Bizim hafıza odamız şehitliklerimizdir

A -
A +

Daha dün yadırgayacağımız birçok konu, bugün kanıksadığımız hakikatlere dönüşüyor. Toplum ve kamu vicdanının asla kabul etmeyeceği hususlar, her gün belli dozlarda topluma enjekte ediliyor, toplum alıştırılıyor.

Sanırım neden bahsettiğim hepinize malum.

Ekrem İmamoğlu’nun Kemal Kılıçdaroğlu’na meydan okuduğu Diyarbakır ziyaretinde tefler, bendirler çalıyor, çok tarafsız ve pek saygın gazeteciler yer çekimine direnemeyen göbeklerini bir o yana bir bu yana sallayıp gerdan kırıyorlar.

Eee ne var bunda?

İsteyen oynar, isteyen gerdan kırar dediğinizi duyar gibiyim.

Elbette sorun yok.

Dert edindiğim konu, Diyarbakırlı bir Kürt vatandaşımızı evinde hizmetçi dahi yapmayacak muhteremler bunlar.

Madem ‘Toplumsal Hafıza Odası’ sergisini açıp hafıza tazelediniz, kendi cemaziyelevvelinize bakarak da hafıza tazeleseydiniz. Ahmet Kaya için ‘Vay Şerefsiz’ diye histerik manşetler atan bu zevat, şimdi Kürtçe türkülerimiz eşliğinde gerdan kırmakta bir beis görmüyor.

Diğeri de göbeğini sallamaktan fırsat bulduğunda, bu hafıza odasının Türk'ü ile Kürt'ü ile toplumun bütün acılarını ifade ettiğine dair gargara niteliğinde açıklamalar yapıyor.

Cumartesi Anneleri’nin yanında Diyarbakır Annelerinin, çukur teröründe şehit verdiğimiz 700 kahraman asker ve polisimizin orada saygı ile anılacak şekilde isimleri var da biz mi bilmiyoruz?

Alışmışlar nasılsa toplumu laf kalabalığına boğarak konuşmaya.

Sizler çalgı çengi eşliğinde gerdan kırıp, göbek sallayarak halay çekebildiyseniz, o çukur teröründe şehadet şerbetini içen kahramanların kanları sayesinde bunu yapabildiniz?.. O kahramanları da yanınızdaki ekip size andırmaz, laf kalabalığı ile ortak acılar falan diyerek gargara niteliğinde açıklamalar yapmayı bırakın.

Yoksa, her gün onlarca vatandaşımızın katledildiği, bombaların patladığı, çukurların kazıldığı, devrimci halk savaşı adı altında terörün kol gezdiği bir Diyarbakır’ı, Petrus markası dışında şarap dahi içmeyen zat-ı muhterem teşrif eder miydi?

Bu ülkenin hafıza odaları şehitliklerimizdir Bizim hafıza odamız, ıssız bir köyde, tahta sopalara geçirilmiş bayrağı dalgalandıran şehit evlatlarımızın kabirleridir.

Diyarbakırlının hafıza odası, siz orada gerdan kırarken, oğlunun kokusunu tekrardan içine çekme umudu ile aylardır o partinin önünde nöbet tutan Diyarbakırlı anaların gözünün yaşıdır.

‘PKK silah bıraktı’ diyen çakma bir müjdeci çıkar mı dersiniz?

Olaylar bu kadar hızlı gelişirken, Türkiye’de siyasi cinayetler işlenecek diyerek toplum gerilirken, birileri bir açıklama ile PKK Türkiye’de silah bıraktı der mi?

Dün akşam Turgay Güler ile yaptığımız programda bu konuyu Turgay Güler bizzat dillendirince, not düşmek adına bu hususu yazıya taşıma kararı aldım.

İyi de, Türkiye ile sınırlı bile olsa PKK neden silah bıraksın?

Cevap net…

Türkiye sınırları içinde zaten bittiği için…

Hoca Nasreddin’in eşekten düşünce verdiği cevaba benzer bir şekilde yani: ‘Düşmeseydim zaten inecektim.’

Bakmayın siz Selahattin Demirtaş’ın ‘çözüm süreci akamete uğramasaydı, PKK 10 güne kadar silah bırakacaktı’ açıklamalarına. O açıklamalar Hoca Nasreddin’den rol çalan açıklamalar.

Bay Demirtaş, bilmenizi isteriz ki PKK silahları ile zaten gömüldü, artık Muş’taki otobüsün üzerinden milletvekiliniz ‘biz o Keleşleri size doğrultmayı iyi biliriz, bu topraklardan defolup gideceksiniz’ diye Muşluları tehdit edemiyor.

Ya da başka bir vekiliniz ‘PKK 400 km boyunca tüm alanı kontrol ediyor, T.C. askeri gece olduğunda karakollara sığınıyor’ diye sözün şehvetine yenik düşmüş açıklamalar yapamıyor. Yapamıyor çünkü cümle âlem de biliyor ki PKK’nın girdiği delikten başını çıkaracak mecali yok.

O yüzden hokkabaz bunlara çantadan yeni bir tavşan çıkarttırıp ‘PKK bugünden itibaren Türkiye’de silah bıraktı’ diye züğürt tesellisi tadında bir açıklama yaptırtırsa, geçin karşılarına çekirdek çitleyin…

 

         Bir vatan sevdalısı: Özdemir Bayraktar

 

Olmamış olaylarda faraziyeler üzerine yazmak elbette zor, lakin merhum Özdemir Bayraktar’ın çabaları belki de binlerce Mehmet’imizin teröre kurban verilmesinin önüne geçti. Özdemir Bey’in karşısına çıkarılan her türlü zorluğa rağmen, ortaya koyduğu azim ve irade takdire şayandır.

Hatta şunu rahatlıkla söylemek mümkün, nasıl internet üzerinden alışverişin anahtar kişisi, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, Ali Baba’nın kurucusu Jack Ma, akıllı telefon kavramının anahtar kişisi Steve Jobs ise, Türkiye’de insansız hava araçlarının anahtar kişisi de Özdemir Bayraktar'dır.

Mücadelesi, azmi ve ortaya koydukları ile minnet ile anılacaktır.

Ruhu şad, mekânı cennet olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.