Kaybedilen muhafazakâr çocukları

A -
A +

İlk ciddi fark ediş 2019 yerel seçimlerinde olmuştu.

AK Partili milletvekilleri bile kulislerde çocuklarına Cumhur İttifakı adayına oy verdirememekten, hatta CHP’ye oy vermekte herhangi bir beis görmediklerinden şikâyet ediyordu.

Gazete okumayan, tek tük dizi-film dışında televizyon bile izlemeyen gençleri, karşı mahallenin hâkimiyetindeki yeni propaganda aracı sosyal medyanın kucağına terk etmenin neticesiydi bu.

Okul deseniz ayrı dert, müfredat belli zira.

İmam hatipler de dâhil buna.

Evlerde eskisi gibi dedeler, nineler de yoktu ki başlarından geçenleri anlatıp, çocuklara nasihatte bulunsun.

Baba iş telaşında, anne ya gezmede yahut televizyonun başında…

Hangi ara bir araya gelecekler de birlikte kitap okuyacaklar, yahut eğriyi-doğruyu anlatacaklar çocuklarına.

Kendileri ne kadar biliyorlar, o da ayrı dert keza!

200 sene önceye gideceksin…

Sanayi devrimini gerçekleştirsinler diye İngiltere’ye yollanan çocukları, masonların nasıl devşirdiğini anlatacaksın.

Masonların, Osmanlının son döneminde Türkiye’de açtıkları okulların nasıl insan öğüttüğünden bahsedeceksin.

Jön Türklere, ittihatçılara geleceksin, önce Sultan Abdülaziz ve Abdülhamid Han’a, sonra koskoca imparatorluğa yaptıklarını anlatacaksın.

Resmî tarihteki çarpıklıkları ortaya koyacak, aynı kavganın bugün nasıl devam ettiğine bağlayacaksın…

Kaç ebeveyn yapabilir bunu?

Ayrıca bunları anlatsan ne fayda; nereye varacaksın?

“Türklük” davasının ne olduğunu…

Hoca Ahmed Yesevi, Mevlâna, Akşemseddin, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli hazretleri gibi hamurumuzu yoğuran büyüklerimizi…

Selçuklunun, Osmanlının cihanda neyin davasını güttüğünü, taşıdığı hilafet sancağıyla neyin bayraktarlığını yaptığını, Osmanlıyı yıkarak bu millete asıl neyin kaybettirildiğini –bırakın toplumu- AK Partililerin yüzde kaçı bilir ki!

Ehli sünnet davası olmadan Osmanlı, hocası Abdülhakim Arvasi hazretleri olmadan Necip Fazıl Kısakürek anlaşılır mı mesela?

***

Etraftan dinliyorum; 28 Şubat’ta olanları, CHP’nin geçmişte camileri ahıra çevirdiklerini falan anlatıyorlarmış ama çocukları geçmişi umursamıyormuş.

Umursamaz tabii!

Çocuğunun “din” önceliği var mı ki, umursasın!

Sadece pahalı kolejlere yollayıp dünyasını kurtarsın diye uğraştıysan, haramı-helali, sonsuz olarak kalacağı ahireti, cenneti-cehennemi, ahir zamanda olduğumuzu ve bu dönemde insanların oluk oluk küfre sürüklendiğini, asıl kurtuluşun bu sonsuz hayata hazırlanmak olduğunu, toplumumuzun millî-manevi değerlerini korumadan ayakta kalamayacağını, dinimizin hem dünya, hem ahiret için çok çalışmayı emrettiğini öğretmediysen o çocuktan ne bekliyorsun?

İslamiyet’e tam uyarsan; içkili eğlence yok, uyuşturucu yok, yabancı erkekle-kızla takılmak yok, boş ve lüzumsuz işlerle vakit geçirmek yok…

Aksine hem maddi, hem manevi ödevleri var.

Mesela reşit olan her erkeğin anne-babası dâhil, hiç kimseye muhtaç olmadan rızkını temin etmesi üzerine farz.

Evde oyun oynayıp yatayım, ailem bana baksın deme lüksü yok.

Ayrıca yapacağı ibadetler belli. Bu kadarı yetmiyor, Allahü tealanın düşmanlarını dost, dostlarını da düşman edinmemesi gerekiyor.

Cenab-ı Hak, bu hususta açık açık böylelerine “Birlikte yakarım” buyuruyor.

İşte Rabb’imizin açık hükümlerine düşmanlık edenlere karşı duruşa “dava” deniliyor.

Selçukluyu, Osmanlıyı bu büyük davası, Türklere rehberlik etmiş önderlerini de “dava adamlığı” ile anlatmak icap ediyor ki, gençler şuurlu yetişsin, elinde bir ölçü olsun ve ona göre hareket etsin.

Sonunu, varacağı yeri anlatmadıysak, anlatamadıysak; karşı mahallede her şey serbest… Eğlence sınırsız, kahkaha gırla! Hangisini seçer?

***

Günümüzün felaketi şudur; gençlere bırakın bu davayı anlatmayı, yerli ve millî meseleleri bile kabul ettirmekte zorlanır hâle gelmişiz.

Terör örgütü PKK’nın, FETÖ’nün neler yaptığına gözleriyle şahit oluyorlar da, bunların siyasi kolları ile kol kola girenlere muhabbet beslemekte beis görmüyorlarsa belayı elimizle çağırıyoruz demektir.

Çevreden duyduklarımıza bakılırsa kopuş büyüyor.

Özellikle geçtiğimiz sonbahardan bu tarafa artan pahalılık bunu daha da körüklemiş görünüyor.

20 yıllık AK Parti döneminde yetişen gençler, dünyanın felakete sürüklendiği son iki yılda rahatları bozuldu diye CHP’ye ve avanelerine umut bağlamışsa vay hâlimize!

Biz nasıl bazı şeyleri yaşayarak, acı tecrübelerle öğrenmişsek, gün gelir onlar da öğrenirler.

Allah sonumuzu hayretsin.

 

*********

 

Farkında mıyız?

 

Ajanslardan sadece dün önüme düşen iki haber;

  • BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Ukrayna'daki savaşın, iklim değişikliği, koronavirüs pandemisi ve eşitsizliğin sebep olduğu aksamalara ek olarak, şimdiden yüz milyonlarca insanı etkileyen benzeri görülmemiş bir küresel açlık krizinin kapıda olduğunu söyledi.

  • İngiltere Başbakanı Johnson, kamu maaşlarında kısıtlama çağrısında bulundu. 67 ekonomist Johnson'a mektup yazarak resesyon uyarısı yaptı.

Dünya nereye gidiyor, biz ne kadar farkındayız?

Farkında mıyız?

 

*********

 

Taziye

 

Ömrünü ülkesine ve dinine faydalı insan yetiştirmeye adayan son devrin önemli İslam âlimlerinden, İsmailağa cemaatinin lideri Mahmud Ustaosmanoğlu Rahmet-i Rahmana kavuştu. Allahü teala ebedi hayatında faydalı hizmetlerinin mükafatını misliyle versin, mekânı cennet olsun. Bilvesile ailesine, sevenlerine ve bütün talebelerine baş sağlığı dilerim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.