Kılıçdaroğlu’nun diyemediği…

A -
A +
Kaset operasyonuyla koltuğa oturduğu süreçten belliydi filmin nereye varacağı…
Yani 2010'da.
O günden bu yana hem FETÖ, hem PKK ile açık iş birliğini izledik zaten.
Film içinde film de vardı, maskeli adamlar görüntü getiriyordu falan.
Her darbe girişimi öncesi ve sonrasında, FETÖ’nün bütün algı operasyonlarına canhıraş biçimde sözcülük eden bir figürü izliyorduk.
Çok yazdım, bütün sahneleri tekrarlamaya üşeniyorum.
Zaten mevzumuz, senaryonun bundan sonrası…
***
Geçen ay FETÖ tutuklusu, CIA’in maşası eski MİT’çi Enver Altaylı hakkındaki iddianame ortaya çıkınca, CHP tutuştu.
Çünkü, Genel Merkez binalarındaki çok gizli çatı katında oturan Genel Başkan danışmanı Rasim Bölücek ile Enver Altaylı’nın iki ayrı telefon hattından tam 1.159 defa görüştükleri ortaya çıkıyordu.
CHP ve müttefikleri, işte tam böyle bir zamanda Meclis’e FETÖ’nün siyasi ayağı için araştırma önergesi verdi.
MHP lideri Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun üç yıl önceki “120-180 arası ByLock’çu AK Partili milletvekili ve dört bakan var” açıklamasını hatırlattı, yıllardır açıklayamadığı isim listesini savcılığa vermesini istedi.
CHP’den yine çıt çıkmadı.
Ta ki salı gününe kadar…
Herkes CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, FETÖ’nün siyasi ayağı ile ilgili somut deliller açıklamasını bekliyordu, 2010 öncesi atamaları hatırlatmaktan ileri gidemedi.
Oysa FETÖ ile mücadele kendisi göreve geldikten sonra başlamıştı…
“O süreçte onlar şunu yaptı, ben bunu yaptım” diye bir tek cümle kuramadı.
(Süreci doğru takip etmeyenler 2013 öncesi için Ergenekon ve Balyoz’u hatırlatırlar…
Oysa, Kılıçdaroğlu’nun hedefinde, bu hadiseler olurken de FETÖ değil, AK Parti ve Erdoğan vardı.)
****
Kendi partisinden rakibine bile ‘Külliye’de görüşme’ yalanlarıyla ayak oyunu oynayandan ne beklersiniz diyeceksiniz ama, kazın ayağı öyle değil.
Siyasi ayak olduğu kabak gibi ortada duran bugünkü CHP, gözümüzün içine baka baka ters algı yapmaya başladıysa, bunun altında kesin bir başka hesap yatıyordur.
Nitekim, CIA bağlantılı Alman vatandaşı FETÖ’cü Enver Altaylı ile bağlantıları ortaya dökülüp, panikle 'siyasi ayak’ tartışması başlattıklarında şu seçenekleri ortaya koymuştuk;
-  Baykal’a operasyondan beri FETÖ’ye açık destekten iyice köşeye sıkıştıkları için topu üstlerinden atmaya çalışıyorlar,
-  Yargıdan ciddi bir hamle bekliyor, ön almaya çabalıyorlar,
-  Yahut FETÖ ile birlikte yeni bir operasyona girişiyorlar.
***
Bu soruların üzerinden bir ay geçti.
Arada tuhaf gelişmeler oldu.
Üç yıl önceki beyanatında “Erdoğan 2012-2016 arası FETÖ’ye karşı âdeta tek başına mücadele etti” diyen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, vesayet rejiminin mirası askerî yargıyı ortadan kaldırdı diye, teklifi veren AK Partilileri FETÖ’cü olmakla itham etti.
Bir nevi CHP’yi kurtarmaya çalıştı.
Asıl mevzu dışarıda gelişti.
Türkiye’de olan bitene Doğu Akdeniz penceresinden bakmazsanız, çok şey atlarsınız.
Hükûmet, kendini dünyanın ağababası gören ABD, Rusya ve AB’ye rağmen Libya’da geri adım atmadı.
KKTC’de ‘çatlak ses’ Mustafa Akıncı yeniden ortaya çıkıp, Türkiye’ye ihanetini tekrarladı.
Ve elbette Akdeniz’in öbür ucundaki İdlib karıştı, peş peşe saldırılar başladı.
Şimdi herkes “Yeni bir darbe hazırlığı mı var?” sorusuna cevap arıyor.
Biz bilmiyoruz ama, gözümüzün içine baka baka 15 Temmuz’da FETÖ’cülerin bir numaralı hedefi Erdoğan’ı FETÖ’cü olmakla suçlamaya dili varanlar kesin biliyordur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.