İlla deprem mi yıksın?

A -
A +
İstanbul 5,8’le sallanınca kafalar yine dank etti.
Oysa hükûmet, yıllardır bu meseleyi çözmek için çırpınıyor.
“Gelin şu çürük evleri dönüştürelim.
Yeni eviniz yapılana kadar kiranızı ben ödeyeyim.
Yeter ki büyük bir felaket yaşamadan tedbir alalım” diyor, diyor…
Lakin dinletemiyor.
Hiç yapılmıyor değil ama çok yavaş ilerliyor.
           ***
Türkiye’de 1999 yönetmeliği öncesi yapılan yaklaşık 7,5 milyon binanın tamamına yakını depreme dayanıksız ve yıkılması lazım.
Hükûmetin hedefi senede 500 bin konutu dönüştürüp 15 yılda süreci tamamlamaktı, istenen sonuç alınamadı.
Neden mi?
Bizzat yerinde şahit olduğum en çarpıcı örnek, Fikirtepe’ydi.
Düşünsenize, neredeyse tamamı kaçak gecekondulardan oluşan bir bölge.
Çökmüşler devletin arazisine, dikmişler bir gecekondu…
Sonra yıllar geçtikçe, özellikle her seçim döneminde bir kat çıkmışlar.
Biri büyük oğlana, bir sonraki ufağına…
Yağma Hasan’ın böreği nasıl olsa.
Bölge de Kadıköy’de, kıymetli mi kıymetli...
Rant büyük anlayacağınız.
Bildiğim kadarıyla İstanbul’da kentsel dönüşümün ilk başladığı yerdi, sekiz yıl önce gittiğimde.
Problem şu ki, bizim memlekette herkes gözü açık.
Kaçak binasını pazarlıksız yedirir mi başkasına!
Her bir gecekondu sahibine, aynı metrekarede milyonluk plazalardan daire verildiği hâlde ayak direyenleri gözlerimle gördüm.
Bire iki, hatta üç isteyenler vardı.
Çünkü o zamanlar çoğunluk kararı yetmiyor, her hak sahibinin imza atması gerekiyordu.
Fikirtepe acı bir tecrübe oldu, sonra bu kural değişti.
En sona kalıp pazarlık gücünü artırmak için ayak diretenler, binlerce kişiyi mağdur etti.
Birkaç hak sahibi direndiği için inşaata başlayamayıp, buna rağmen evini yıktığı onlarca kişiye kira ödediğinden batan onca inşaat firması da cabası oldu.
Etrafı tamamen yıkıldığı hâlde, tek başına kalakalan bir ev vardı, hatırlarsınız.
Bugün deprem korkusu yaşıyorsak, işte bu kafa yüzündendir.
           ***
Koca bir mahalleyi yıkıp yerine yeni binalar yapacaksınız ama herkesi de memnun edeceksiniz ki oy kaybı yaşamayasınız!..
Siyasetin kilitlendiği nokta işte tam burası.
Herkese bire bir hakkını verip, aynı ölçekte bina yaparsa müteahhit ne kazanacak?
Bu da mevzunun kilitlendiği bir başka açmaz…
Vatandaş ahlaklı, devlet katı kuralcı olsa bu durumlara düşmezmişiz ama heyhat!
Bırakın evini yıkmayı, işlediği suçtan trafik cezası kesseniz oy vermemekle tehdit eden bir vatandaş bilinciyle biz daha çoook enkaz kalırız.
Sonra da bekleriz ki yine devlet, hükûmet bize ev yapsın, sokakta bırakmasın.
Tabii ki sağ kalanlara…
           ***
Ne yaparsınız bilmem ama hatırlatmış olayım.
2017 yılında eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Bakanlar Kurulu’na şunları anlatmıştı;
“Marmara’da beş kırık fay büyük bir tehlike olarak bekliyor.
Bu bir beka problemidir.
İstanbul depreminin 2030’a kadar gerçekleşmesi ve 7,0’nin üzerinde olması bekleniyor.
Bu deprem binaların yüzde 10-15’ini yani en az 600 bin konutu yıkar.
En az 10 bin can kaybı, 18 milyar TL zarar olur.”

