Aklım bazen bulutların üzerinde, bazen dehlizlerin karanlığında…

A -
A +
Bir ara Doktor Nefise, şimdi görümcem olan ilk hocamla baş başa kaldığımda ona muhabbetle sarıldım
 
Seherde uyanır, uçuşur kuşlar,
Kendi lisanınca tesbihe başlar,
Zikreder ağaçlar, topraklar taşlar.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uykuyu terk et de Allah'a dayan!
 
Dert etme ey gönül Allah biliyor,
Varlıkta yoklukta sabır diliyor.
Tövbe günahı hepten siliyor.
Daha oyalanma gafletten uyan!
Makamı bırak sen Allah'a dayan!
 
Seherde kalkana rahmet saçılır,
Semanın kapısı, tek tek açılır,
Mümine Cennette hülle biçilir,
Haydi kalk ayağa gafletten uyan!
Nefsini bırak da Allah'a dayan!
 
Gün doğmadan neler doğarmış meğer,
Mutlaka erersin, sabretsen eğer,
Allah içinse iş, elbette değer.
Haydi durma çalış, gafletten uyan!
Kuldan ne fayda sen Allah'a dayan!
 
Hoca der günahı işleme ayân,
Küçüğü sevip de büyüyü sayan,
Mahrum kalmaz elbet İslâmı yayan.
Aç artık gözünü gafletten uyan!
Kula yalvarma sen Allah'a dayan!
                    ***

     NASIL YAŞARSANIZ ÖYLE ÖLÜRSÜNÜZ!

 

Mümin olmak ne güzel, ne saadet elhamdülillah… Bugünlerime kavuşmama ne kadar hamd ve şükretseydim de yine azdı. Şu veya bu şekilde hepimiz hayat filmimizin başrolünde birer aktörüz. Yarın başımıza ne geleceğini bilmemek aslında büyük bir nimet. Îmânımız var elhamdülillah. Ondan ne gelirse güzeldir. Belâya sabrederiz, nimete şükrederiz her halükârda sevap kazanırız. Hepimiz biliyoruz ki bu dünyada parası olan zengin sayılır, ahirette ise sevabı çok olan… Fâni olanla baki olan hiç mukayese edilebilir mi? Ben de böyle neler düşünüyorum? Aklım bazen bulutların üzerinde, bazen dehlizlerin loş karanlığında… Ah hayat ah! İçimdeki “putları” bir kırabilseydim!

 

Aslında hayat dediğimiz de nedir ki? Bir varmış bir yokmuş! Masal gibi, rüya veya anlık ya da hiç gibi bir şey... Kâinatın içinde hesaba katılmayacak şey için ölüp dirilmemizin ne kadar beyhude olduğu aşikârken bunca insanın ölümüne mücadelesi, hiç bitmeyecekmiş gibi dört elle sarılması olacak şey değildi bence. Yaşadıklarım, araştırma ve tespitlerim beni bu noktaya getirmişti yine de nefsimin hile ve desiselerinden, dünyanın akılalmaz tuzaklarından kurtulamıyordum. Nefsin kuvvetli muhalefeti İÇ DÜŞMAN olarak, kötü çevre ve arkadaşlar da DIŞ DÜŞMAN olarak yetip artıyordu. Beklediğimiz sona sıra gelene kadar bizi de bizden ediyordu.

 

     ***

 

Bir ara Doktor Nefise, şimdi görümcem olan ilk hocamla baş başa kaldığımda ona muhabbetle sarıldım, dedim ki:

 

- Galiba benim şöyle bir yapım var, yeni fark ettim.

 

- Nasıl?

 

- Nasıl ifade etsem? Yani “ya hep ya hiç!” çizgisindeyim. Daima aşk derecesinde her şeye sarılıyorum. Şair olmasam da onlar gibi hep âşığım.

 

- Neye?

  • Neye mi? Her sevdiğim şeye. Bu yüzden göreceklerime aşk ile bakıyorum.
  • DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.