İstanbul'un fethine 'işgal' diyen zihniyet

A -
A +
  Bunlar Lozan'ı da 'zafer' diye millete yutturmaya kalkışanlar. Birazdan anlatırım sebebini... Önce bir CHP'li gazetecinin, İstanbul'un fethinin yıl dönümünde Ayasofya'da Fetih Suresi okunuyor diye sarf ettiği şu cümlelere bakın: - Modern devlete, çağdaş topluma uygun düşmeyen; işgalcilik, yayılmacılık, talan ve sömürgecilik anlamına gelir bu çağda fetih. Tıpkı cihat gibi fethin de yeniden yorumlanması, güncellenmesi gerekiyor. Bu çağda fethi savunmak, silah zoruyla başka toprakları ele geçireceğini ilan etmek demektir. ***   Kafaya bak! Modern devlete, çağdaş topluma uygun düşmüyorsa... Özür dileyip İstanbul'u geri mi verelim? "Fetih" kelimesini kullanmayacakmışız!.. İsrail bugün göstere göstere Kudüs'ü işgal ederken gıkını çıkarmayanlar söylüyor bunu iyi mi? ABD Mısır'da meşru iktidarı devirip darbe ile ülkeyi 'dolaylı sömürgesi' yaparken alkış tutanlar... Türkiye, Suriye sınırında işgalle kurulmak istenen terör devletini bozmak için hamle yaptığında çıldıranlar ve engellemeye çalışanlar da bunlardı üstelik. Libya'da BM tarafından tanınan meşru hükûmet yerine, Yunan borazanlığı yapıp, işgalci Hafter'e arka çıkan ve "O seküler biri. Hafter'i destekleyelim" deme yüzsüzlüğü de yine kendilerine aittir. Dediklerini yapsak, o zaman mesele kalmıyordu herhâlde (!) Batılı hiçbir ülkeye diyemediklerini kendi ülkelerine söylemelerindeki gerekçeye bakar mısınız? Kendi topraklarımızda, üstelik atamız Fatih Sultan Mehmed Han'ın 'kılıç hakkı' olarak camiye çevirdiği Ayasofya'da Fetih Suresi okutmuşuz!.. Hepsi bu kadar. Henüz Ayasofya'yı 'hakkımız olana' bile çevirmediğimiz hâlde, dışarıda Yunan hopluyor, içeride CHP'liler (!) *** İçlerinden biri gerzeklik etmiş diye düşünmeyin sakın, -ki parti yöneticileri yahut 'bilinçli' CHP'liler farklı düşünmez. Sadece 'siyaseten' susarlar, o kadar. Muharrem İnce fetih kutlaması esnasında canlı yayını kesildi diye niye çılgına döndü sanıyorsunuz? Nitekim aynı gece "Zulüm 1453'te başladı" diye sosyal medyada etiket açıp, feveran edenler de bunlardı işte. Oysa, laf İstanbul'un düşman işgalinden kurtuluşuna falan gelince mangalda kül bırakmazlar. Kendi ülkesindeki 'fethin sembolü' bir camiyi bile özüne, ruhuna uygun kullanamazken... Ülkemiz için hangi özgürlükten ve bağımsızlıktan bahsediyorlar, anlayabilen var mı içinizde?   MESELENİN TEMELİ; LOZAN   Ayasofya sıradan bir yapı değil, bunu CHP'liler de gayet iyi biliyor. Hem de İsmet İnönü'nün Lozan Antlaşması'nı imzaladığı 1923'ten beri. Hani şu ‘Özgürlük belgesi’, ‘Türkiye’nin kuruluş senedi’ diye yutturulan anlaşma… Aslında bugün yaşadığımız problemlerin de temeli… Tarihçi Dr. Mehmet Hakan Sağlam şöyle anlatıyor 124 maddelik Lozan'ı;  
  • Lozan büyük bir projedir. Lozan’ı tartışmayan, içinde ne var ne yok bunu bile bilmeyen bir toplum, sağlıklı karar veremez, etrafında dönen dolapları okuyamaz, sürekli aynı kuyuya düşer, içinde çırpınır.
