New York’ta ne oldu?

A -
A +
Trump: Küreselleşme bitti.
Erdoğan: Türkiye artık küresel güç.
            ***
Trump: Maduro’yu devirin. (Darbeci askerlere açık çağrı)
Erdoğan: Maduro’yu yalnız bırakmayacağız.
​            ***
Trump: İsrail büyüyen demokrasi…
Erdoğan: İsrail zorbalığına karşı Filistin’i yalnız bırakmayacağız.
​            ***
Trump: Suriye’de YPG ile çalışmaya devam edeceğiz.
Erdoğan: Suriye’yi terörden temizleyeceğiz.
​            ***
Trump: İran’la alışveriş yapanı hedef alacağız.
Erdoğan: Kusura bakmasınlar, İran doğalgazı olmazsa kışın ne yakacağız?
​            ***
Trump: Terörü İran besliyor.
Erdoğan: FETÖ’nün başı burada. PKK/YPG terörüne silahı ABD veriyor.
​            ***
Trump: Benim ülkem daha fazla zenginleşmeli.
Erdoğan: 62 kişinin mal varlığı, dünya nüfusunun yarısına denk. Bu eşitsizlik giderilmeli.
​            ***
Trump: Ürdün’ün Suriyeli mülteciler için yaptıklarına müteşekkiriz.
Erdoğan: En çok Suriyeli mülteci Türkiye’de.
​            ***
Trump: Savunma bütçemizi 716 milyar dolara çıkardık.
Erdoğan: Sadece Suriyeli mülteciler için 35 milyar dolar harcadık.
​            ***
Trump: Çıkarlarımıza destek vermeyene savaş açarız.
Erdoğan: Birlikte barış içinde yaşayabiliriz.
​            ***
Trump: Önce benim kazancım, benim ülkem.
Erdoğan: Dünya 5’ten büyüktür.
​            ***
New York’taki BM Genel Kurulu sürecinin özeti buydu…
Sahi, diğer ‘büyük’ dünya liderleri neredeydi?
 
 
 
***********************
 
Şehre kadın eli değince
 
AK Parti’nin altı kadın belediye başkanı var.
İkisinin adı Fatma
Birini medyada daha sık görüyorsunuz…
Fatma Şahin…
Eski Bakan…
Son 5 yıldır Gaziantep’i ihya eden kadın…
Diğerini size ben anlatayım…
Muhtemelen hakkında çok şey bilmiyorsunuz…
Veya adını duymuş olsanız bile, yaptıklarını hakkıyla dinlediğinizi zannetmiyorum.
​            ***
Meram Belediye Başkanı Fatma Toru, inanılmaz işler yapmış, fakat Türkiye’ye kendisini konuşturamamış kadın başkanlarımızdan...
Bunu, önceki gün Konya’ya yaptığımız günübirlik ziyarette fark ettim.
Gidenleriniz biliyordur…
Konya zaten bakımlı bir şehir.
Meram ise bambaşka…
Çevrede gözünüzü rahatsız eden bir şey görmüyorsunuz.
Alabildiğine dingin ve huzurlu bir ilçe…
Hele 850 bin metrekarelik devasa bir alana Dutlu Koruluğunu oluşturmuşlar ki, çıkmak istemedim içinden…
Biz gittiğimizde Mutfak Günleri Festivali vardı.
Yakında Millet Bahçesine çevrilecekmiş bu alan…
​            ***
Gitmişken Başkan Hanımla da tanışmak istedim…
Sağolsun, kırmayıp Bacıyan-ı Meram konaklarında ağırladı bizi.
İsmi, Selçuklular döneminde kadın ahilik teşkilatını kuran, Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı'dan…
Konağa girerken dış kapıda ayakkabıları çıkarmamız istendi…
“Başkanımızın kadın olduğu buradan belli” latifesi yapsak da, çok geçmeden sebebi anlaşıldı.
Karşılıklı iki konak, Meramlı kadınlara ayrılmış.
Çoluk-çocuk, kendi evlerindeymiş gibi, günlerini burada geçiriyor, kadınlar ürettikleri pasta-kurabiye ne varsa satıp para kazanıyorlarmış.
Sadece bu kadarla kalmayıp, Mehmetçiğimize de koli koli ev yemekleri gönderiyorlarmış.
​            ***
Uzmanlık alanı ‘çevre ve şehircilik’ olan Fatma Hanım, şehrin merkezine uzanan 50 milyon metrekarelik alanda öyle bir kentsel dönüşüm yapmış ki, anlatmakla bitmez.
Hem de sıfır problemle…
Zaten birçok şehirden “Bu işi nasıl başardınız?” ziyaretleri yapılır olmuş Meram’a…
Kadın Başkanımız, süreci gururla ve erkek mevkidaşlarına ufak yollu sitemle anlatıyor; “Projeye başlayacağımız zaman ‘Sakın oralara dokunmayın, altından kalkamazsınız’ diyorlardı oysa…”
‘Kadının fendi’ diye boşuna dememişler demek ki…
​            ***
Mevzu sadece düşük katlı konutlar, sosyal tesisler, parklar, bahçeler değil…
Bunlar zaten tamam…
Önemli sosyal projelerden biri daha başlamış ki, çok hoşuma gitti.
Evlenecek kızlara ve erkeklere, iki gün sonra boşanmak için adliye kapısına düşmeme eğitimi…
Fatma Hanım, önemli bir noktaya dikkat çekti;
“Bizim zamanımızda evin her şeyi tastamam evlenilmezdi.
Sadece önemli ihtiyaçlar temin edilir, yuva böyle kurulurdu.
Sonrası karı-kocanın gayretiyle zaman içerisinde gelirdi.
Bu yüzden kıymet bilinirdi.
Şimdiki evlilikler böyle değil.
Her şeyleri eksiksiz evlendikleri için birlikte ‘ev olmanın’ mücadelesini vermiyorlar.
Anne-babalar da en ufak meselede ‘dön kızım baba evine’ deyince, aileler yıkılıyor.
Açtığımız Mutluluk Okulu ile yuva kurmanın ve onu korumanın kıymetini öğretiyoruz.”
​            ***
Keki Meramlı ev hanımlarından Millet Kıraathanesi, Konya Mutfağını tanıtmak için düzenlenen festivaller, engellilere yönelik projeler, daha neler neler…
Bir merakla gittim, Meram’dan çok şey öğrenip geldim.
Bir şehre, iş bilen kadın eli değdiğinde neler oluyor…
Siz de gidin, görün isterim.
 
