İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ

Sesli Dinle
A -
A +
Napoléon Fransa’sının müttefikler karşısında mağlup olması üzerine  toplanan Viyana Kongresi’nde (1815), kurt diplomat Talleyrand, düşmanın suyuna giderek, Fransa’nın cezalandırılmamasını ve eski sınırlara dönülmesini kabul ettirmişti. Hainlikle suçlanmak şurda dursun, hemen herkesin takdirini kazanmıştı.
Cihan Harbi galiplerine karşı Osmanlı idarecilerinin pozisyonu da bundan farklı olmamıştır: İşgalin muvakkat olduğunu düşünüp, alttan alarak, suyuna giderek, asla tahrik etmeyerek, elverişli bir sulh yapmak...
Bu yoldaki teşebbüslerden biri, inkılap tarihi derslerinde “Zararlı Cemiyetler” serlevhası altında anlatılan İngiliz Muhibleri Cemiyeti olmuştur (Association of the Friends of England in Turkey).
1927’de neşredilen Nutuk’ta cemiyet hakkındaki malumat, resmî ideolojinin de esasını teşkil eder. Mevzu üzerine fazla ilmî çalışma yapılmamış, yapılanlarda da aynı şeyler aynı perspektiften tekrar edilmiştir.
 
Elitler kulübü
 
Cemiyet, İzmir’in işgali akabinde 20 Mayıs 1919’da kuruldu. Kurucularından Said Molla, 23 Mayıs’ta bütün belediyelere birer telgraf gönderip cemiyetin kuruluşunu haber vererek destek talep etti. Taşrada cemiyetin şubeleri açıldı. Üç ay içinde aza sayısının 53 bini bulması, İngilizleri bile şaşırttı.
Said Molla (1880-1930), bir ilmiye ailesindendir. Şeyhülislam Cemaleddin Efendi’nin yeğenidir. Fatih Medresesi ve Medresetü’l-Kudât’ı bitirdi. Kadılık, şeyhülislamlıkta memurluk, Şûra-i Devlet azalığı, Adliye Nezareti müsteşarlığı yaptı. Sonra siyasete girdi. İttihatçıların amansız muhalifiydi.
Cemiyette diplomat, askerî, mülkî ve adlî bürokrat, mebus, edebiyatçı, âlim gibi hüviyetlere sahip kişilerden başka, üst sınıfa mensup hayli de hanım vardı. Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye Hanım ve Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım da bunlar arasındadır.  Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi, Miralay Sadık, Dahiliye Nazırı Memduh Paşa, Şehremini Cemil (Topuzlu) Paşa, Rıza Tevfik, Refik Halid, Refi Cevad, Abdullah Cevdet cemiyetin azalarındandır.
Cemiyetin ilk idare heyeti şu isimlerden müteşekkildir: Defter-i Hakani Emini (Tapu Kadastro Umum Müdürü) Adil Bey (fahri reis), Selanik Valisi Nazım Paşa (reis), Mirliva Hamdi Paşa (reis vekili), Suriye Valisi Nazım Paşa (reis muavini). İdare heyeti azaları: Divan-ı Hümayun katibi Asaf Bey, Şehremini Subhi Bey, Şirketler Komiseri Nebil Ziya Bey, Ferik Enver Paşa, Dağıstanlı Şeyh Ömer Ziyaeddin Efendi, Miralay Abdürraif Bey, İşkodra Valisi ve İktisat Bankası Müdürü Safiyüddin Bey, Amasya Mutasarrıfı Cemal Bey, Muhacirin Komisyonu Reisi Vahid Bey, Gümüşhane Mutasarrıfı Mahmud Celaleddin Bey.
Görülüyor ki cemiyet mensupları hiç de sıradan kişiler değildir. Bu sebeple nüfuz ve tesirinin fazla olabileceği endişesi, bazı kesimlerin cemiyete gösterdiği sert reaksiyonun bir sebebidir.  
 
