Yatırım yapmayalım, çatır çatır yiyelim

A -
A +
 
Muhalefette olmanın konforu başka...
Desteksiz sallayabiliyorsun.
Hele doğru damarı buldun mu, tamamdır.
Geçen sene büyükşehirleri türlü vaatlerle kazanmışlardı.
Belediyeyi alınca EYT meselesini bile çözüyorlardı, hatırlayanınız var mı?
"Alice Harikalar Diyarında" tablosu çiziyorlardı pespembe...
Ellerinde sihirli değnek vardı, bir dokunacaklardı, hemen ertesi gün bambaşka bir İstanbul olacaktı.
Bir yılda gelinen sonuç;
Haliç'te biriken pislik, 25 yıl sonra peydahlanan çöp dağları...
Başka...
"Ucuzluk", "israfın önlenmesi"...
Ne dedilerse tam aksi.
           ***
EYT demişken, size bir şey anlatacağım.
CHP Genel Başkanı burada kaynağı keşfetmiş olacak ki, kısaca EYT dediğimiz emeklilikte yaşa takılanlarla buluşmuş yine.
Şöyle demiş beyefendi;
"Devletin en büyük kaynaklarına ulaşan 5'li çeteden alınan parayla hem aile sigortası yapılır hem sizin beklediğiniz haklar teslim edilir."
“5'li çete” diye bahsettiği Türkiye'nin en büyük yatırımlarını inşa eden YERLİ şirketler.
Çoğu yarım asra yaklaşmış, dünyada devasa projelere imza atmış, yaptıkları işler saymakla bitmez.
Bunlara takmış kafayı.
"İktidara gelir gelmez ilk işimiz bunlara el koymak olacak" demişti ya geçenlerde...
Tepkiler gelince de "Parasını vererek kovacağız" diye çark etmişti hani!
Özeti, parasını verip kamulaştıracakmış yapılan projeleri...
AK Parti iktidarı, kamunun üstüne yük olmasın, gecikmeden yapılsın diye bu devasa yatırımları yap-işlet-devret modeliyle bu şirketlere yüklemiş, ama Kemal Bey gelince bunları kamulaştıracakmış!
Sırf İstanbul Havalimanı'nın maliyeti 22,152 milyar avro...
9'la çarpıp, TL kurunu bul.
Boğaz’a tüneller, otoyollar, köprüler, barajlar...
Siz hesaplayın gerisini!
Bir kişi de demez mi; hangi birine, nereden kaynak bulup da vereceksin?
Vergiden başka gelirin mi var, nereden alacaksın?
Ayrıca, bakın şu kriz döneminde dış borç yükü olan devlet değil, özel şirketler.
Bütün riski onlar üstlenmiş yani...
Yap-işlet-devret modeliyle yapıldığı için 5-10 sene sonra hepsi kamunun olacak zaten.
Öyle bir para bulamazsın da, haydi buldun diyelim...
Niye toplu para verip de bu yükü doğrudan devlete-millete yükleyeceksin ki!
           ***
Olacak iş değil de, haydi şunu sorgulayalım madem;
Kemal Bey’in dediği oldu, yatırımları boşverdik, oraya gidecek parayla millete para dağıttık, "çatır çatır yiyin" dedik.
Kulağına hoş geliyor olabilir...
İyi de, nereye kadar?
Yatırım yoksa iş nasıl olacak?
Bu mudur devleti doğru yönetmek?
Kılıçdaroğlu'nun çete diye hedefe koyduğu şirketlerde kaç bin kişi çalışıyor, bunu bilen var mı?
Bunu da umursamayıp devam edelim...
Kimse sormaz mı; "Bu şirketleri para verip dehleyeceksen, EYT'lilere verecek parayı nereden bulacaksın?"
           ***
Aslında mevzu başka...
Kemal Kılıçdaroğlu, millî savunmaya yatırım yapan Bayraktar gibi ailelere niye düşmansa 'çete' yaftasıyla hedefe koyduğu firmalara da aynı sebeple hasım.
Gezi'yi bizler unutmuş olabiliriz...
Bugün pek çoğumuzun umurunda olmayabilir...
"Bana ne Gezi'den, ben emekli olayım yeter" diyebiliriz.
Ama Kemal Kılıçdaroğlu Gezi'yi unutmaz.
Gezi'de "Almanya adına" hedefe konan şirketleri unutmaz.
Siz unutursunuz, Kemal Bey unutmaz, hedefinden sapmaz, intikamını bırakmaz.