 
 
********************
 
Serserilerin kurşunları
 
Merakımdan araştırıyordum, AA’dan derlenmiş haberi geldi.
Eğlence için havaya ateş açan şuursuzlar, geçtiğimiz sekiz ayda 4 kişinin ölümüne, 444 kişinin de yaralanmasına sebep olmuş.
Bunlar sadece insana isabet edenler.
Milletin arabasına, evine denk gelenlerin çetelesi zaten tutulmuyordur herhâlde…
İlla birine denk gelecek ki, kayda girsin.
​            ***
Neyse, devam edelim…
Geçen yıl bu sorumsuzların kurşunlarından 11 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 623 kişi yaralanmış.
Önceki yıl ise 9 ölü, 581 yaralımız varmış.
Birçoğunun faili halen belli değil…
Kurbanların arasında çok sayıda çocuk da var biliyorsunuz.
Katilleri ‘eğlensin’ diye öldü yavrucaklarımız.
​            ***
Allah aşkına biri şunu izah etsin;
Bu azgınlığın sebebi nedir?
Cana kıymaktan, kul hakkından bu kadar mı korkmuyorsunuz?
Bu kadar mı insani değerlerinizi yitirdiniz?
Can-ı gönülden artık şunu istiyorum;
Yerleşim bölgelerinde rastgele ateş açanlara, o bölgede yaşayan insan sayısı kadar ‘kasten adam öldürmeye teşebbüs’ suçundan ceza verilsin.
Gerekirse, üstüne ‘terör’ cezası da eklensin.
Yoksa bu serserilerin akıllanacağı falan yok.
Yeter artık!..
Bunlara acımaya da hiç lüzum yok.
 
 
 
********************
 
Haberlere biraz daha dikkat…
 
Malum, zamlar gündemde ya…
Dünkü Takvim’in birinci sayfasında şöyle bir haber vardı;
İstanbul’daki Türkiye Hastanesi’nin otoparkı saatini 18 liradan açtı.
Orada otoparkın ücretsiz olduğunu bildiğim için merak ettim, hastane yönetimini aradım.
İşin aslı, bambaşka…
​            ***
Bölgede işi olan herkes, bedava diye arabasını bırakıp gidince, hastane yönetimi çaresiz kalmış.
Çözümü de, ‘yatan hasta dışındaki’ kişilerden ücret almakta bulmuş.
Lakin bu ücret 18 lira değil, 8 lira…
Bunu da ‘bedavacılardan’ kurtulmak için yapma mecburiyeti doğmuş, çünkü hastaneye gelen ziyaretçiler otoparkta yer bulamıyormuş.
Bunca senedir bedava olan otoparkın niye ücretlendirildiği sorulsa, bu fahiş hata ortaya çıkmayacakmış ama, neyse…
İşin doğrusunu buradan yazdım ki, arkadaşlarımız bundan sonraki haberlerinde daha dikkatli olsunlar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.