Anlaşıldı, Ankara karışacak…

A -
A +
Siyasetin yeni bir sürece girdiği belirginleşti…
Türkiye’de muhalefeti destekleyeceğini, Erdoğan’dan intikam alacağını açık açık söyleyen Biden, ABD Başkanı seçildi.
Ha göreve gelince işler değişir, seçim öncesi ve sonrası söylemler değişir, orasını bilemem…
Lakin adam niyetini net biçimde ifade etti.
Obama’nın başkan yardımcısı olduğu dönem Türkiye’de olanlar da malum üstelik.
Hele hele Başkan olunca, boş durmayacağı belli.
***
Maalesef, vahşi bir dünyada yaşıyoruz.
Karar vericilerin atom bombalarıyla kurduğu düzende ‘haklı’ olmanın yolu, ancak güçlü olmaktan geçiyor.
Son 18 yılda güçlenme adına büyük mesafeler katettik lakin daha çok yolumuz var.
Özellikle ekonomide…
Dünya sıralamasında ilk 20’de olmak elbette önemli…
Fakat iddialı ülke olmak için çok daha fazlası gerekli.
Bu yumuşak karın, ülke için yapılması gereken diğer önemli şeyleri riske atıyor.
Örneğin terörle mücadele…
Yahut ülkede cirit atan ajanlar…
Para ve gücü elinde tutanlar; dernek, vakıf, medya, STK, siyasi parti görünümünde karşınıza dikiliyor, attığınız her doğru adımı bir şekilde tersine çevirmeye zorluyor.
Türkiye de bunun sancısını çeken “gelişmekte olan ülkeler” sınıfında.
Hoş, gelişmişlerin de boyunduruktan kurtulduğunu söylemek zor ya, neyse…
***
Ekonomiyle iktidarların nasıl alaşağı edilebileceğini geçen yılki yerel seçimlerde tecrübe ettik.
Dolar artışa geçip, patates, soğan fiyatları yükselince seçmen refleksi hemen değişiverdi.
PKK, FETÖ tehditleri, beka meselesi, üst akıl bir yana konuldu…
Seçmen, Kandil ve Pensilvanya’nın destek açıkladığı adayları koltuğa taşımakta hiçbir beis görmedi.
Bütün hassasiyetler kenara alındı, cebe dokunan iktidara cezaya odaklanıldı.
Sonrası malum.
***
Neyse ki Başkanlık sistemi vardı da hükûmet gücünü yitirmedi.
Sınırımızda devlet kurma rüyası ile birlikte, 40 yıllık PKK belası bitme noktasına geldi.
Doğu Akdeniz’de Libya hamlesi ile emperyalistlere gerekli cevabı verdi.
Yunanistan’ı öne sürerek karşımıza dikilen Batı’ya, Esad’ı kullanarak İdlib’de bizi sıkıştırmaya çalışan Rusya’ya boyun eğmedi.
Bütün tehditlere rağmen ekonomide ciddi sıçrama hamleleri yapılacaktı ki, bu defa da dünyayı sarsan Covid-19 geldi.
Çok şükür, bu badireye rağmen de Türkiye dimdik ayakta…
Karabağ gibi ortaya konan yeni oyunların hesabını ise hakkıyla ödetmekte.
***
Şu olanların, 90’ların koalisyon hükûmetleri döneminde başımıza geldiğini tahayyül edebilir misiniz?
Parlamenter sistemde zayıf bir hükûmet nasıl ayakta tutabilecekti bizi?
Zira ekonominin temel unsuru; güven.
Başkanlık sistemi, bugün Türkiye’ye bunu sağlamakta ve yönetim sürecini hiçbir şekilde akamete uğratmamakta.
Muhalefetin bu sisteme şikâyeti de işte buradan kaynaklanmakta.
Hatırlayın, Başkanlık sistemine geçeceğimiz zaman ABD’si, Avrupa’sı ayağa kalkmıştı.