  • Lozan süreci bizden 64 devleti götürmüştür ki, Türkiye Cumhuriyeti de maalesef bunun içindedir. Türkiye, şu son 10 yılda bağımsızlığını kazanmaya başlamış, ABD’ye, Avrupa’ya kafa tutup, kendi kararlarını kendisi alacak noktaya gelmiştir ki, bu süreçte başına gelenler de bu sebepledir. IMF başkanlarının talimat verip gittiği bir ülke bağımsız mıydı?
  • Çanakkale Savaşı'nda 254 bin şehitle bir nesli kaybettik. Ne kadar okumuş, yazmış aydın kesimimiz varsa, Osmanlının bütün yetişmiş insan kaynağını kaybettik. 15-16 yaşındaki gençlerimiz bile şehit oldu. Geriye kimler kaldı? Çanakkale Savaşı’na gitmeyip, askerden kaçan yabancı kolej mezunu masonlar. Yeni devlet bunlarla kuruldu.
  • 1 Kasım 1928’de harf devrimi ile bütün geçmişimizle bağlarımız koparılmış, bir günde cahil olmuşuz. Yarın biz Japon alfabesine geçsek durumumuz ne olur, buradan anlayın. Çanakkale’de sağ kalanlar da böyle pasifize olmuş.
  • 3 Mart 1924’de halifelik kaldırıldı. Peki, İngiltere Lozan’ı hangi tarihte onayladı? 16 Temmuz 1924. Yani İngilizler demiş ki “Tamam sizinle anlaştık, bu toprakları verdiniz. Fakat bu anlaşmayı onaylamam için halifeliği kaldırmanız lazım.” Ne zaman ki halifelik kaldırılmış, ondan sonra imzalamış. Üstelik, İngiltere’nin imzasının hemen öncesinde camilerin satılıp, kapatılması kararı alınmış, hatta uygulamaya geçilmiş. Geneleve bile dönüştürülen camiler olmuş.
  • 18 Temmuz 1932 sabahı ezanın Türkçe okunması mecburileştirilmiş, aynı günün akşamı Türkiye’yi Milletler Cemiyetine (Bugünkü BM) kabul etmişler. Çünkü bu da Lozan’ın gizli şartlarından biri.
  • 1 Şubat 1935 çok önemli tarih; Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi. İstanbul’un başkentliğini Ankara’ya taşıyıp, Ayasofya’yı müze yaparsanız ne olur? 29 Mayıs 1453’ün, yani İstanbul’un fethinin bir gün öncesine dönersiniz. Çünkü fetihten bir gün önce İstanbul başkent değildi, Ayasofya da cami değildi. Ve böylece Lozan tamamlandı.
  • Bize Lozan’da ne bıraktılar? Çorak bir Anadolu coğrafyası… Ne petrol, ne doğalgaz, hiçbir şey yok. Hatta demişler ki “İstanbul’da da geçici olarak kalıyorsunuz ha! Zaten artık İstanbul’da halifelik yok, saltanat yok, Ayasofya yok, başkentlik hüviyeti yok. Siz burada sığıntı gibi kalın bakalım, elbet bir gün orayı da alacağız. 15 Temmuz’da İstanbul’u da bizden alacaklardı.”
*** Çoğu kimse hatırlamaz, Kandil'deki terör örgütü elebaşları, 'özerklik' kalkışmasında "İstanbul'u da alacağız. Türkleri geldikleri Orta Asya'ya gönderene kadar durmayacağız" diyordu. Her seçim öncesi CHP'ye yaptıkları 'HDP ile ittifak kurun' çağrılarının satır aralarına bakın, düşmanınızın ne denli bilinçli olduğunu anlarsınız. Ve bugüne kadar, Kandil'in çağrılarına CHP'den bir defa bile tepki duyanınız oldu mu? Neyse, onların ne olduğu tarihî kayıtlarla bellidir. Benim derdim, üzerinde her türlü operasyonun çekildiği sağ kesim... Geçen sene Yeni Zelanda'da Müslüman katliamı yapan saldırganın silahındaki Ayasofya tehdit mesajlarını hatırlıyorsunuzdur. Aynı günlerde AB raporunda "Ayasofya camiye dönüştürülemez" denilirken, İsrail Başbakanı'nın oğlu da Türkiye'ye, CHP'li densiz gazetecinin dediği gibi işgal suçlaması yapıyordu. İşte o günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya ile ilgili TGRT Haber yayınında çok çarpıcı bir çıkış yaptı;
  • CHP zihniyetinin attığı bu adımı değiştiririz. Ayasofya’nın statüsünü müze olmaktan çıkarıp, yeniden cami yaparız. 