Bunlar iki yıl öncesinin rakamlarıydı.
Ayrıca, 17 Ağustos depreminde 285 bin binada 18 bin kişi ölmüşse,
En az 600 bin konutu yıkacak İstanbul depreminde 10 bin ölü, fazlaca iyimser bir rakam görünüyor.
Allah muhafaza!
Sözü Kandilli Rasathanesi’nin yaptığı uyarıyla bitireyim: Her geçen gün sona doğru yaklaşıyoruz.
O felaket bir gün gelecek, karar sizin.
 
 
***************
 
Başlarım sizin siyasetinize
 
Deprem sonrası densizin biri çıkar “Her şey çok güzel oldu” der mi diye endişe ediyordum ki, tersi oldu.
Birileri sırf hükûmeti hedef yapmak için köprüde halatlar koptu yalanını mı uydurmadı…
Toplanma alanları ile ilgili aslı astarı olmayan rakamlar mı sallamadı…
Depremi imam hatiplerin çokluğuna bağlayanlar mı çıkmadı…
İBB’de çalışan Ayça’nın abisi yalanlarıyla millet paniğe mi sevk edilmedi…
Kaçak FETÖ’cüler ortaya çıkıp, “Depremin Silivri açıklarında olması çok manidar değil mi?” paylaşımları mı yapmadı…
Oldu da oldu…
Fakat hiçbiri CHP’nin kelli felli isimlerinin yaptığını yapamadı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı daha bir gün önce AFAD’da toplantıya katılmışken…
Bu koca koca adamlar hiç utanmadan bir gün sonraki toplantıya İBB Başkanı’nın davet edilmediği yalanını attı.
Çok geçmeden hem krizi yöneten Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın, hem Valiliğin açıklamasıyla işin doğrusu anlaşıldı.
Başkan da “Başka programım vardı. Genel Sekreter Yardımcımı gönderdim” deyince hepsinin yalanı ellerinde patladı.
Devlet, bütün birimleriyle AFAD’da kriz toplantısı yaparken CHP Genel Başkanı’nın AKOM’a gitmesi ise ayrı komedi...
Hülasa…
Deprem gibi hepimizi ilgilendiren şu olayda bile siyasi rant hesapları ortaya çıktı.
Bize de şu kadarını söyleme hakkı doğdu: Başlarım sizin siyasetinize!..
 
 
****************
 
Depremde doktoru okula çağırmak mı!..
 
İstanbul’u sallayan deprem günü, başka sebeple bir devlet hastanesindeki dostum aradı.
Konuşurken bir şey öğrendim…
Okul yönetimleri, bütün veliler gibi, depremin hemen ardından doktor ve hemşireleri de arayıp, “Gelin çocuğunuzu okuldan alın” demiş (!)
Allah korusun, büyük bir felakette en çok doktor ve hemşireye ihtiyaç olacakken, görevlerinin başında mı dursunlar, yoksa okula gidip çocuklarını mı alsınlar?
Hem okullar acil toplanma alanları değil mi, niye akibeti belirsiz evlere gönderiliyor ki?
Belli ki koordinasyonda bu mevzu açıkta kalmış.
Ben buradan yetkilileri uyarayım ki, gerçek bir felaketle karşılaştığımızda okul yöneticileri de, sağlık personeli de ne yapacağını bilsin.
 
 
*****************
 
Şiddete karşı ortak duruş
 
CHP’li Mücahit Avcı, sosyal medyadan MHP Lideri Devlet Bahçeli ile ilgili çirkin bir paylaşımda bulunmuş.
Buna kızan birileri daha büyük bir çirkinliğe imza atıp, CHP’li danışmanı feci şekilde dövmüş.
Bu hadise bende provokasyon intibaı uyandırdı.
80 öncesi hadiseleri hatırlatan bu olaylara, sebep ne olursa olsun, karşı durmalıyız.
Bunlara karşı ortak tavır koymazsak, buradan en büyük zararı Bahçeli görür, ülkücüler görür, Cumhur İttifakı görür, memleket görür.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.