Libya’da ne işimiz varmış, şimdi anladınız mı Kemal Bey?

A -
A +
Lafım CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na değil aslında. “Mısır’da, Libya’da ne işimiz var kardeşim? Niye onların iç işlerine karışıyoruz?” derken, bu cümlelerin ona hesapsız kitapsız söyletilmediğinin farkındayız zaten. Kendileri Batı’nın Türkiye şubesi olduklarını defaatle ispatladı bize. Sözümüz, gözüne takılan siyasi at gözlüğü yüzünden bu cümlelere kanan vatanseverlere...               *** Yaklaşık bir ay önce “Petrolü biz de çok sevelim” başlıklı makalemizde Taha Dağlı’dan şu analizi aktarmıştık;
2003 yılında Mısır’da Mübarek rejimi Kıbrıs’ta Rumlarla münhasır ekonomik bölge (MEB) anlaşması imzaladı.
2010’da İsrail, Doğu Akdeniz’de doğalgaz buldu.
O gazı çıkardıktan sonra Türkiye üzerinden Avrupa’ya satmak için Ankara’nın kapısını çaldı.
Ancak Mavi Marmara katliamıyla Türkiye, İsrail’in teklifini reddetti.
İsrail, Mısır’a gitti.
Hüsnü Mübarek ile doğalgaz sevk anlaşması imzaladı.
Sonra 2011’de Mübarek devrildi.
2012’de Mursi, Mısır’ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı oldu.
Mursi göreve gelir gelmez Rumlarla ve İsrail ile yapılan anlaşmaları feshetti.
Sonra o anlaşmaları Türkiye ile imzaladı.
Akabinde Mursi’nin başına gelenleri biliyorsunuz.
Kanlı bir darbeyle koltuğa oturan Sisi, İsrail’e doğalgazla ilgili ne varsa fazlasıyla geri teslim etti.              ***Puzzle’ın bir diğer parçası Libya.2011’de Kaddafi’yi deviren Batı, Yunanistan’ın Akdeniz’de Libya’ya ait 39 bin kilometrekarelik alanı boşluktan istifade ederek sahiplenmesinin yolunu açtı.Böylece Girit adası üzerinden tüm doğalgaz parsellerini tek elde topladı.İşte bu oyunu bozmak için Türkiye Libya’da merkezî hükûmeti destekliyor.Onlar ise Hafter üzerinden oyunu sürdürmeye çalışıyor.İşte bu yüzden olsa gerek ki, Kılıçdaroğlu sık sık Türkiye’nin Mısır ve Libya politikasını eleştiriyor (!)              *** Bunlar bir ay kadar önce yazdıklarımızdı. Bu hafta Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti ile Türkiye arasında çok kritik bir anlaşma imzalandı. BM nezdindeki meşru Libya yönetimi ile Türkiye Cumhuriyeti hükûmetinin attığı imza, iki ülkeyi deniz sınırı komşusu yaptı. İsrail, Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi çetesinin Girit oyunu çöktü. Dahası, Kıbrıs adası ile Yunanistan arasına set çekilmiş oldu. Türkiye’yi Akdeniz’de 41 bin kilometrekarelik alana hapsetmeyi amaçlayan yeni Sevr planı akamete uğratıldı. Doğu Akdeniz’deki çıkarlarımıza yönelik tedbirleri, Girit adası açıklarından itibaren karşılama hakkı oluştu. Akdeniz çetesi, çıkardıkları petrol ve gazı dünyaya pazarlamak için yeni hatlar bulmak mecburiyetinde kaldı. Elde ettiğimiz kozları yazacak madde çok, bunları günlerdir okuyorsunuz zaten. Diyeceğim o ki, devletinize güvenin ve destek olun. Türkiye’ye en az 300 yıl yetecek rezerv kavgasında bile ülkemizin aleyhine konuşan içerideki iş birlikçileri görün, abuk sabuk mevzulara kızıp, geleceğinizi tehlikeye atmayın. Her şey ortada, daha ne söyleyelim!..    
