Kayyumlar ne işe yarar?

A -
A +
  Cevabını bir kere daha gözümüzle gördük. Geçen hafta sonu Batman’daydık. Biliyorsunuz, burası ta 1940’larda ilk petrolü bulduğumuz şehir. O yüzden Türkiye Petrolleri’nin kalbi burada atıyor. Bugün 700 bine yaklaşan nüfus işte bu zenginliğin etrafına toplanmış. Zamanla tekstil gibi alanlarda da gelişmiş şehir. Tarım deseniz, zaten bereketli topraklar. Bakın, bugün bile işsizliğin en az olduğu şehirlerimizden birinden bahsediyoruz. “Yeni yapılan bir daire bir-bir buçuk milyona gidiyor” diyorlar övünerek. Para yok değil de, bütün mesele yönetimde. * Çok şehirde gördük bunu… “Biz HDP’ye oy verelim, devlet yine kayyum atasın, hizmetler devam etsin” açmazı, burada da karşımıza çıktı. “Ben CHP’ye oy vereyim ama Tayyip Erdoğan seçilsin de ekonomi çuvallamasın, yatırımlar durmasın, Türkiye gelişmeye, büyümeye devam etsin” düşüncesinin benzer versiyonu. Tuhaf ama Türkiye’de seçmen sosyolojisi böyle. Nitekim tam da istedikleri olmuş, o yüzden Batmanlı hâlinden memnun, sesi çıkmıyor. Devletimiz ise oy hesaplarına bakmadan yapması gerekeni yerine getiriyor. Hem Vali, hem de kayyum olarak belediye başkanlığını yürüten Hulûsi Şahin öyle şeyler anlattı ki… Batman gibi bir şehrin 400 milyon lira elektrik borcu mu olur? Kayyumdan önce günlerce şehrin elektriği kesilmiş bu borçtan dolayı. Dahası ne biliyor musunuz? Elektrik gidince sular da kesiliyor. Yani koca şehir susuz kalıyor. Kayyum atanınca bakıyorlar ki aslında jeneratör var. Fakat belediyenin deposunda! Almışlar ve çürümeye terk etmişler. Bu kadar da değil… Akıllı otobüs durakları almışlar, onları da depolara istiflemişler sadece… Niye? Birilerine para akıtmışlar, vazifeleri bitmiş. * Kayyum göreve gelince, 400 milyon lira borç, daha bir seneyi tamamlamadan 300 milyona inmiş. “Hızla eritiyoruz” diyor Sayın Şahin. “Başka ne var?” derseniz… Şehrin içme suyu borularının neredeyse tamamı asbestli çıkmış… Yani kanserojen. 20 kilometrelik hatta borular değiştiriliyormuş. Şehri kokuya boğan vahşi çöp depolamasının yerini de modern bir tesisle çöpten elektrik üretimi almış. Sırada yeni su depoları, kanalizasyon akan derelerin ıslahı, kentsel dönüşüm gibi pek çok proje var. Ve asıl bomba… Bir Alman bankasından 32 milyon avro kredi ile kanalizasyon arıtması almışlar lakin onu da devreye sokmak kayyuma kalmış. Kendilerine oy veren halka kasıtlı kötülük yapmış sanki HDP. Öyle ya da böyle vatandaş onlara oy veriyor nasılsa!… *** Lafa gelince HDP, CHP çevreciliği, doğayı korumayı kimseye bırakmaz… Oysa icraat çok başka. Batman da buna çarpıcı bir örnek. TPAO bölgesinin dışında yeşili göremeyeceğiniz şehre hâkim bir tepede şehir parkı yapılıyor ki, devasa… Yanına da Batman’ın simgesi olacak nitelikte bir külliye… “Hem borcu azaltıp, hem de bunları yapacak parayı nereden buluyorsunuz?” diye sorduk Vali Şahin’e. “Bunları belediyenin kendi imkânları ile yapıyoruz. Bize Ankara fazladan ödeme yapmıyor. Nasıl karşıladığımızı sorarsanız, cevabı ‘kaçağı önleyerek’” diyor özetle. Elbette devletin bütçe ayırdığı yatırımlar da var. Hasankeyf mesela… Hazır Batman’a gitmişken, Hasankeyf’i görmeden olmazdı. Devletin bölgeye yaptığı devasa yatırımların yansıması âdeta. Burada su tutan ve İngilizlerin bir türlü engel olamadığı Ilısu Barajı daha ilk altı ayda 400 milyon dolar kazandırmış ki, bu yatırımın en geç 5-6 senede kendini amorti etmesi bekleniyor. Hasankeyf’te baraj altında kalacak tarihî cami, türbe gibi eserlerin kilometrelerce öteye taşınmasını dünya hayranlıkla izlemişti. O eserleri bu defa taşındıkları yerde gezme imkânımız oldu. Gördük ki, devletimizin büyüklüğü ve gücü tüm haşmetiyle vücut bulmuş Hasankeyf’te. 1960’larda kurulan şehir sulara gömülürken, tarihî Hasankeyf ise İçkale’de hızla restore edilmekte. Gezi sırasında hâlen eski Hasankeyf’teki mağaralarda yaşamak için direnenleri görmek ve hikâyelerini dinlemek çarpıcı bir gözlem oldu bizim için. Pandemi süreci biraz şans olmuş, kamu tüm gücüyle Hasankeyf’te kurulan devasa şantiyeyi tamamlamaya, bölgeyi yemyeşil, bambaşka bir çehreye büründürmeye çabalıyor. Çok geçmeyecek, Cumhurbaşkanı’mızın tüm çalışmaları bizzat takip ettiği bu bölgenin Kapadokya kadar turist çeken bir yer olduğuna şahit olacağız. Pardon, pardon… Şimdi biz bunları yazınca ‘yandaş’ oluyorduk değil mi? Peki, bunca hizmeti engelleyen HDP ile iş birliği yapanlar, dillerini HDP’nin kayyum nefretiyle dolduranlar ne oluyor?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.