  Bu, seçim öncesi söylenmiş bir cümleydi. Lakin önemliydi. Böyle bir müjdeyi duyar duymaz milyonların sokağa akması gerekir, peşini kovalaması gerekirdi. Olmadı. Ne oldu biliyor musunuz? Her cuma Ayasofya önünde eylem yapan bir partinin tabanı, bu vaadi yapanların yerine, karşı çıkanlara destek verdi. Onların kimler olduğunu anlamışsınızdır. Ve o günlerde bir okuyucum bana şu mektubu ulaştırdı;   Sevgili Yücel Bey,
  • Soğan, patates için lider satanla böylesine büyük bir mücadeleye çıkılmaz.
  • ABD, Rusya ambargo uygular, AB seyahati kısıtlar, turizm baltalanır, dolar fırlar, etin kilosu yüz lira olursa Erdoğan’ı düşman belleyeceklerle Ayasofya açılmaz.
  • Vesayetçi zihniyet 1939 yılından günümüze, iliklerimize kadar her şeyimizi küresel yapılara esir ettiği, ilmiği boynumuza geçirip kıpırdayamaz hâle getirdiği, Siyonist paganistlere hizmetçiliğe mahkûm ettiği için Ayasofya açılamaz.
Netice; Görüyoruz ki, CHP zihniyeti Lozan'ı imzaladığı 1923'de, yani işgali zafer, zaferi işgal sayan noktada... Hiç değişmemiş. Peki ya geri kalan? Ayasofya'yı açarak, işgal ve sömürüye son verdiğinizi ilan etmeye gerçekten istekli misiniz?   ***************   Pozitif ayrımcılık   Ne diyordu Türkan Saylan;
  • Onlar istedikleri kadar iktidara gelsinler. Bu ülkede her zaman muktedir biziz, devleti biz yönetiriz.
"Biz" dediği CHP; anlamışsınızdır. Kadın açık sözlüydü, hakkını yememek lazım. Geçenlerde biri daha nasıl bir zihniyete sahip olduklarını açık etmiş. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bahattin Bahadır Erdem, Fazilet Durağı yalanını ortaya atıp, bir de "Görüntülerini izledim, kanım dondu" diyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nı, gerçekler ortaya çıkınca "O pozitif ayrımcılığı hak ediyor" diye savunmuş canlı yayında (!) Bir CHP'li yalan söylese de problem olmadığını vurguluyor yani... Kim diyor? Sözde hukukçu bir profesör... Eski Türkiye'nin, Türkan Saylan'ın bahsettiği yerleşik düzenin partisi de, partilisi de, hukukçusu da budur işte. O yüzdendir ki, "İt demedim, basit dedim" gibi yalanlar, seçmeni hiç etkilememiş, otel odası fırıldakları umurlarında bile olmamıştır. Bu sebepledir ki, Hindistan'dan gönderilen yardım paraları ile banka sahibi olmayı ve buradan nemalanmayı hiç problem edinmemişlerdir. Zihniyet budur ki, onların yazar çizer takımları için hazine arazisini işgal problem edilecek bir şey değildir. "Memleket bizim, istediğimizi yaparız" derler, olur biter. CHP'nin zengin ettikleri hiç gündem olmuş mudur mesela? Varsa yoksa vur abalıya... Hülasa... CHP kafası budur. Onlar ne yaparsa yapsın, son bir asırdır hep 'pozitif ayrımcılığı' hak edenlerdir. Problem; Menderes, Özal, Erbakan, Erdoğan gibilerin onların elindeki bu gücü millete döndürmek istemesindedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.