BEYAZ VİCDAN HAREKETİ!

Sesli Dinle
A -
A +

7 Ekim 2023’te başlayan İsrail’in soykırımında gün sayısıyla ölenlerin sayısını her gün ve her saat tekrarlamanın hiçbir Filistinli mazluma hiçbir faydası yok… 

 

Bunun yerine vicdan sahibi başkentlerle iradesi olan beynelmilel teşkilatların, Gazze için Filistin Devleti’nin emrine çok sayıda asker, silah, karşılıksız para, ihtiyaca cevap verecek kadar hekim, sağlık personeli, bol miktarda sıhhî malzeme ve ilaç gönderdiklerini ve bunun devam edeceğini, İsrail’e karşı türlü ambargolara başlandığını duymak gerekirdi.

 

Bunların zerresi olmadı.

 

Olması da beklenemez!..

 

Aksine Garplı liderler, İsrail’e koşarak katliamcı Netanyahu’yu tebrikte ve İsrail’e savaş gemisine varıncaya kadar her türlü gelişmiş silahı vermekte birbirleriyle yarıştılar. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un "bu çatışma durmalı, ateşkese gidilmeli!" şeklindeki mürâî ve mırıltılı itirazı dışında destek hâlâ devam ediyor. Öyle ki BM ve AB’de gündeme gelen ateşkes çağrıları bile dünyanın komiser devletleri tarafından reddedildi.

 

Şu var ki İsrail’e arka çıkan bu devletlerde milletler, yaptıkları mitinglerde en sert sözlerle İsrail’i kınamakta, Filistin’e destek olmaktalar. Avustralya’dan Kanada’ya, Londra’dan Washington, DC’ye kadar İsrail, kitleler tarafından birçok önemli merkezde kınanıyor. Bu da şunu göstermektedir. İsrail’e destek veren Batılı hükûmetler, kendi milletlerine aykırı bir tutum içindeler. Bu hükûmetlerle liderlerinin yerlerini korumaları mümkün değildir. Onlar, İslâm büyüklerine inanacak denli akıllı değildir. Socrates’ten bahsedelim. Bu filozof böyleleri için şunu diyor:

 

-Sorgulanmamış hayat, yaşanmaya değmez!

 

Avrupa, Amerika, Latin Amerika ve değişik dünya bölge ve şehirlerinde, milletler, hükûmetlerine rağmen İsrail’i yeren yürüyüşler yaparken Müslümanlar başta olmak üzere Doğu milletlerinde ses getiren mitingler, yürüyüşler, gösteriler ya olmuyor veya küçük ve cılız bir çırpınış hâlinde kalıyor. Japonya’dan, Çin’den, Hindistan’dan esaslı bir ses, Orta Asya’dan, eski SSCB esiri Müslüman Türk illerinden bir avaz çıkmadı. Bosna haricinde Sovyetlerin batı kanadı Balkanlardan da bir haykırış duyulmadı. Şaşılası bir hâldir ki Arap coğrafyası bile suskun. Maalesef yurdumuzda da birkaç istisna dışında kaale alınır bir tavır olmadı. Bütün İslam ikliminde İstanbul’daki 1,5 milyonluk bir toplantıyla Endonezya’nın başşehri Jakarta’daki 2 milyonluk miting tesellimizdir.

 

Hâlbuki bu yürüyüş, kınama ve toplantılar Beyaz Vicdan Hareketi’dir!..

 

İlk günden yaptığımız tespitle 8 milyonluk İsrail, 8 milyarlık dünyayı esir almış. O kadar ki İslam ülkeleri, İsrail’i ateşkese ve iki devletli çözüme razı etmek için 1967 hudutlarını kabul ettiklerini tekraren beyan etmelerine rağmen Siyonist Yahudiler, bunu reddetmekteler. Oysa İsrail 5 Haziran 1967 Harbiyle Suriye, Ürdün, Filistin ve Mısır topraklarından gasbettiği bölgelerle 1948’e göre topraklarını 4 kat büyüttü. Bu fiilî durum, bir emrivaki olduğundan çözüme esas kabul edilemez.

 

İİT-İslâm İşbirliği Teşkilatı ve AB-Arap Birliği’nin 11 Kasım’da

 

Riyad’da müşterek bir toplantı yapmaları da kayda değer bir harekettir. Böyle bir beraberlik, memnuniyet verici bir adımdır. Hatta gözümüz TDT-Türk Devletleri Teşkilatı’nı da aradı. Ne var ki toplantı sonuç bildirgesi, "beklediğimiz işte buydu!" dedirtecek cinsten olamadı. Zalimi durduracak, caydıracak bir tarafı yok. Metne daha ziyade temenniler hâkim. Birkaç çok isabetli cümle ve bir de haklı bir temenni var. Onlardan biri İsrail’in "yerleşimci" dediği işgalci gaspçılara "terörist" adının verilmesidir. İkincisi ise Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzıyla yaptığı "Kudüs kırmızı çizgimizdir!" ihtarıdır. Haklı temenniyse İsrail’de nükleer silah araştırılması çağrımızdır. Hatırlanacağı gibi İsrailli bir bakan, Gazze’yi nükleer silahla tehdit etti. Bu bir suçun ikrarıdır. Saddam Hüseyin işbaşındayken Irak, "nükleer silah var!" iddiasıyla işgal edilmişti! Keza Sn. Erdoğan’ın Charlie Hebdo hatırlatmaları da yerinde oldu. 2011’de Paris’te 11 kişi katledilirken o günün dünya liderleri buraya gelerek kol kola girdiler. 2023’te Gazze’de 11 bin kişi katledilir ve üstelik bir millet, vahşice soykırıma maruz kalırken bugünün çok liderinin kılı kıpırdamıyor, birçoğu da zalime destek veriyor.

 

Yerleşimci zorbalara "terörist!" denmesinin o safhayı aşacağını pek sanmıyoruz.

 

Nükleer silah hatırlatmasının bir müeyyide doğurmasından da ümitli değiliz.

 

Netanyahu, intihar etmeyip hayatta kalırsa yargılansa bile mahkemeden uzun yıllar geçtikten sonra vicdanları rahatlatacak bir karar çıkmayacağı bellidir.

 

Bunlar niye böyle?

 

Aynı İİT-AB toplantısında İsrail’e yakıt kısıtlaması uygulamasından, hava sahası kapatmaya kadar etkili bir ambargo yapılmasına dair gündeme gelen teklife, Suudi Arabistan, Bahreyn, BAE ve Fas hiç rahatsız olmadan karşı çıktılar.

 

Bu ülkelerde ahali meydana çıkarak Filistin’e selam yollayabilir mi?

 

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ise ayrı bir vak’a! Kendi ülkesi işgal yaşarken ırki taassupla Netanyahu’nun yanında yer aldı…

 

Bunların hepsi bir tarafa. Fakat bir husus var ki o, bir gün gerçek olur:

 

Siyonistler, malum azgınlıklarıyla batıl inançlarını dayanak yaparak er-geç Kudüs’e tasallut edeceklerdir. Nil’den Fırat’a Büyük İsrail Krallığı bir deli saçmalığı olarak onlara her cinneti işletir. Bu kanlı yolda giderken kırmızı çizgimizi aşarlar.

 

O zaman dünyanın kaç bucak olduğunu görürler!

 

O gün paraları da ağaları da bu Siyonistleri elimizden kurtaramaz!

 

O zaman Mehmetçik, gereğini yapar.

 

O gün ne zamandır?

 

Her zaman!

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Mehmet 14 Kasım 2023 12:05

Allahu Teala razı olsun efendim