Cemiyet ve Manda
 
Alemdar, Peyam-ı Sabah, Mefkûre, Mesuliyet ve Yeni İstanbul gibi İstanbul gazetelerinde cemiyetin politikasını ve fikirlerini destekleyici yazılar yazılmış; amme efkârında İngilizleri tahrik edecek hareketlerden kaçınılmasına dair propaganda yapılmıştır.
Cemiyetin Vakit gazetesinde neşredilen 4 Eylül 1919 tarihli beyannamesinde diyor ki:Cemiyetimiz her şeyden evvel vatanını sever ve bu muhabbetin lâzıme-i mühimmesi olduğu kanaatiyle de İngiliz muhibbidir. Fakat İngiltere veya herhangi bir devletin mandasına değil, istiklalimize dokunacak mahiyette bir müdahalesine bile taraftar olmamıştır ve olamaz.
Refi Cevad, Amerika mandasına karşı çıkarak, bunun İttihatçılığın tekrar dirilmesine yol açacağına, İngiliz mandasının ehven olduğuna dair ironik bir yazı yazmış (Alemdar, 1 Ağustos 1919); bazıları bundan, cemiyetin manda taraftarı olduğu hükmünü çıkarmayı faydalı görmüştür.
 
Muhib zannetmeyin
 
Nutuk’ta bu isimden İngilizlere muhib olanların teşkil ettiği bir cemiyet anlaşılmaması gerektiği (yani İngiliz muhibbi olmakta bir problem yoktur), cemiyeti kuranların şahsi menfaatini düşündüğü, bunu da İngiliz himayesi sayesinde elde etmeyi umduğu söylenir.
Bu bedbahtların, İngilizlerin Osmanlı Devleti’ni bir bütün hâlinde muhafaza ve himaye emelinde olup olmadığını bile düşünmediklerini söyler. Kilit cümle budur. Paşa, İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ni yıkacağını bilmektedir.
Mustafa Kemal ve Bahriye Nazırı Salih Hulusi Paşa arasında 21 Ekim 1919 tarihinde Amasya Protokolü imzalandı. Bunun gizli 6. maddesi İngiliz Muhibleri Cemiyeti’nin aza toplama faaliyetinin engellenmesine dairdir.
Nutuk’ta Sultan Vahideddin ve Damad Ferid Paşa’nın cemiyete mensup olduğu söyleniyorsa da, doğru değildir. Hanedan, bir cemiyete aza olamaz. Cemiyetin resmî kurucular, idareciler ve azalar listesi bellidir. Aynı yerde cemiyetin reisinin Rahip Frew olduğu söylenerek, işin arkasında İngiltere olduğu ima edilmektedir.
 
Rahibin fendi
 
Said Molla’nın 11 Ekim-5 Kasım 1919 arasında Rahip Frew’e yazdığı iddia edilen ve her nasılsa Ankara’nın eline geçmiş 12 mektup Nutuk’ta anlatılır. Bu mektupların muhtevası, İngilizleri kızdıracak bir isyan hareketi olarak görülen Kuvayı Milliye’nin dağıtılması için alınacak tedbirlerdir.  
Ankara hareketine karşı Anadolu’nun her tarafında patlak veren ayaklanmaların arkasında cemiyetin bulunduğu kanaati hâkimdir. Nutuk’taki bilgiye nazaran Paşa, İstanbul’dan tanıdığı Rahip Frew’ya mektup yazarak bu faaliyetlerin durdurulmasını istemiştir.
Zamanla benzer fikriyatta başka cemiyetler kurulmuş, 1921 senesi sonlarına doğru siyasi konjonktürün de değişmesi, daha doğrusu netlik kazanması üzerine cemiyetin tesiri giderek azalmıştır.
Ankara hareketinin galibiyeti üzerine, biat etmeyen cemiyet mensupları memleketi terk etmek mecburiyetinde kalmış, 1923’te vatandaşlıktan çıkarılarak 150’likler listesine alınıp sürgüne tabi tutulmuşlardır.
 
İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİMüttefikler İstanbul'da
Muhalefet ve Muvazaa
 
