Rakı içeceğinize manda yoğurdu yiyin

A -
A +

CHP’li Enez Belediye Başkanı Vedat Avcu çilingir sofrasından video çekmiş.

Anonsu da kendisi yapıyor…

“Ramazan öncesi kapanış yapıyoruz.

Tayyip gibi manda yoğurdu falan yemiyoruz ama…

Rakıyı da Y..i rakı alamadık, A..dolu aldık.

Tarihe kayıt olsun, elimizde bulunsun” diyaloğuyla uzayıp giden vıcık vıcık bir geyik.

***

İnternette bulduğum rakamlar doğruysa;

Mart başı fiyatlarıyla içtikleri zıkkımın litresi 250 liradan başlıyor.

Marka marka değişiyor tabii…

Litresi (100’lük) 475 lira olanı bile var.

Bunların ismini verdiği markanın 70’liği 235 lira.

E günlerdir dillerine doladıkları manda yoğurdunun kilosu ne kadardı?

Ona da internetten baktım.

Alışveriş sitelerinde 1 kilogramı 33,50 liradan başlıyor.

En pahalısını buldum; 104 lira.

***

İşte sabah akşam konuştukları manda yoğurdu…

Ve kendilerinin her akşam yemeğin yanında masaya koydukları rakı fiyatı!

En fanatik muhalif gazete Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “şifa” olarak tavsiye ettiği manda yoğurdu, Medine hurması, kestane balı ve yulaf ezmesinin maliyetini çıkarmış; günlük 32 lira.

Şişire şişire varabildikleri rakam bu.

Ya her akşam bir 70’lik devirse!..

Minimum 250 lira.

Üstelik daha bu keyif için, yanında bir de yemeği, mezesi var!

Bunu bile bile video çek, bir de içinde utanmadan “manda yoğurdu” de!

***

Bilmeyen kaldıysa anlatayım, Cumhurbaşkanı bu reçeteyi geçen hafta Tokatlı çiftçilerle buluşmasında anlattı.

Zaten tarım ve hayvancılıkla uğraşan insanlara “Bunları yiyin, şifa” dedi.

Başta CHP, ne kadar zevzek muhalif varsa günlerdir işte bunu diline doladı.

Bir önceki hafta da Şanlıurfa’da Hazine ve Maliye Bakanı’nın yediği ciğere kafayı takmışlardı.

Kendileri oturup dört kişiye 48 bin lira fatura öderler.

11 CHP’li başkanın yemeğine çıkan 320 bin lirayı görmezden gelirler…

İsviçrelerde kayak yapıp, geceliği 102 bin liralık otellerde konaklarlar…

Ama ülkenin cumhurbaşkanı 30 liralık yoğurt, bal, hurma ve yulaf yemiş; vay be!

***

Size tavsiyem;

Madem ramazanda rakı sefasını kapattınız…

Ramazandan sonra da rakı-şarap içmeyin.

Hatırlatayım, bunlar ramazandan sonra da haram!

Hem cebinize dokunmaz…

Hem de daha sağlıklı yaşar, sağlıklı düşünür, sağlıklı muhalefet yaparsınız.

Kafayı çekip çekip, meze için Kuzey Kıbrıs’ı Rumlara vermeye falan da kalkmazsınız.

 

RAHATSIZ OLDUKLARI RAKAMLAR

 

Manda yoğurdu ile gargaraya getirmeye çalıştıkları gerçek ne biliyor musunuz?

O sohbette Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı rakamlar ve Tokatlı çiftçilerin söyledikleri.

Bir taraftan “Bize ne yatırımdan! Parayı betona gömüyorlar” deyip, öbür taraftan “Tarım öldü, bitti” yaygarasıyla çiftçinin desteklenmediğini söylüyorlar ya hep!

Bakın o diyalogda neler geçti…

***

Cumhurbaşkanı çiftçiye verilen destekleri açıkladı.

20 yılda ödenen toplam destek 470 milyar lira.

Bu yıl 29 milyar lira ödenecekmiş.

AK Parti öncesi 1 milyar dolar için IMF’ye kaç takla attığımızı hatırlarsanız, bu rakamların ne anlama geldiği daha iyi anlaşılır.

Şunu da ekledi Erdoğan;

“Sebze ve meyve üretiminde Avrupa’da birinciyiz.

Kendine yeterlilik oranı yüzde 140 olan bir ülkeyiz”.

***

Bitmedi.

Tarımda sulama problemini artık işitiyor muyuz?

Hayır.

Çünkü son 20 yılda 654 yeni baraj yapıldı.

Bu ne demek biliyor musunuz?

Cumhuriyet tarihi boyunca yapılanın iki katı.

Sulama için yapılan yatırımın toplam bedeli 330 milyar lira.

Bu sayede ülkemizde 20 milyon dekar arazi ekilebilir hâle geldi.

***

Bugün gıda fiyatlarında sıkıntı yaşıyorsak, dışarıya sattığımız için…

Çünkü, dünyanın en önemli gıda tedarikçilerinden biriyiz.

“Sıkıntı soframızda değil, ihracatta” dedi Cumhurbaşkanı.

