FETÖ ile CHP mi mücadele etti (!)

A -
A +
15 Temmuz’un yıl dönümünde bile FETÖ’nün ‘kontrollü darbe’ yalanını şekil değiştirerek sürdüren CHP’nin, gözlerimizin önündeki hakikati ters çevirme yeteneği muazzam.
Hem de daha üç hafta önce, FETÖ’cü ve PKK’lılarla birlikte seçim zaferi kutlamışken…
FETÖ dışarıda aynı yalanı yayıyor, CHP içeride…
***
Aslında temel meselemiz ne FETÖ, ne PKK, ne DEAŞ, ne de DHKP-C…
İskoç masonlarını bilir misiniz?
‘İngiliz Casusu Hempher’ın Hatıraları’nı okuduysanız mutlaka bilirsiniz.
Peki, Adana ve Mersin gibi birçok ilimizden hâlâ masonların İskoçya’ya gittiklerini, orada kendilerinden başka kimsenin giremediği çok gizli toplantılar yaptıklarını biliyor musunuz?
Devşirilen Türkler üzerinden Osmanlıyı yıkan sistem, bugün de tıkır tıkır işlemekte.
***
“Konunun CHP ile ne ilgisi var?” diyecek olursanız, anlatayım.
Önceki hafta, CHP’nin çok övündüğü Lozan’ı yazmıştım.
254 bin şehit verdiğimiz Çanakkale Zaferi’nden iki yıl sonra İngiliz, Fransız ve İtalyan zırhlılarının İstanbul’u nasıl işgal edebildiklerini sormuştum.
İşte bütün mevzu orada...
Cevap, İskoç masonu Reşit Paşa gibi Osmanlıyı yıkma misyonu üstlenen İttihatçılar önlerini açıvermişti.
İngiliz fötr şapkası ve smokiniyle arzıendam eden İnönü, nasıl olmuşsa milletin bir bölümünü son padişah Vahdettin’in İngiliz maşası olduğuna ikna edebilmişti(!)
İşte bu İnönü’nün 1923’te imzaladığı, devletimizin elinde bir nüshasının bile bulunmadığı Lozan Antlaşması’nın içeriğini bilmeyen bir toplum, maalesef bugün de etrafında dönen dolapları okuyamaz.
Bakın, üzerinden asır geçmiş, hâlâ bu meseleleri enine boyuna konuşamamaktan bahsediyoruz.
Konuşamama sebebimiz her ne ise işte CHP orada.
***
Oysa o CHP ki, bizden, imzaladığı Lozan’la bugün üzerinde 64 devlet kurulacak kadar toprak götürmüş (Musul ve Kerkük hariç), İstanbul’u fethin öncesine döndürmüş, Türkiye’yi İngiliz’in ve ABD’nin sömürgesi hâline getirmiş, milleti dininden ve dilinden koparmak için nice cinayetlere imza atmış bir parti.
O İsmet İnönü ki, CHP’nin zoraki tek parti iktidarı biter bitmez rekor oyla hükûmete gelen Adnan Menderes’i asan darbecilere “Memleket ve millet için hayırlı bir iş yaptınız. Mutlu ve uğurlu olmasını dilerim. Bir arzunuz olursa emrinizdeyim” diyen ve o günü epeyce bayram olarak kutlatan kişi.
O darbeciler ki, dışarıdan bir parmak şıklatıldığında, emri en acımasızca yerine getiren maşalar.
***
Ya sonrası…
Aynı aklın ürünü 1980 darbesi, FETÖ ve PKK’nın resmî doğum tarihleri.
28 Şubat darbesi ise devleti FETÖ’ye teslim dönemi.
İnanmayan, 90’ların sonunda darbecilerin işbaşına getirdiği Başbakan Bülent Ecevit’in FETÖ’yü koruyan ve kollayan beyanatlarına baksın.
O da olmadı, FETÖ elebaşının, “Bir tek kişi için şefaat hakkım olsa, onu Ecevit’e kullanırdım” sözlerini hatırlasın.
Yine tatmin olmazsa, FETÖ’cülerin 28 Şubat’ın en karanlık günlerinde Genelkurmay Başkanı’nın makamında ağırlandığı görüntüleri izlesin.
***
Siz şu tabloya bakınca, CHP’nin bugün FETÖ ya da PKK gibi terör örgütleriyle iş tutmasına şaşırır mısınız?
Neymiş, 15 Temmuz darbesiyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan hesap vermeliymiş.
2012’den beri fiilen, göstere göstere FETÖ ile iş birliği yapan Kemal Kılıçdaroğlu söylüyor bunu.
Üstelik, darbeyi yöneten beş generalin 1982 girişli olduğunu bildiği hâlde…
Hadi burayı da biraz açalım.
***
Değil AK Parti, henüz Turgut Özal’ın ANAP’ının bile kurulmadığı 1982’de ne oluyor biliyor musunuz?
Kuleli’de tamamı sivil lise çıkışlılardan oluşan bir sınıf açılıp, ilk FETÖ’cüler orduya sokuldu.
Mehmet Dişli de o sınıftan…
Sonra, yine 15 Temmuz ihanetinin baş aktörlerini yetiştiren meşhur 1986 devresi…
O yıl açılan sınavda öğrencilerin yarısı soruların tamamını yapıyor, böylece FETÖ’nün ilk soru hırsızlığı tespit ediliyor ama dönemin komutanları affediyor(!)
TSK’da en çok kurmay subay çıkardıkları devre de, işte bu devre…
***
Madem öyle, biraz Emniyet’ten de bahsedelim.