  ********************   Alevi evlerini kim işaretliyor?   Tesadüfe bakın! Tam da CHP’nin suçüstü yakalandığı ayak oyunlarını, yalanları konuşuyorduk ki, bildik bir oyun yeniden sahneye konuldu. İzmir’de Alevi bir vatandaşımızın evini işaretleyip, tehdit etmişler… Gündem bir anda buraya kaydı elbette. Hem de CHP içindeki Alevi kadrolaşma falan mevzu iken…               *** Fazla mı evhamlı olduk diyeceğim ama, normal bir ülkede yaşamıyoruz, sıkıntı orada. Türkiye’nin koskoca partisinde durduk yere ‘Külliye’de görüşme’ yalanı ortaya atılması nasıl ‘olağan’ bir hadise olarak kabul edilemiyorsa, bu da öyle bir şey bence. Çocukluğum Alevi vatandaşlarımızla iç içe geçti, kimsenin birinin evine işaret koyduğunu görmedim de, duymadım da...Dolayısıyla böyle bir tahrik olmuşsa bunu kesinlikle sıradan insanlar yapmamıştır, o kadarını bilirim.               *** Son günlerde başörtülü kadınlarımıza yapılan saldırıları da aynı çerçevede görmek lazım. Birileri sinir uçlarımızı kaşımaya uğraşıyor. Bildik provokasyonlara karşı uyanık olmakta yarar var. Doğu Akdeniz gibi çetrefilli mevzularla uğraşırken, birlik ve beraberlik şart.  
    *****************   Turizmde atılım da çok, alınacak yol da   İki hafta sonunu Kayseri ve Nevşehir’de geçirdim. Malum, birbirine komşu iki ilimiz. İlk programım Kayseri’deki gastronomi etkinliğiydi. Mutfağı zengin bir şehrimiz… Tanıtmakta geç kalmışlar ama, zararın neresinden dönülse kâr. Mantı, pastırma, pöç gibi lezzetlerin ana vatanı burası. İki gün süren Gastronomi Çalıştayı’na özellikle Kayserili hanımların ilgisine şaşırdım doğrusu. Şahsen ben sıkılır, o kadar saat o salonda oturmazdım, -ki öyle yapıp bolca şehri gezdim. En etkilendiğim yer ise yılkı atlarının serbestçe dolaştığı Hürmetçi Sazlığı oldu. Organize sanayi bölgesinin tehdidi altındaki sazlığın bir bölümünü fabrikalar yutsa da, kalanı şimdilik atların ve binlerce çeşitten oluşan kuşların. Ah şu elimizdeki zenginliğin kıymetini bilsek!...               *** Petrolümüz yok ama, inanın çok daha değerli bir mirasa sahibiz. Geçimini petrole dayamış Arap ülkeleri bile geleceklerini turizmle kurtarmak için çöl üzerine büyük yatırımlar yaparken, biz dünyanın incisi sayılabilecek değerlerimizi mahvetmişiz. Hürmetçi Sazlığı da öyle bir yer… 13 milyon yıllık bir iç deniz burası… Hele hele vahşi yılkı atları ile birleşince, dünyada eşi benzeri yok. Sazlığa daha girer girmez kendinizi âdeta bir belgeselin içinde buluyorsunuz. Bir o yana, bir bu yana koşturan yüzlerce atın oluşturduğu yer sarsıntısı bile müthiş bir heyecan yaşatıyor insana. Görmeden, hissetmeden anlayamazsınız ne demek istediğimi… Son yıllarda fotoğraf, belgesel, film, klip çekimi için dünyanın ilgisi artmış bölgeye. Çünkü vahşi atlara bu kadar kolay ulaşılabilen ve yüzlercesini bir arada görebileceğiniz dünyada bir başka yer gerçekten yok. Bu zenginlik bizim ülkemizde, inşallah kıymetini biliriz.   