Dikkat! CHP dizaynında hepimizi kullanıyorlar

A -
A +
Sebebini anlatacağım, önce sürece bakalım… Rahmi Turan’ın ‘Külliye’de görüşme’ yalanını ortaya attığı günden itibaren takip ettiğimiz izler bizi bir kişiye götürdü; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na... Neydi onlar? Sözcü’de yayınlanan yazıdan bir gün önce, Meclis grubundaki konuşmasında bu gazeteyi ‘yeni amiral gemisi’ ilan etmesi… Bu birinci adımdı. Ertesi gün Sözcü’nün başyazarı Rahmi Turan’ın köşesinde görüşme yalanı yayınlandı. Taşları oturtan üçüncü adım, Kılıçdaroğlu’nun bir gün sonra FOX’a konuk olup, yalanları canlı yayında kabullenmesiydi. Dün bazı gazetelerde kendine yakın gazetecilere beyanat verip, ‘yanlış anlaşıldım’ diye kıvırmasına bakmayın. Görüşme için bal gibi “Doğrudur” dedi. Nitekim, Rahmi Turan’a kaynaklık eden Talat Atilla da “Bilgiyi bir şekilde Kılıçdaroğlu’na teyit ettirdim” açıklaması yaparak, CHP liderinin yalandaki rolünü perçinledi. Ayrıca, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kongrede arıza çıkaran olursa bilin ki Saray’ın adamıdır” salvoları, Muharrem İnce’nin davetine rağmen kameraların karşısına birlikte geçip, “Bu yalanı ortaya atanı birlikte bulacağız” diyememesi kendini ele veren diğer ipuçları…              *** Kılıçdaroğlu nezdinde buraya kadar her şey anlaşılır biçimde ortaya çıkmış vaziyette. Görünen bu… Zaten buraya kadarki düğümü ilk ortaya çıkaran Türkiye gazetesi olmuş, Kılıçdaroğlu manşetimizi görünce FOX TV yayınında ne diyeceğini bilememişti. Oysa o manşet, başına geleceklerin de göstergesiydi. Yazdıklarımıza bakıp canlı yayında yalanı sürdürmese, iş bugünkü noktaya gelmeyecekti. Bile isteye yalanı tercih etti. Her neyse…              *** Benim dikkatinizi çekeceğim başka önemli ayrıntılar var. Mesela, o yayın öncesi Kılıçdaroğlu’nun, Rahmi Turan’ın iddiasını soran birine “Bilmiyorum” dediğini söylesem (!) Kafanız karıştı değil mi? O zaman yayına çıktığında niye “Biliyorum, doğrudur” dediği kafa karıştıran ilk soru işareti. Külliye’deki görüşme yalanını ‘bir şekilde’ kendisine doğrulattığını söyleyen Talat Atilla’nın açıklaması da netlik içermemekte… Doğrudan kendisi Kılıçdaroğlu ile görüşerek mi doğrulatmış, yoksa başkası aracılığıyla mı, orası puslu... ‘Bir şekilde’ vurgusu, yine CHP’li kaynağı üzerinden teyit aldığı intibaını uyandırıyor ki, bu da oyun içinde oyun olduğunu, herkesin bir şekilde kullanıldığını gösteriyor.              *** Şu ihtimal dâhilindedir; Bir kaset operasyonuyla CHP’ye ‘kontrollü’ Genel Başkan yapılan Kılıçdaroğlu’nun kullanım süresi bitmiş olabilir. Daha önce ‘maskeli kişilerden’ evine görüntü geldiğini söyleyen Kılıçdaroğlu’na, Külliye’de görüşme yalanı servis edilmiş, o da Rahmi Turan gibi üzerine balıklama atlamış olabilir. Şayet bilinçli şekilde planın parçası değillerse tabii ki (!) Kılıçdaroğlu, hoşuna giden bu senaryo ile hep yaptığı gibi suçu hem Külliye’ye yıkmayı, hem de Muharrem İnce’den kurtulmayı hesaplamış da olabilir. Buraya kadar her şey zaten ortaya çıktı da, perde arkasında oyun kuran akıl kim, neyi hesaplıyor, orası muallak.              *** Anlaşılan bir şey daha var ki, bu tezgâhı kurgulayanlar Muharrem İnce’yi de istemiyor. Bunu nereden anlıyoruz? CHP’deki iç kavgaya malzeme yapılmasından. Sinek mide bulandırdı bir kere… Dahası, sussa ihale üstüne kalıyor, konuşsa süreç aleyhine işliyor. Örnek; “Kumpas CHP Genel Merkezi’nde üretildi” sözlerine CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç sert çıktı. İnce’yi, CHP’yi medyaya malzeme yapmakla, yaralamakla suçluyor ki, partileri açısından bakınca doğruluk payı var. Ama öbür taraftan bir gerçek var ki, Muharrem İnce’nin dediği gibi içinden çıkılmaz bir pisliğe gömülmüş vaziyetteler. Dün Muharrem İnce de sosyal medyadan bir mesaj yazıp, hükûmet yanlısı medyaya manşet olmaktan rahatsızlığını ifade etmiş. “Bugünlerde beni pek sever oldular. Geçmişte beni yazmayarak, bugünse yazarak bana zarar vermeye devam ediyorlar” demiş, bunda da haklıdır. Fakat Muharrem İnce nasıl susunca olmuyorsa, bizim mahalle medyasında da durum aynı. Tekrar hatırlatmak isterim; Rahmi Turan’ın yazısı yayınlandıktan hemen sonra, henüz Kemal Kılıçdaroğlu bile konuşmadan “KEMAL BEY’İN İNCE HESABI” manşetini atan bizim gazetemizdi. -Ki haklı çıkmamız uzun sürmedi, şimdi kendileri aynı şeyleri söylüyor. Ne yapacaktık Muharrem Bey, oyunu göre göre, kumpasın hedefinde siz varsınız diye yazmayacak mıydık? Biz yazmasak kim yazacaktı peki? FETÖ’nün operasyon gazetesi mi?              *** CHP’yi yeniden dizayn etmek isteyen akıl, böyle bir şey işte. Kemal Kılıçdaroğlu yeme atlamasa olmuyor, Muharrem İnce sussa olmuyor, biz yazmasak olmuyor. Yani bir anlamda hepimiz kullanılıyoruz belki de… Peki sonuç kime yarıyor? Kavgayı uzaktan izleyip, sessizce görev bekleyene. Belli ki, o kişi kurtarıcı olarak görülecek ve bütün CHP sımsıkı sarılacak, hesap öyle… Bir zamanlar Kılıçdaroğlu da böyle getirilmemiş miydi göreve?              *** Siz anlamışsınızdır ama yine de biraz ipucu vereyim… Kendisi yakın zamanda Berlin’den, Paris’ten, Londra’dan beri gelmedi, önemli görüşmeler yaptı, ödüller aldı falan… Zaten ismi epeydir gündemde, zamanını bekliyordu kendileri. Bu kongrede yolu açılıp, 2023’teki Cumhurbaşkanlığı yarışına hazırlanabilir. Eğer gecikirse şimdi bulunduğu koltukta yıpranabilir, -ki ilk emareleri görülmeye başladı bile. Birilerinin telaşı bundan da olabilir.              *** Ha! Bu arada CHP’de dönen dolapları yine MİT’e, hükûmete yıkmaya çalışıyorlar ve çalışacaklar, uyarmış olayım. Onlardan birini duyarsanız şunu söyleyebilirsiniz; Siz Recep Tayyip Erdoğan olsanız, Kılıçdaroğlu gibi ‘kirli bir kaset operasyonuyla’ işbaşına getirilmiş, alabildiğine yıpranmış, terörle iş birliğine bulanmış, kendi seçmeninde bile hiçbir heyecan uyandırmayan, sırf bu yüzden Cumhurbaşkanlığına bile kendisi aday olamayan birini CHP Genel Başkanlığından indirmek ister miydiniz? Biraz akıl, lütfen!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.