90’ların sonu, yani 28 Şubat dönemi…
Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, teşkilattaki Fetullahçı yapılanmasını deşifre eden raporu, o dönem Başbakan Yardımcısı olan Mesut Yılmaz’a sunuyor.
Yılmaz, “Aman Ecevit görmesin bu raporu. Malum onlara metfundur” deyip, sümen altı ediyor.
***
Şimdi AK Parti dönemine geçelim.
Türkiye’yi Lozan’a hapseden en az iki asırlık tecrübe ve yerleşik yapı ile mücadele etmek kolay olmasa gerek.
Daha önce de yazdım…
FETÖ, 2007’ye kadar Kemalist darbecilerle çarpışan Recep Tayyip Erdoğan’ı geçici olarak kullanmayı düşünüyor, AK Parti’nin gerçek sahibi olarak kendisini görüyordu.
İktidarlarını pekiştirmek için Kemalist darbeci kardeşlerine artık ihtiyacı yoktu, Erdoğan’ın iradesinden istifade edip onları tasfiye etmeliydi.
İş bittiğinde Erdoğan’dan da öyle ya da böyle kurtulacaklardı.
***
Oysa Erdoğan’ın hesabı başkaydı…
Ahtapotun bütün kollarını kesip, sadece milletin iktidarını kurmak…
FETÖ ile mücadeleye de “Ölene kadar bende kalacak” dediği 2007’deki Dolmabahçe görüşmesinden sonra başladı.
İlk adımı Ömer Dinçer döneminde Millî Eğitim’de attı.
FETÖ ise hedef şaşırtmak için Balyoz ve Ergenekon’u namluya sürdü.
Aslında bu, yeni savaşın başlangıcıydı.
Hatırlayın, ilk başlarda oyunu çözmekte zorlansa da, başta İlker Başbuğ olmak üzere, bazı tutuklamaları doğrudan eleştiren Erdoğan oldu.
Yine -parti içinden kurulan tuzaklara rağmen- 2011 genel seçimlerinde FETÖ’cüleri milletvekili listesinden büyük oranda tırpanlamış, geriye sadece kripto ‘tuzluk’lar kalmıştı.
Savaş belirginleşmeye başlamıştı.
2012’deki Oslo görüşmelerinin sızdırılmasında…
Yine aynı yıl ameliyat saatine denk getirilen 7 Şubat MİT Müsteşarı’nı tutuklama kumpasında…
Şike soruşturmasında…
2013’deki Gezi ve 17/25 Aralık yargı darbesinde hedef hep Erdoğan’dı.
2012’deki Türkçe Olimpiyatları’nda FETÖ liderine yaptığı çağrı ise sadece tuzak ve parti içinde kavgayı bastırmaya yönelikti.
Henüz parti içi kavga ile uğraşacak zaman değildi.
Buna rağmen, şike düzenlemesinde Cumhurbaşkanı Gül ve kendi yardımcısı Arınç’ı karşısına almış, ameliyattan çıkar çıkmaz kanunu Çankaya’ya tekrar göndererek, FETÖ’nün istediğini vermemişti.
***
Peki, FETÖ-Erdoğan savaşının faş olduğu 2012’den itibaren, özellikle de dershanelerin kapatılması sürecinden sonra CHP ne yaptı?
Kaset kumpasıyla CHP’nin başına getirilen Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün sızdırdığı Oslo görüşmelerinin propaganda ayağını yürüttü.
17/25 Aralık’tan 13 gün önce ABD’de FETÖ’cülerle görüştü.
17/25 yargı darbesi girişimi sonrası FETÖ savcısı Zekeriya Öz’e “Saygın bir devlet görevlisi” dedi.
Yargıdaki FETÖ çetesinin temizlenmesi için yapılan HSYK düzenlemesine karşı çıktı.
2014 Mahallî Seçimlerinde FETÖ ile ittifak yaptı, zaten bilinen hakikati Birgül Ayman Güler itiraf etti.
Örgütün medyası, bankası, dershaneleri kapatılırken alabildiğine destek verdi.
***
Söylesenize, CHP’nin engellemeye çalıştığı HSYK değişikliği yapılmasa, Emniyet temizlenmese 15 Temmuz 2016 darbesinde sonuç ne olurdu?
Nereye varacağı henüz bilinmezken, darbe duyulur duyulmaz savcılar darbecilere tutuklama kararı çıkarabilir miydi?
O darbeciler Erdoğan’ı katletmek için Marmaris’e özel tim gönderirken, CHP Genel Başkanı’nın tankların arasından geçmesine neden ve nasıl izin verdi?
***
Bunlar, üzerinde konuşulabilecek en gereksiz detaylar artık…
Asıl mevzu, o gece Lozan’ın devamıydı.
Darbe değil, bu defa fiilî işgal girişimi vardı.
Köprünün sadece Anadolu’dan Avrupa’ya geçişi bu maksatla kapatılmış, Anadolu’ya geçiş yönü serbest bırakılmıştı.
Bugün İstanbul’un Avrupa Yakası’nda ayrı bir Hristiyan devlet kurulacak, Doğu-Güneydoğu Türkiye’den koparılıp PKK’ya verilecek, Anadolu insanı ortada FETÖ meczubuyla uğraşacaktı.
Sonrasında CHP mi FETÖ’yü yerdi, FETÖ mü CHP’yi, yoksa aralarında anlaşıp hepsi birden Anadolu’yu mu yerdi, orasını bilmem…
Ama şu muhakkak ki, kazanan yine Lozan’ı imzalatanlar olacaktı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.