O gün bugündür içerideki müttefikleri Türkiye’yi eskiye döndürmek için çabalamakta.
Niye?
Dümen ellerinden gitti ve gerçek manada millete verildi.
Bunu yeniden almak için bakın kimler ne yalanlarla dolaşıyor ortalıkta.
***
Siyaset bir güce yaslanır…
Ya millete yahut dışarıya.
Ve bu beceri işidir.
Yanlışın doğru, doğrunun yanlış olarak pazarlandığı nice kirli örneklerini görüyoruz bugünkü hayatta.
Böyle bir ortamda, dayandığı tek güç millet olanların da işi zor.
Zira siyaset, içeride ve dışarıda gelişen risklere göre, yeni taktikleri, satranç oyunlarını barındırmakta.
Her ne kadar Başkanlık sistemiyle güçlü de olsanız, en nihayetinde sandığa gidiyorsanız, bu sanatı kullanmak şart.
Lafı son gelişmelere getireceğim…
***
ABD’de Başkanlığa Biden’ın seçilmesi, tüm dünyayı, özellikle de gelişmekte olan bütün ülkeleri olduğu gibi, Türkiye’yi de etkileyecek.
Hele hele niyet bu kadar görülmüşken…
CHP’nin, HDP’nin ağzı kulaklarında.
Normalde utanılası bir durum ama gerçek bu maalesef.
Birileri İstanbul’dan heyecanla İngilizce videolar çekerek “Buradayım” mesajı yayınlamakta!
Rüzgârın en sert eseceği yer ise Ankara.
Önce ekonomideki yönetim değişikliği…
Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği ‘yargıda reform’ mesajları, yeni sürecin habercisi gibi.
Acı reçeteler, beraberinde bazı tavizleri ve kabine değişimini gündeme getirebilir.
Bu süreçte elbette ittifaklar da yeni sürece evrilebilir.
İki haftadır gündemimizden düşmeyen Millet İttifakı anayasa çalışması tartışmasının böyle bir döneme denk gelmesi tesadüf olmasa gerek.
CHP kanadı umursamaz…
Fakat milliyetçi ortak İyi Parti, HDP ile birlikte Türkiye’yi 25’e bölmeye onay veren parti durumuna düştü.
Nitekim belgeleri de ortalığa saçıldı, bu az şey mi?
***
Peki ya muhalif ittifak bu denli zor duruma düşmüşken, iktidar kanadından Bülent Arınç’ın çıkıp, İyi Parti’yi kurtarmak istercesine Selahattin Demirtaş güzellemesi yapmasına ne demeli!
Demirtaş’ı bilmem ama, Arınç’ın sözlerinden sonra Osman Kavala’nın, Biden’a jest olarak rahip Brunson gibi tahliye edileceği intibaı oluştu.
Çünkü artık bu isimlerin işledikleri suça değil, esen rüzgâra bakar olduk...
Hatta yargı reformu beklentileri öyle noktaya geldi ki, değil Demirtaş ve Osman Kavala, neredeyse bütün FETÖ’cüler tahliye edilecekmişçesine hava oluşturdu muhalif kanat.
Arzular şelale!...
Hoş, hukuk yüksek normda işlese, bugünkü hâliyle CHP ve HDP diye bir parti olur muydu siyasi hayatımızda, sorgulayacaksak onu sorgulayalım önce!..
Neyse…
Bana sorarsanız, karamsarlığa kapılmayın derim.
Hele hele Türkiye’nin can düşmanı PKK ve FETÖ’ye seçim sevinci yaşatanlar hiç konuşmasın.
Bin yıllık tecrübeyle yoğrulan devlet aklımız güçlüdür.
Sadece millete yaslanan ve gücünü oradan alanlardan ise endişe etmeyin.
Siyasi manevralar elbette olur ve hep olacaktır.
Bize düşen devletimizi dimdik ayakta tutmaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.