Muhalefet devlet değildir

A -
A +
  Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti, 12 Eylül’ün mirası PKK teröründen kurtulmak için çok çetin mücadele verdi. Kürtçe konuşabilme özgürlüğü gibi pek çok düzenleme yapıp, örgütün elindeki kozları tek tek aldı. Buna silahla cevap veren terör örgütüne çok ağır kayıplar verdirdikten sonra, çözüm süreci başlatıp, silah bıraktırmayı bile denedi. Erdoğan, vatandaşla terör örgütünün arasına çizgi çekmeyi amaçlayan bu girişiminde, “Siyasi geleceğim pahasına” bile demişti hatırlarsanız. Ne yaptıysa olmadı, örgüt silah bırakmadı. HDP/PKK ‘özerklik’ adı altında ülkemizi fiilen bölmeye kalkışınca, gereğini yaptı ve bugün PKK’yı bitme noktasına getiren aralıksız mücadele başladı.            *** Devletin ‘çözüm süreci’ denemesinde elbette pek çok kusur bulabilirsiniz. Lakin, en net sonucu şu oldu ki, bu da terörle mücadele için elzemdi; Halk, PKK terör örgütü ve uzantısı HDP’ye desteği kesti. Yani örgütle vatandaş ayrıştı. Terörle amansız mücadelenin kesintisiz biçimde sürdürülmesi de bu duruşu kuvvetlendirdi. İşte bu öz güven ki, evladını terör örgütüne kaptıran anaları bugün HDP’nin karşısına dikti. Bu kararlılık ki, terör örgütüne apaçık borazanlık yapıp, şehirden destek sağlayanları demir parmaklıkların ardına itti. Şimdi gelelim muhalefetin ne yaptığına…            *** O dönemi hatırlayın… Devlet, terör örgütüne “Silahları gömün” çağrıları yaparken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Örgüt silah bırakmaz kardeşim” diyor, ‘özerklik’ adı altında çukur hendek olayları başladığında da HDP/PKK’nın yanında duruyordu. Nitekim, 7 Haziran 2015 seçimlerinin hemen ardından aynı CHP liderinin, MHP ve HDP ile birlikte koalisyon hükûmeti kurma çabalarına şahit olduk(!) MHP lideri Bahçeli net tavrını ortaya koyunca da çok bozulmuştu Beyefendi! Bir sene sonra FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi geldi. Sonra olanları biliyorsunuz.            *** Kemal Kılıçdaroğlu CHP’sinde bugün de değişen bir şey yok. HDP’nin ne olduğu zaten ortada. Puzzle’a yeni parçalar eklemlendi geçen beş yıllık süreçte. 7 Haziran 2015 sonrası Bahçeli’yi HDP ile koalisyona razı edemeyenler, MHP’den çıkardıkları İyi Parti ve yanlarına çektikleri Saadet ile şanslarını denemekte. Bunları AK Parti’den kopardıkları Gül, Davutoğlu, Babacan ile destekleyecekleri aşikâr… Görünen o ki, ölümü yaklaşan PKK terör örgütünü yeniden diriltecekler. Hazırlıklarını da yapmışlar hatta!..            *** Bilinmiyor değildi ama İyi Parti kurucusu ve milletvekili Ümit Özdağ konuşunca skandal anayasa uzlaşma metni kamuoyunun gündemine oturuverdi. Milliyetçi geçinen İyi Parti, PKK’nın siyasi kolu HDP’nin ‘özerklik’ adı altında Türkiye’yi bölme planına ittifak ortağı CHP ve Saadet Partisi ile birlikte onay vermiş, hatta bunu yazılı metne bile dönüştürmüşlerdi. Ümit Özdağ’ın “İstanbul İl Başkanı FETÖ’cü” çıkışından hemen sonra detaylarını verdiği anayasa metni partisini orta yerinden çatlattı. Zaten bilinen bir çalışmaya, Özdağ konuştuktan sonra İyi Partililer neden hayret etti, bu da şaşılacak şey!            *** İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, anayasa çalışma metninin detayları bile ortaya dökülmesine rağmen, profesör unvanı taşıyan Özdağ’ın önce akıl sağlığını sorguladı, inkâr etmeye çabaladı, olmayınca Özdağ’ı ihraç ederek kurtulmaya çalıştı. Nereye vardı derseniz; koca bir hiç! Çünkü Ümit Özdağ’ın söylediklerini CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu iki yıl önce övünerek doğrulamıştı. Zira anayasadan Türklüğün çıkarılması, “Dili Türkçe” ifadesinin değiştirilmesi, özerk bölgelerin oluşturulması, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin kaldırılması gibi öneriler mevcut CHP yönetimini rahatsız etmezdi. Bu yüzden olsa gerek ki, Kılıçdaroğlu 2 Haziran 2018’de çıktığı televizyon yayınında “İyi Parti, HDP ve Saadet Partisi ile anayasa çalışması yaptık. Başında da İbrahim Kaboğlu vardı. Mutabakat metni elimizde” demiş, ancak detaylara girmeden ‘Kürt meselesini kendilerinin çözebileceğini’ söylemekle yetinmişti. Sonra parça parça detaylar ortalığa saçıldı. Prof. Kaboğlu çalışmayı doğruladı. Özdağ’ın çıkışından sonra ise olanları biliyorsunuz… Aynı Kemal Kılıçdaroğlu, söylediklerini inkâr ederek, ortağı Akşener’i kurtarmaya çalıştı. HDP durumdan memnun, olan biteni sessizce izlemekle yetiniyor. Saadet de İyi Parti’nin gerisinde kalmanın avantajıyla dut yemiş bülbül numarası yapıyor.            *** İyice köşeye sıkışan bu ittifak, yaptıklarını kamufle etmek için döner dolaşır çözüm sürecini koyar önümüze. Oysa çözüm sürecinin özü, terör örgütüne silah bıraktırmak, hiç değilse vatandaşın gerçekleri görmesini sağlamaktı. Nitekim öyle de oldu. Peki muhalefet, HDP ve PKK’nın devlete silahla yaptıramadığını niye siyaset yoluyla terör örgütüne sunmak istiyor; bunu anlayanınız var mı?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.