ÇOK GÜZEL ŞEYLER OLUYOR   Hürmetçi Sazlığı’nın bir yanı, karları hiç erimeyen kış turizminin gözdesi Erciyes, öbür tarafı Kapadokya… Nasıl bir ülkeyiz kardeşim, baksanıza… Kısmet işte, denk geldi bir sonraki hafta Turizm ve Kültür Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’la Kapadokya’daydık. Bilen bilir, muazzam bir yer. Ihlara Vadisi’ni gezdik, ilk defa balon gezisini tecrübe ettik. Balonla turun dünyada en güzel olduğu iki yerden biri, Kapadokya… Tek rakibi Meksika.               *** Görüyor muyuz nelere sahip olduğumuzu!.. Son üç yılda bölgeye gelen turist sayısı üçe katlamış zaten… Ağırlıklı yabancı, Japonlar… Fiyat, hizmet kalitesi artmış bölgede. Yerliye tuzlu gelse de, bu güzel gelişme. Örneğin bir balon turu kişi başı 180-200 avro. Ne yapalım, dünyada rakamlar böyle.               *** Bakan Bey iş dünyasından geldiği için protokolü sevmiyor; hep bizimle minibüsteydi, makam aracına hiç binmedi. O yüzden iki günlük gezide çok şey konuşma fırsatımız oldu. Suriye operasyonuna karşı yürütülen algıya rağmen, 50 milyon turist sayısını bu yıl fazlasıyla aşacağımız görünüyor. 53 milyona ulaşırsak sürpriz olmayacak. Yeterli mi, değil elbette… Sırada 75 milyon turist, 65 milyar dolar gelir hedefi var. Sektörden gelmenin avantajıyla Bakan Bey’in çıtayı çok daha yükseklere taşıyacağına şahsen kâni oldum. En büyük avantajımız, dünyada en çok noktaya uçan THY gibi bir kurumumuzun olması. Sağlık turizmine daha çok ağırlık verilecek. Dünyanın en iyi mutfaklarından birine sahip olduğumuz hâlde, burada çok gerideyiz. 2020 Türk mutfağı tanıtım yılı ilan edilecek. Yabancılara dönük bütün turistik mekânlarda menüye Türk lezzetleri eklenecek. Bakan Ersoy, “Konaklama geliri 10 milyar, gastronomi gelirimiz 5 milyar. Bunu dengelememiz lazım” diyor.               *** Türkiye, yeni pazar arayışlarında atakta… Yeni reklam filmleri ile birlikte yurt dışında yürütülen tanıtım faaliyetleri meyvesini vermeye başlamış. Mesela İngiltere’de yüzde 35’le en çok tercih edilen ülke olmuşuz. Devamı çok güçlü gelecek. Bakanlık, turizmi 81 ilin tamamına yayma hedefinde. Terörün bitişi, bu hedeflere ulaşmayı kolaylaştıracak.   ALAN BAŞKANLIĞI NE İŞE YARIYOR?   En önemli bulduğum başlığı, en sona sakladım -ki, Bakan Ersoy’un da en çok üzerinde durduğu konuydu bu. Kapadokya Alan Başkanlığı bir ay kadar önce faaliyete geçti. Ne işe yaradığına gelince… Ne belediye ne de bir başka kurum artık bölgede kafasına göre imar izni veremeyecek, değişiklik yapamayacak. Yani, sıkı koruma sağlanacak. Belediyeler oy kaybetme korkusu ya da parasızlık gerekçesiyle restorasyon, çevre düzenlemesi, yıkım gibi, Alan Başkanlığı’nın kurul kararıyla aldığı kararları yapmazsa, Alan Başkanlığı bizzat bunu yerine getirecek. Ayrıca, bölgede yeni yatırım alanlarının belirlenmesi ve bürokratik engellerin kolay aşılması konusunda Alan Başkanlığı yatırımcıyı rahatlatacak. Turizm denince anlatacak çok mevzu var, fırsat buldukça yine devam ederiz…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.