El-Kaide’si, DEAŞ’ı dâhil, Suriye’deki hiçbir terör örgütünün, Suriye’nin bizim gibi sınır komşusu olan İsrail’e bugüne kadar hiç saldırmadığını da şuraya not düşelim.

Hatta bazı DEAŞ’lı teröristlerin, İsrail’deki hastanelerde tedavi edildiği görüntüleri yayınlanmıştı malum.

Peki ya biz?

***

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu önceki gün bir televizyon kanalında açıkladı.

Yılbaşından bu yana 161 bombalı terör saldırısını önlemiş istihbaratımız.

İçinde DEAŞ da var, PKK/YPG de, bilmem hangi örgüt de…

Bu taşeron örgütler İstanbul’a son saldırıyı, 28 Haziran 2016’da, Atatürk Havalimanı katliamıyla yapmıştı hatırlarsanız.

42 şehidimizin olduğu bu saldırının hemen öncesinde Vezneciler, Taksim ve Sultanahmet’te birbirine yakın tarihlerde bombalar patlamış, 28 kişi alçakça saldırılarda hayatlarını kaybetmişti maalesef…

Atatürk Havalimanı katliamından iki hafta kadar sonra ise FETÖ hainlerinin 15 Temmuz darbe girişimi geldi.

***

Darbe görünümlü işgal girişiminden bu yana, başta İstanbul olmak üzere, en çok hedef alınan büyükşehirlerde huzurluyuz ve bunu başta istihbarat olmak üzere, güvenlik güçlerimize borçluyuz.

Allah onlardan razı olsun.

Lakin düşman boş durmuyor, pes etmiyor.

Yine Bakan Soylu açıkladı.

PKK’ya Suriye’de silah yığmayı sürdüren ABD’liler, bir taraftan da kırsaldan temizlediğimiz MLKP ile görüşüyormuş.

“Ne konuştuklarını da biliyoruz” dedi Süleyman Soylu.

Yani istihbaratımız, devletimiz sıkı çalışıyor, aldıkları nefesi bile biliyoruz.

Elbette amaçlarını da…

Ve buna meydan okuyoruz.

***

Jandarma Genel Komutanı Org. Arif Çetin de güzel haber verdi;

“Van, Hakkâri ve Şırnak’ta yürütülen ‘Kıran Operasyonu’nda dağlarda terörist bırakmadık.”

Hatırlayın, bu operasyon terör destekçisi HDP’li Diyarbakır, Van ve Mardin belediye başkanlarının görevden alındığı gün başlatılmıştı.

Üç günde hem şehir, hem dağlar tertemiz oldu.

İşten çıkarılan şehit yakınları yeniden belediyelerdeki vazifelerine döndü.

Dağa gidişi engelleyen gençlik merkezi yeniden açıldı.

Kaldırdıkları Türk bayrakları yerine kondu.

Belediyelere sızan PKK’lılar tek tek toplanıp, gereği yapıldı.

Yapılan uyarılara aldırış etmeyen başkanlardan başlayıp, Washington’daki, Londra’daki, Tel Aviv’deki ağababalarına kadar hepsine en net mesaj verildi.

Lakin daha zor bir problem, vücut bulmuş hâliyle yeniden karşımıza dikildi.

***

Umut ve propaganda, bu kirli örgütlerin en önemli besinleri.

Özellikle siyasi destek, bu örgütleri kurgulayanların asla ihmal etmeyeceği ayak.

“PKK sizi tükürüğüyle boğar tükürüğü…”

“Biz daha Öcalan’ın heykelini dikeceğiz” diyenler cevabını almıştı.

Şimdi daha zor, daha çetrefilli olanlar sahaya çıktı.

HDP ile kader birliği yapan, genel başkanı şehit yakınlarına ‘terörist’ diyebilen CHP’nin hâli ortada.

Devleti durdurmak için elinden geleni yapan CHP ve ittifak ortaklarına yenileri dâhil oldu ne yazık ki…

Bu ülkede yedi yıl Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmuş Abdullah Gül, Başbakanlık yapmış Ahmet Davutoğlu bile HDP’ye destek veren açıklamalar yaptı.

O Davutoğlu ki, Büyük İsrail projesi için Türkiye’den toprak koparma hamlesinin fiilen hayata sokulduğu çukur kalkışmasında görevdeydi…

Binin üzerinde asker, polis ve sivil şehit verdiğimiz kalkışmada PKK’ya açık destek veren HDP’li belediye başkanlarına “Hesabını verecekler” demiş bir isimdi…

Ne oldu ki bugünkü noktaya savruldu, anlamak mümkün değil!..

***

Böyle anlaşılmaz zamanlarda hep bir darbe beklerim.

Maalesef 31 Mart seçim sonuçları, PKK ve FETÖ’nün sahiplerine umut aşıladı.

Belli ki ısrarından vazgeçmeyen Erdoğan’a yeni bir hamle hazırlıyorlar.

Yoksa bu kadar kendilerini açık etmezlerdi.

Göründüğü kadarıyla sıradaki girişim ‘siyasi’ olacak.

Hepsinin neticesinde temel hedefin, burnumuzun dibine, hatta bizden de toprak kopararak ‘Büyük İsrail’i kurmak olduğundan şüphe etmeyin.

Onlar her şeyi yapar da, bakalım millet ne diyecek…