DÂVÂDA FENÂ BULMAK

Sesli Dinle
A -
A +

Dâvâ, uğruna yaşanacak; uğruna ölünecek, nihâî gâyedir. Dâvâ, kelime-i tevhidle çerçevelenmiş aşktır. O aşkta fenâ bulmak, o gâyenin eri olmak demektir…

 

Bugün Gazze olarak yaşadığımız bu îmânla-küfr mücadelesi, Kahramanlar Kahramanının, en azîz insan ve en üstün ve en son Peygamber’in 40 yaşına geldiklerinde Mekke-i Mükerreme meydanına çıkarak “Lâ ilâhe illallah, Muhammed’ür resûlullah!” demeleriyle başladı, Bedr Harbiyle zaferini ilân etti. O mücâdele, dün vardı, bugün var, yârın da olacaktır. 
Arkada kalan bütün asırlarda ecdadın, haçlı veya başka düşmanlarla yaptığı cihadın gerekçesi, bu şanlı imân bayrağımız olan cümledir. Tamamını, İ’lâ-yı kelimetullah sevdası içine almaktadır.

 

İnsanı insan, Müslümanı kıymetli yapan bu aşk ve bu sevda uğruna yaşamak ve ölmektir. İmân, bu şahlanışa kavuştuğunda kişi, o ulu dâvâsında fenâ bulmuş, yok olmuş demektir. İlk günden bugüne dek bütün İslâm kahramanlarını pâyelerin en yücesine kavuşturan sebep işte budur.
Kalbî kanaatimiz şudur ki Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı, Sn. Devlet Bahçeli, Türk Milletine, İslâm Ümmetine ve mazlum ve mağdurlara muhakkak surette lâzımdır. Aynı ânda kıymetli ve birbiriyle anlaşan iki lidere sahip olmak, milletimiz için şükür icap ettirir bir zenginliktir. İçinde bulunduğumuz Hicrî ikinci bin yılın en zirve âlimi İmâm-ı Rabbanî hazretleri, varlıklarıyla Müslümanların hür ve şerefle yaşadıkları böylesi devlet adamlarına Müslümanların dua etmelerinin vâcib olduğunu bildiren emirlerinden hareketle şunu söyleyebiliriz:

 

-Bugün Müslüman Türk’ün İslâm dâvâsı uğruna gözlerini budaktan, sözlerini dudaktan esirgemeden küfr ve inkâr cephesine, Siyon ve Evanjelistlerle onlarla birlik olan içeriden ve dışarıdan herkese karşı verdikleri tavizsiz mücadele eden bu iki isme dua etmek her Müslümanın vazifesidir.
Sn. Erdoğan ve Sn. Bahçeli İ’lâ-yı Kelimetullah dâvâsının iki gözü pek eridir. İki liderin de kalbi aynı aşkla atmaktadır. Aralarında kıl kadar fikir farklılığı olamaz. Allah, için olan bu dostluğun cennete kadar devâm etmesini temenni ederiz.
Cumhur İttifakı, “Birlikte rahmet vardır” Peygamber buyruğunun, edilen dualar bereketine tecelli etmiş müşahhas hâlidir. Bu birlik ve dayanışmanın temeline dinamit koymak, düşmanın büyük emelidir. Sn. Erdoğan, Sn. Bahçeli ve diğer üç lider, Sn. Fatih Erbakan, Sn. Mustafa Destici ve Sn. Önder Aksakal ile teşekkül eden Cumhur İttifakı 5’i bir yerde değerindedir. Bu ittifak, hâl ve istikbalimizin teminatıdır. Tabiatıyla 5 lider de takdir, tebrik ve duaya müstahaktır.
Türk Milleti, bir asır sonra Türkiye Yüzyılı yürüyüşünde yeniden İslâmın Sancakdarı olma şerefine yaklaşırken bu yürüyüşün teminatı, Cumhur İttifakı’na inanmış milyonlardır. O milyonlar, asla ve kat’a küçük hesaplara kapılmadan, küffara karşı mücadele veren, mazlumların hâmisi liderlerine sahip çıkmalı, fitne ve fesada geçit vermemelidir.

 

Sn. Erdoğan ve Sn. Bahçeli’nin bu azîz dâvâ için yapmayacakları fedakârlık, katlanmayacakları zahmet yoktur. Oturur, istişare sünnetini yerine getirir, Cumhurbaşkanı seçimiyle yüzde 50 artı 1’e dair aklıselimle en isabetli kararı verirler.

 

Gözler önündeki şu adaletsizlik, yarın tarih yâni gelecek nesiller tarafından bugünkü sorumlulardan hesap olarak sorulacaktır:

 

-8 milyarlık dünyanın 8 milyon İsrail’e esir düşmesi adalet değildir!

 

-2 milyon Gazzeli kahramanın 2 milyarlık ümmet adına ölmesi de adalet değildir!

 

Osmanlı Cihan Devleti’nin bıraktığı boşluğu hiçbir süper güç dolduramadı. Çünkü onlar, adalet, merhamet ve insaf ve vicdan terbiyesi almamışlardır. Zihniyetlerine paylaşma değil toplama fikri yerleşmiştir. Eğer; biz, bugün de Cihan Devleti olabilseydik, bahsettiğimiz şu her iki adaletsizlik de yaşanmazdı. Dünya, en az bir asırdır adalete muhtaçtır. Adalet olmadığı için, Kırım, Kafkaslar, Şarkî Türkistan, Bosna-Hersek, Karabağ, Afganistan, Arakan ve daha birçok yerde mezalim, katliam ve soykırımlar yaşandı ve yaşanıyor. Şimdi de onlara Filistin’de işlenen Gazze soykırımı eklenmiş bulunuyor. Bu çağ, adalete hasrettir. O hasret ancak Müslüman Türk’ün ağırlığını koymasıyla biter.

 

Dünyanın, adalete ve dolayısıyla huzura kavuşması, Büyük ve Kudretli Türkiye’nin 2071 Kızılelma şafağıyla mümkün olacaktır. Bu aşkın gerçekleşmesi, Cumhur İttifakı’nın sarsılmadan yoluna devam etmesiyle hakîkat olur. Aksi durumun hesabı verilemez.

 

Dâvâ adamı, siyâset üstü düşünür; düşüncesiyle ufukları kuşatır. “Bir elime Ay’ı, bir elime Güneş’i verseniz yolumdan ve dâvâmdan vazgeçmem!” diyen en mümtaz dâvâ kahramanı Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselâm- huzuruna nasıl çıkacağını, ne arz edeceğini aklından çıkarmaz…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.