Evet, tarafız!

 

Sabah-akşam CHP borazanlığı yapanlar, hatta HDP güzellemesinden bile geri durmayanlar tarafsızlık satıyor (!)

Biz taraflıymışız, onlar tarafsız (!)

Evet, tarafız.

*

Taraflı olarak ne yapmışız?

En başa gidip, AK Parti'nin kurulduğu süreçten başlayalım.

Hatta 28 Şubat'tan...

Millet iradesini hiçe sayıp "Nüfusun yüzde 40'ı olmasa ne olur?" diyen gözü dönmüş darbecilere, karşı tarafta durmuşuz.

"Belediye otobüslerine, kamu dairelerine başörtülüler, sakallılar giremesin" diyenlerin karşısında olmuşuz. 

'Yeşil sermaye' uydurmasıyla Anadolu sermayesine mafya gibi çöken...

Toplumu bu yalanlarla avuturken FETÖ'yü Genelkurmay Karargâhında ağırlayan...

Atatürkçülük kılıfıyla bankaları hortumlayan ve milletin 480 milyar dolarını Türkiye düşmanlarına peşkeş çekip çok ağır ekonomik krize yol açan darbecilerin hedefi olmuşuz mesela.

Ülkenin muhafazakâr her bireyini düşman safına koyanlarla hep karşı safta yer almışız, iyi ki taraf olmuşuz.

Peki ya millete bunca zulüm yapılırken, darbecilerin tarafında olanlar.

*

Sırf inancından dolayı toplumun çok büyük bir kesimini aşağılayan, hakaret eden ve her türlü kötülüğe layık gören medya leşkerleri...

Hiçbiri kininden ve muhafazakâr kesime düşmanlığından vazgeçmedi, görüyoruz.

Değişen tek şey; geçmişte yaptıklarını unutturduklarını zannetmeleri...

Hokkabazlığa bakın ki, 28 Şubat darbesinin ardından halkın çok büyük oyuyla iktidara gelen 'milletin adamını' destekleyen ve dışarıdan müdahaleyle yıkılmaması için arkasında duranlar 'yandaş, taraflı' oluyor...

'Muhalif' takılarak, 28 Şubat'a tekrar mevzi kazandırmak için çabalayanlar ise 'tarafsız' (!)

*

Evet, biz tarafız.

28 Şubat sonrası yine FETÖ ile iş birliği yaptığınız her darbe girişiminizde nasıl karşı tarafta saf tuttuysak, yine o taraftayız.

Millet iradesine karşı attığınız her manşetin, yazdığınız her yazının, cübbeleriyle darbe için yürüyen rektörlerinizin, yargıçlarınızın...

Her neyiniz var ise bilin ki karşı taraftayız.

Ve bunu da onur sayıyoruz.

*

Siz yeri geldiğinde terörü de savunursunuz, teröristi de, darbeyi de, darbeciyi de...

"Türkiye ile İran savaşsa İran'dan yana olurum" diyebilen zihniyettir sizin tarafınız.

Emin olun, Yunan'la kapışsak aynı sesleri karşımızda buluruz.

Suriye ile savaş durumuna geldiğimizde de bunu gördük...

Ermenistan ile Azerbaycan'ın savaşında da...

"İktidara gelirsek S-400'leri depoya kaldırır, Maraş'ı, Ayasofya'yı tekrar kapatırız. Doğu Akdeniz'de sondajı falan hemen bırakırız" diyen tarafta değiliz biz.

Ama siz "tarafız" diyemezsiniz, çünkü izah edemezsiniz.

*

Bakın burada bir partiden değil, zihniyetten bahsediyorum.

CHP elbette bir siyasi harekettir, buraya oy vermenin de, tarafı olmanın da gayrimeşru yanı yoktur.

Bir gazeteci yahut medya kuruluşu da bu partiyi destekleyebilir, bunu anlayabilirim.

Problem, bu desteği nal gibi ortadayken tarafsızlık numarası yapmasıdır.