İttihatçıların ileri gelenlerinden, Teşkilât-ı Mahsusa’nın son reisi ve Ankara hareketinin mühim simalarından Hüsamettin Ertürk daha da enteresan şeyler söyler: “Papas Frew, şayet bir İngiliz Muhibleri Cemiyeti kurulur ve bilhassa sarıklı din adamları buraya ithal edilirse, İngiltere’yi kazanmak kabil olacağını ve imzalanacak muahedede İngiltere’nin müzahereti (desteği) sayesinde, şartların oldukça hafif kaleme alınacağını iddia etmiştir…
İstanbul’daki mahalle imamları, müderrisler, kürsü şeyhleri, Tarikat-i Bektaşiye babaları ve muhtelif turuk-i ilmiyeye mensup kimseler, zâhiren İngiliz Muhibleri Cemiyeti’ne intisap etmiş, fakat el altından bu cemiyeti baltalamağavar kuvvetleriyle mesailerini sarf etmişlerdi.
Bu İngiliz Muhibleri Cemiyeti’nde pek çok kimseler vardı ki, bunlar, gizli teşkilâtımıza, millî cepheye hizmet etmekte ve başta Papas Frew olmak üzere bütün hâinleri aldatmakta idiler.” (İki Devrin Perde Arkası, 470-471)
 
İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ
İngiliz General Harington’un 29 Eylül 1922’de Summer Palas’ta yeni dostlara verdiği İstanbul’a hoşgeldiniz çay partisinden bir kare
 
Şirin Görünme Taktiği
 
Cemiyet, Padişah’a ve meşru hükûmete isyancı olarak gördüğü Anadolu hareketine açıkça ve şiddetle muhalefet etmiş, bunun İngilizleri tahrik ederek, memleketin işgal edilmemiş mıntıkalarının da işgaline yol açacağını, düşmanın baskısını arttıracağını düşünmüştür.
Bu sebeple başta kurucusu Said Molla olmak üzere azalarının İngiliz ajanı diye tavsif edilmesi abestir. Hainlik, meseleye hangi taraftan bakıldığı ile alakalıdır.Cemiyet mensupları, vatanperverlikte Ankara hareketi mensuplarından hiç de geri kalmaz. Ne çare, tarihi kazananlar yazar.
Cemiyetin kuruluş sebebi, isminden anlaşılacağı gibi, dünyanın süper gücü ve oyun kurucusu olan İngiltere’ye şirin görünerek, diyalog yoluyla bu felaketli günleri atlatmaktır. Cemiyetin beyannamesi ve programında bu hususlar açıkça yazar. Yoksa hemen herkes “muhib olmayacak kadar” İngiltere’yi de, politikalarını da artık gayet iyi tanımaktadır.
 
İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ
İNGİLİZ MUHİBLERİ CEMİYETİ
Cemiyet Hüvviyet kartı
 
Cemiyetin safdilliği
 
O zamanlar -gayet tabii olarak- cemiyetle aynı düşünenlerin sayısıhiç de az değildi. Bunların bir kısmı (Abdullah Cevdet  ve cemiyetin son reisi Şevket Bey gibi) bilahare Anadolu hareketine iltihak etmiştir.
İngiliz Muhibleri Cemiyeti’nin kabahati, samimi fikriyatından vazgeçmemek ve İngiltere’nin ikili oyununun farkına varmamak safdilliğini göstermesidir. İngilizlerin cemiyetle doğrudan alakası olmadığı gibi, gerçek politikalarını bozacağından korktukları için taraftar bile görünmemişlerdir.
Ama mandaya açıkça karşı oldukları hâlde cemiyet, “İngiliz mandasına taraftar” diye yaftalanmış; hâlbuki açıkça Amerikan mandasına taraftar olanlar, mesela İsmet Paşa, yıllarca ülkenin yönetimine hâkim olmuştur. Ve minelacaib.
Kemalist tarihçi Doğan Avcıoğlu, “Milliyetçilerin İngilizciliği” ve “Atatürk'ün İngilizciliği” serlevhası altında Ankara hareketinin ileri gelenlerinin İngiliz taraftarlığını anlatarak, Mustafa Kemal Paşa’dan başka, Rauf Orbay, Ali Fuad Cebesoy, Refet Bele ve Ankara’nın Hariciye Vekili Bekir Sami Bey’in, İngiliz Muhibleri Cemiyeti ile hiç de ters düşmeyen fikirlerinden misaller verir; “İngiliz Sevenler Derneği”ni hainlikle suçlarken bunları, taktik icabı böyle yaptıkları için mazur görür. (Millî Kurtuluş Tarihi, 222-242. Ayrıca bkz. Lord Kinross, I/229-231; Falih Rıfkı Atay, Çankaya, 158-161; Sabahattin Selek, Anadolu İhtilali, 201; Baki Öz, Atatürk’ün Anadolu’ya Gönderiliş Olayının İç Yüzü l/28.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.