarına, ortaya saçılan yalanlarına, terör örgütlerine apaçık desteğine, CHP’nin başına musallat edilmesindeki FETÖ parmağına rağmen…
Kemal Beye oy verip, ‘anne koruyuculuğu’ yapmaya devam ediyor.
AK Parti yöneticileri de belli ki seçmenin hatırına susup, eleştirilerini en azından daha naif tutuyor, aynı üslupla hak ettiği karşılığı vermiyor.
Bu yüzdendir ki, O da bildiğini okumaya devam ediyor…
Evin içinde sürekli kargaşa, huzursuzluk çıkarıyor.
Peki, nereye kadar sürecek bu?
​           ***
Bakın, CHP grup toplantısında yine teröristlere sahip çıktı.
15 Temmuz’da TSK helikopteriyle Yunanistan’a kaçan FETÖ’cü hainlere, darbenin arkasındaki ABD’ye, kaçan FETÖ’cüleri sahiplenen Almanya’ya tek kelime etmeyen Kemal Bey…
O gece derdest edilmeye çalışılan, hepimizin gözleri önünde vatandaşı sokağa çağırarak darbeyi bastıran Cumhurbaşkanı’nı FETÖ’cülükle suçladı…
Akla ziyan bir durum değil mi bu?
Ya o gece Atatürk Havalimanı’nda darbecileri karşısında görünce, “Hani darbe 03.00’te yapılacaktı” cümlesiyle kendini ele veren şaşkınlığını…
TBMM’yi bombalayan, Cumhurbaşkanını, Başbakan’ı gerekirse öldürmek için havada, karada, denizde tedbir alan darbecilerin arasından, konvoyla elini kolunu sallaya sallaya geçmesini ne yapacağız?
​           ***
Ah Kemal Bey, ah!
İstiyor ki, memleket rahat yüzü görmesin, teröristlerden temizlenmesin…
Sürekli iç karışıklık olsun, ekonomi batsın, hükûmet gitsin.
Seni de anlıyorum; ittifak meselesinde köşeye sıkıştın.
Referandumda olduğu gibi, en uçlara giderek, en kışkırtıcı cümleleri kurarak, en ucuz yalanlara sarılarak, Türkiye seni konuşsun istiyorsun.
Gündem olman lazım ama, malzeme bulamıyorsun.
Ancaak…
Meselenin gündeme değil, kalplere girmek olduğunu sandık önüne geldiğinde bir daha anlarsın.
Umalım ki, CHP seçmeni de bu defa üstüne düşeni yapsın.
Şu güzelim ülkeye, doğru düzgün bir muhalefet kazandırsın.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.