Daha da ötesi, bazılarının muhalefet desteği kılıfıyla Türkiye düşmanlarına, darbeci zihniyete çanak tutması; kimilerinin de görünmediğini zannederek, mezhepçi saikle Türkiye'yi iç çatışmaya sürükleme çabasıdır.

*

Mahalle küçük, herkes birbirini gayet iyi tanıyor, leb demeden ne diyeceğini biliyor.

Ülke menfaatine olan hadiselerde dahi muhaliflik ile düşmanlık birbirine karışıyor ve tartışılır hâle geliyorsa tarafınızı açık açık izah etmek de artık sizin işiniz arkadaş!

 

*****

 

 

Türkiye şu son 18 yılda bile ne tecrübelerden geçti...

Ne ayak oyunları gördü!

15 Temmuz öncesi FETÖ'nün silahlı bir terör örgütü olduğuna inanan insan sayısı bile çok azdı.

Sonra gördük olanları.

Yargıda, orduda, Emniyet'te, Diyanet'te, yerel yönetimlerde, hatta ve hatta ticarette.

Peki, iktidara çelme takmak isteyen, gizli amaçları olan sadece FETÖ mü?

Buralarda PKK, DHKP-C gibi örgütlerin sempatizanı yok mu mesela?

2019 mahallî seçimleri öncesi pazarda etiketlerin fırlaması tesadüf müydü?

Ya seçimde amaca ulaştıktan sonra tonlarca patates ve soğanın çöplere yığılması!..

*

İçeride haini bu kadar bol bir ülke olarak her daim teyakkuzda olmamız şart.

Bakın, yine millî silah projelerimizi dışarıya satmaya çalışan hainler enselendi geçenlerde.

Göle, baraja tehlikeli balık cinsi salan yabancılar yakalanıyor ülkemizde.

Şehirlerimizi vuramadan yakalanan teröristlerin sayısı yüzlerle ifade edilmekte.

Her taraftan geliyorlar üzerimize...

İstediklerini darbelerle elde edemeyenlerin, ekonomik tetikçilik yöntemleri ile amacına ulaşmaya çalıştığı ise çok açık.

O yüzden, başta gıda olmak üzere, çarşı pazardaki fiyatlar Türkiye'nin istikbali için de kritik önemde.

Bu uyarıyı yapmak da kime düşer?

Elbette millî medyaya ve iktidarın dostça dikkatini çekmek isteyen kalemlere.

Gelin görün ki, burada da acayip bir tezgâh dönüyor.

İktidara ölümüne düşman eski Türkiye tetikçileri, iktidara yakın bir ismin en ufak bir eleştirisini görmeyedursun...

"Yandaş falanca kişi iktidarı bombaladı" manşeti hazırda duruyor.

Onların bunu yapması normal elbette...

Tuhaf olan, iktidara yakın kitlenin bu tetikçilerin gazına gelmesi.

Yahu, iktidara yapıcı uyarıyı 'kaybetmeni ve yok olmanı isteyen' bu tetikçiler yapmaz, tabii ki sana dost olandan gelecek.

Demeniz gerekmez mi "Bu tetikçiler fitne peşinde. Bunlar rahatsız olduysa demek ki faydalı bir şey yazmış..."

Türkiye'de her iş zor da, gazeteci olmak daha mı zor ne!

 

****

 

 

Hiç durmuyorlar, durmayacaklar da...

Eski Türkiye'de sıkça aşina olduğumuz, AK Parti döneminde de defaatle karşı karşıya geldiğimiz klasik oyunlar.

Önce Boğaziçi'nde tezgâhlanan yeni üniversite olayları kışkırtması, şimdi de muhalif isimlere yönelik saldırılar.

Yanıldıkları tek şey; Türkiye'nin eski Türkiye olmadığı.

Devletimiz Gezi, 15 Temmuz gibi büyük kalkışmalara bile müsaade etmemişken, bu ucuz tezgâhlara mı boyun eğecek?

Karanlık ellerin saldırısına uğrayan Selçuk Özdağ, Orhan Uğurluoğlu ve Afşin Hatipoğlu'na geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

İnanıyorum ki; bu kirli oyuna girişen provokatörler de en kısa sürede yakalanacaktır.