Fırsat eline geçtiğinde ne mi olur?
Bugün İstanbul'da olanlar olur.
Siz de beklersiniz ki EYT çıksın da emekli olasınız.
           ***
Yeri gelmişken, Ulaştırma eski Bakanı Ahmet Arslan'la uzun uzun konuştuğumuz Yap-İşlet-Devret (YİD) yatırımları ile ilgili şu notları yeniden aktarayım...
Şunları anlatmıştı iki yıl önce;
- Ya milletimiz 25 sene bu projelerin kaynağını bulmamız için bekleyecekti, ya kredi alacaktık, ya da Yap-İşlet-Devret (YİD) sistemiyle bu eserler yapılacaktı. Biz bunu seçtik. Dünyanın örnek aldığı bir sistem. Devletin kasasından bir kuruş çıkmadan, milletimizi 25 yıl bekletmeden yaptığımız bir sistem.
- Zarar ettiği söylenen o köprü ve tüneller... Bunlar için uluslararası kuruluşlardan para alamazdık. Birkaç milyon dolar için uluslararası kuruluşların her dediğini yaptığımız, karşılarında el pençe divan durduğumuz yılları hatırlayın. Belki kredi de alamazdık. Biz ne yaptık? Devlet kasasından o an için para harcamayarak dev eserler inşa ettik. O eserleri yapan müteahhitlerimiz dünyanın dört bir yanında ihaleler alıyor aynı yöntemle.
- Her 100 kilometrede bir havalimanı hedefiyle çalıştık. Birçoğunu yine YİD modeliyle yaptık. Bu havalimanlarını yapan şirketlere garanti bedeli olarak toplamda 40 milyon dolar ödedik. Garanti süreleri bittiğinde devletin aynı havaalanlarından elde ettiği gelir 400 milyon dolar. Bu havaalanları, işletme ihalesine çıkarıldığında her biri en az 3 milyar dolar bedelle ihale ediliyor.
- Aynı şekilde Yavuz Sultan Selim’in işletme hakkı için 5-6 yıl sonra milyarlarca dolar verecek birçok şirket olacak. Osmangazi’yi 25 sene sonra mı yapsaydık? Elbette hayır. Milletimizin hak ettiği refahı 25 sene önceye çekme kararımızı uyguladık.
           ***
Arslan, iki yıl önce bunları anlattığında dünya ekonomisini çökerten pandemi yoktu elbette.
Bugünkü durağanlık etkilese de, bu yatırımlar yine Türkiye'nin en büyük kazancı olacak.
Umut vadetmesek İngiltere neden bizimle ticaret anlaşması yapsın ki?
Hele hele yatırımlar...
Avrupa'yı doğrudan Çin'e bağlayan köprü ve tüneller Türkiye'nin göz bebeği.
Halkalı'dan Çin'e giden ihracat treni boşuna mı çıldırttı birilerini?
Kanal İstanbul'un inşası için Çinliler yıllardır Türkiye'de kimlerin kapısını aşındırıyor, duyuyor musunuz?
Ama CHP'ye bakarsan bunlar hep israf, gereksiz!
Ne uğraşıyorsun, dağıt elindekini gitsin.
Ya sonra?
Orasını da bir örnekle söyleyeyim ki, sadece seçim kazanmak, koltuk kazanmak için bunları yapmadıkları bilinsin.
           ***
Bakın, hedefe koydukları bu beş yerli, yani TÜRK şirketinden birinin Artvin'deki madeni altı yıl önce yine bunların hedefindeydi.
Altın madeni aleyhine haftalarca eylemler yapıldı, CHP bir sürü yaygara kopardı, gazeteleri manşetlerden indirmedi.
Sonra ne oldu biliyor musunuz?
Artvin'e gönderdiğimiz bir muhabir, 'çevreci' kılıfıyla altın madenini kapattırmaya çalışanların topluca Almanya'ya götürüldüğünü, orada bunlara gerekli güzellik(!) ve yükleme yapıldıktan sonra Türkiye'de eylem yaptırıldığını fotoğraflarıyla ortaya döktü.
Tesadüfe bakın ki, aynı maden, o dönem Karadeniz'e sızan PKK terör örgütünün de hedefindeydi.
Alman istihbaratının devşirdiği sözde çevrecilerin dolaplarını belgeledik de, bu CHP'yi kime, daha nasıl anlatacağız, işte orasını bilmiyorum…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.