Önce pandemi, sonra Rusya-Ukrayna savaşı ihracatımızı vurdu.

Dışarıdan 8,1 milyon ton buğday alıp bunu işliyor, sonra yine dışarıya satıyorduk.

Bu buğdayın 5,6 milyon tonunu savaşan iki ülkeden temin ediyorduk; nasıl etkilenmeyelim?

***

Muhalefeti asıl çıldırtan, “manda yoğurdu” diye bağırtan, üreticinin söyledikleri. Anlattıkları önemli.

Muhtar Salih Şen:

  • Şehrimize soğuk hava depoları ve paketleme tesisleri yapılıyor. Havalimanımız açıldı. Artık başka şehirlere yollamak yerine kendimiz işleyip doğrudan yurt dışına ihracat yapabileceğiz.

Muhtar Adnan Eren:

  • Daha önce esnaftım. Köyüme döndüm, dört dönüm sera kurdum. Çok şükür geçimim yerine geldi. 150 dönüm çilek arazisi ile Türkiye’de birincilik bizde. Devletin desteği ile yaptık bunları. Daha önce vahşi sulama vardı köyümüzde. Eskiden su 10 dekara yetmezken şimdi modern sulama sistemiyle 100 dekara çıktı. Yemeye sebze bulamazken, şu anda en az bin tonun üzerinde sebze-meyve satıyoruz.

Üretici Sevilay Kılıçaslan:

  • Köyümde küçükbaş hayvancılığı ve çilek üretimi yapıyorum. Sürümdeki sayı 200’ü geçti. En büyük sıkıntımız, çoban bulamıyoruz. Çilek üretiminden çok iyi kazanıyorum.

Ceviz üreticisi Atanur Yılmaz:

  • Orman Bakanlığından kiraladığımız 350 dönüm arazide ceviz bahçesi kurduk. Dünyadaki en iyi cevizi biz yetiştiriyoruz. Üç yılda 750 bin ceviz diktik. Yeniden büyük ihracatçı olacağız.

Arıcı Ali Demir:

  • Arıcılık için son dört yılda paketleme, yem üretimi, suni petek üretim tesisimiz bakanlığımızca yapıldı. Havalimanı sayesinde inşallah ürünlerimizi kolayca dışarıya satacağız.

***

Gördünüz mü, yatırımlar ne işe yarıyormuş?

Gelelim muhalefetin yüklendiği bir başka diyaloğa.

Besici Tuğba Ezmeci, büyükbaş hayvancılığına 13’le başladığını, devletin destekleriyle şimdi 50’den fazla hayvanı olduğunu anlattı.

Son dönemde artan yem fiyatlarının kendilerini olumsuz etkilediğini söyledi –ki, haklı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Uruguay’dan hayvan getirmeye çalışıyoruz. Kırmızı et hayvancılığında ihtiyacımız var. Dilersen hayvanlarını biz alırız. Fazla hayvanını bize ver, sen damızlık yetiştirmeye devam et” sözleri, muhalefetin grup konuşmalarına kadar taşındı.

Yem eleştirisinde haklılık payları var ama dikkatlerden kaçırmaya çalıştıkları şu ki, besicimiz 50 hayvana devlet desteğiyle ulaştığını söylüyor, bunlar o kısmı hiç görmüyor.

Cumhurbaşkanı’nın konuya iyi niyetli yaklaştığı, konuşmasında açık seçik ortada üstelik.

  • Hiçbir zaman vatandaşımızı dara düşürmeyiz. Vatandaşımızdan alır, Tarım Kredi olarak piyasaya süreriz. İstiyoruz ki ramazanda ucuz fiyatla Et Süt Kurumunda vatandaşımıza ucuz et-süt verelim.

***

Bu çarpıtmayı da bir kenara koyarsak, hayvancılığın problemi yok mu?

Elbette var.

Geçenlerde, Türkiye’de bu sektörü en iyi bilen isimlerden biriyle sohbet ediyorduk.

Kamuoyunda çok bilindiği için, müsaadesini almadan ismini zikretmeyeyim şimdi.

Artısıyla eksisiyle hayvancılıktaki durumumuzu anlattı.

Aklımda kalan en vurucu cümlesi; Cumhuriyet tarihinin toplamında yapılanın en az iki katı kadar AK Parti döneminde hayvancılığa destek sağlandığı, ancak bu desteklerin çok verimli değerlendirilmediği ve bir kısmının heba edildiği oldu.

Tahmin ettiğiniz gibi desteklerin bir kısmı yerini bulmamış yahut takibi sıkı yapılmamış, bazı uyanıklar arada vurgun yapmış, anladığım buydu.

Yeni Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanı’ndan umutluydu.

“Ne yapıp edip, bu meseleyi de aşacağız inşallah” diyordu.

***

Artılar kadar eksileri de konuşacağız ki, doğru bulunsun.

Yoksa CHP’li Enez Belediye Başkanı gibi kafayı çekip çekip “Manda yoğurduuu” diye konuşmak kolay.

İş, icraat yapmakta.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.