Depremde bile dinmeyen kin

A -
A +
Milletimiz zor zamanlarda kenetlenmeyi bilir.
Elazığ depreminde de aynısı oldu çok şükür.
Lakin çürükler de yok değil aramızda.
Nasıl bir kine bürünmüşse kalpleri…
İflah olmaz bir nefretle saldırdılar yine.
Hem de daha deprem duyulur duyulmaz başladılar zehirlerini akıtmaya.
Kimi Elazığlı vatandaşlarımıza sırf milliyetçi/muhafazakâr kimliklerinden dolayı en aşağılık cümlelerle hakaret etti,
Berna Laçin gibi kimi tipler spekülasyon peşinde koştu,
Tuncay Özkan gibi kimi tedaviye muhtaç isimler tadilattaki hastanenin görüntülerini depremde zarar görmüş gibi yayarak, acımızdan siyaset çıkarmaya çalıştı...
Birlik olmamız gereken vakitte kaos peşinde olanlara elbette FETÖ, PKK ve sol örgütçüler de dâhil oldu.
Bunlar, 15 Temmuz gecesi sala okuyan müezzinlere saldıran kafaydı.
Biz onları unuttuk belki ama onlar vazifesini unutmadı.
Hiçbir kutsalı, kendi mezhebinden veya düşüncesinden olmayanlar için zerre merhamet taşımayanlara söylenecek tek sözümüz var;
Kininizde boğulun inşallah.
 
 
************
 
Deprem sabahı verilen mesaj
 
Öyle zamanlar vardır ki, turnusol kâğıdı gibi herkesin içini döker ortaya.
Dün de öyle bir gündü.
Birlik gereken zamanda kavga olmaz.
Nasıl ki depremin sıcak saatlerinde sosyal medyadan yayılan provokasyon dolu mesajlara “Hele şu acımızı yatıştıralım, sonra bunların icabına bakarız” diye susmuşsak, gazetemizde de aynı hassasiyeti güttük.
Siyaset ve magazinel bütün haberleri birinci sayfamızdan çıkarıp, tamamına yakınını milletimizin yüreğini yakan deprem haberine ayırdık.
Dün sabah diğerleri ne yapmış diye baktım…
Maalesef pek çoğu ya uyumuş ve böylesine önemli bir felaketi manşetine taşıma zahmetinde bile bulunmamış…
Yahut doğrudan Millî Eğitim Bakanı tarafından yalanlanmış, görseller kırpılarak oluşturulmuş ‘türbanlı-türbansız, bıyıklı-bıyıksız’ yalanlarıyla iktidara çamur atmaya, seslendiği kitleyi morfinlemeye devam etmiş.
Bu sorumsuzlar, kalkar bir de başkalarına gazetecilik dersi vermeye çabalar, ‘kutuplaşmadan’ falan dem vurup karşısındakini suçlar.
 
 
************
 
Türkiye enkazı...
 
Ağzı olan konuşuyor.
Ekranlar Türkiye’de depreme karşı hiçbir şey yapılmadığını iddia edenlerle dolu.
Oysa bu doğru değil.
Birileri sırf muhaliflik için Türkiye’nin yüzlerce yıllık probleminin faturasını AK Parti’ye kesme peşinde.
Hem kendilerinin, hem vatandaşın kabahatini de üstüne ekleyerek...
Peki durumumuz ne?
             ***
1999 Marmara depremine kadar yapılan binaların tamamına yakını depreme dayanıksızdı.
Yeni yönetmelik milat oldu, sonrakilerin inşaatı sıkı kontrol altına alındı.
Öncelikle bu başarıdır.
Eski binaların durumu ne oldu derseniz...
Kentsel dönüşüm kapsamında bugüne kadar 1 milyon 350 bin konut yıkılıp, yenilenmiş.
Bu sayede 5 milyondan fazla insanımızın can güvenliği sağlanmış.
Maliyeti ise 13 milyar lira olmuş.
Az mı?
Bakın bu binalardan 4 bin 671’i Elazığ’da, 2 bin 851’i Malatya’daymış.
Anlamı şu;
Elazığ’daki acil yıkılması gereken binaların yüzde 90’ı, Malatya’daki riskli binaların ise yüzde 72’si yenilenmiş.
Ya hiçbir şey yapılmasaydı?
             ***
Türkiye genelinde daha gidilecek çok yolumuz, dönüştürülecek 7 milyon riskli konutumuz var.
Bunlardan 1.5 milyonu acil düzeyinde.
Bakanlık her yıl 300 bin konutu dönüştürerek riski azaltmayı hedefliyor.
Burada elbette vatandaşa da büyük sorumluluk düşüyor.
Devlet kredi desteği sağlıyor, evleri yapılana kadar 18 ay kira yardımı veriyor...
Lakin herkesin evini devletin yenilemesi, hatta biraz da büyük yapması gibi abuk sabuk taleplerin olmaması gerekiyor.
Bu, el ele çözülmesi şart olan bir mesele...
Hepimizin sorumluluğu bulunuyor.
Elbette muhalefetin de...
“Parayı betona gömdüler, her yer inşaat” diyenlerin bugün hükûmeti “Niye daha fazla inşaata para harcamadın?” diye suçlaması tuhaf değil mi?
Kentsel dönüşüm de inşaat nihayetinde...
Artık boş lafları bırakıp, daha fazla icraata yönelmemiz gerekiyor.
             ***
Rabbim ülkemizi yeni felaketlerden korusun.
Kaybettiğimiz vatandaşlarımızın mekânı cennet olsun.
Yaralılarımıza şifa diliyorum.
İnşallah daha büyük felaketler yaşamadan bütün yapı stokumuzu düzeltebiliriz ama işimiz çok zor.
Her şeye rağmen 1999’dan bu yana çok yol aldık.
Deprem sonrası müdahalede de öyle.
Hele 1999’la karşılaştıracak olursak...
Nereden nereye!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.