SAVAŞLARIN SIRLI YANLARI!

A -
A +

GAZZE, sıradan bir yer; basit bir kıyı şeridi değildir. Hayvanların cins olanları gibi mekânların da mübarek olanları vardır. Bu itibarla soylu Gazze, vicdanlı ve insanlıktan nasibli insanların müşterek yüksek kıymetidir. Bütünüyle Filistin, Mescid-i Aksa cevherli olarak mü’minlerin kalbinin çarptığı yerdir.

 

Bu toprağın; bu bölgenin sakinleri, bir asırdan bu yana ve bilhassa 7 Ekim 2023’ten beri vahşi bir yok etme, zalimâne katliam ve aman vermez soykırım yaşamaktalar. Onlara hani neredeyse Türkiye’den başka sahip çıkan yok. Hem sahipsizler, hem düşmanları çok. ABD ve AB liderleri, başta vicdanı dumura uğramış Biden olmak üzere Netanyahu adlı cellada alabildiğine yardım etmekteler.

 

Son birkaç Amerikan Başkanı, kifâyetsiz muhteris numunesidir. Biden’sa yaşına rağmen diğer işgal maceraperestlerini aratır oldu. Siyonistliğiyle; Yahudi ırkçılığıyla övünüp durmakta. Amerikan seçmeni 5 Kasım 2024’te bu münasebetsiz kasaba politikacısını herhâlde gönderir. Eğer seçimlere kadar kayıtsız, şartsız ve sınırsız şekilde Gazze celladı Netanyahulu siyonist İsrail’in soykırım savaş suçunu yılışa yılışa desteklemeye devam eder de buna rağmen Kongre, O’nu durduramaz veya vazifeden almazsa yahut yeniden seçilirse Amerika, en az bir asır bu ayıbın altında terlemeye mecbur kalır? Biden politikası Amerika’ya pahalıya mal olacaktır. Bir asır geçmeden tarih kitaplarının şöyle yazması beklensin: “Gazze’de yaşanan insanlık suçu soykırım destekçiliği, ABD için sonun başlangıcı oldu.”

 

Londra ve Berlin de şaşkın politika gütmekteler. İngiliz kralı, sükûta gömülmüştür. Münzevî, tasasız, habersiz ve gamsız bir hayat sürüyor. Vahşi katliamı tek cümleyle kınamadı. İngiliz sarayı ırgat Başvekil kullanmakta. Bu Hintli de koşa koşa Netanyahu’nun boynuna sarılmaya gitmişti.

 

Bunun gibi Beyaz Saray adlı küçük konak da eski kölelerinin çocuklarını Savunma Vekili ve BM temsilcisi yapmaktadır. BM’de 191 devlet, ateşkes kararına “evet” derken onların aksine tek başına veto için el kaldıran Amerikalı siyahî delege, muhakkak ki yalnızca Filistin halkına, mazlum ve mağdur Gazzelilere değil, kendi atalarına da kötülük etmiştir.

 

Almanya, yakın geçmişlerinden gelen Nazi ayıbından kurtulmak isterken bu defa da Siyonist ayıbını sahipleniyor. Berlin, bu gidişle nesiller boyu yüzünde hem Nazi, hem Siyonist karası taşır. Alman Hükûmeti, yol yakınken akla ziyan bu işgüzarlığı terk etmelidir…

 

Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye ve Irak’tan müteşekkil Arap devletleriyle İsrail arasında 5 Haziran 1967’de başlayan ve adına “6 Gün Savaşlar” denen muharebede maalesef ve maalesef İsrail galip geldi. Mısır, Ürdün, Suriye toprak kaybetti. Bu üçüncü Arap-İsrail Harbi’nde ABD ve BK-İngiltere, İsrail’i, el Fetih hareketi ve Lübnan, Arab Ordusunu destekledi. Bugün Filistin Millî Ordusuyla İsrail’in arasındaki çatışma 6 Gün Savaşlarıyla mukayese edildiğinde netice şudur:
-1967’de İsrail’e taarruz eden 5 Arap devleti, düşmana sadece 6 gün dayandığı hâlde şimdi Gazze Arslanları, 70 günden beri İsrail’e kök söktürüyor. Hâlbuki o İsrail’in arkasında bütün batıl başkentler, basın, tüccarlar, siyasetçi ve sanatçılar var.

 

Siyonist ve Evanjelist desteğe rağmen Kassam Tugayları, işgalci İsrail’i vatanından kovacaktır. Bu zafer gerçekleştiğinde bölgede, dünyada ve bazı ideolojilerde çözülmeler beklenebilir. Kemalist dünde kalmışlığın beslediği “Araplar, bizi arkadan vurdu!” yalanı, çoktan açığa çıkmıştı. Şimdi aynı özürlü zekânın 7 Ekim’den sonra sarıldığı “Filistinli Araplar, Filistin’de Yahudilere toprak sattılar!” düzmece ve dayanaksız iftirası da çöktü. Ama orada kalınmadı; tartışmalar, genişleyerek devam ediyor. Şimdi; Filistin’in neden terk edildiği, niçin 401 yıldır vatanımız olan bir yerin İngilizlere bırakıldığı, Mescid-i Aksa ve Kudüs’ün neden arkada bırakıldığı, neden diplomasi dehâsı Abdülhamid Han’ın çizdiği stratejiden uzaklaşıldığı da Alman ve İngiliz muhipliği ölçeğinde tartışılmakta.

 

Saf, berrak ve tertemiz Gazze insanının ahı, çok ezberi bozacaktır. Dünya, Şanlı Gazze Direnişi üzerine İslâmiyete merak sardı. Böylece bir nasipli, Müslüman oldu. Bunun gibi birçok Türk de yakın tarihimize daha bir ilgi duyarak, belletilmiş ezberleri aşarak birçok hakîkate ulaşacaktır. Zaman, yeni bir döneme giriyor. Gazze şehîdlerinin ruhaniyeti zihinleri aydınlatmakta.

 

Savaşların, böylesi hesap edilmeyen tarafları ortaya çıkar. Harb-i Umumi, I. Dünya Harbi cereyan ederken 25 Ekim 1917’de Moskova’da sosyalist ihtilal oldu. Sovyet idaresi, Çarlık Rusya’sıyla İngiltere ve Fransa arasında Osmanlı Türkiye’sinin Arap coğrafyasındaki topraklarının paylaşılmasına dair 16 Mayıs 1916’da Londra’da akdedilen “Saykız-Piko” adlı gizli muahedeyi; andlaşmayı açıkladı. İmzacı devletlere âdeta baskın verilmişti.

 

Kim ne yaparsa yapsın kader, hükmünü icra eder. Bundan böyle namuslu tarihçi, dürüst araştırmacı, haysiyetli mütefekkirlere çok iş düşmekte.

 

Türkiye’nin de dünyanın da en mühim gündemi Gazze’dir, Filistin’dir. Filistin, işgalden kurtularak dört başı mamur bir devlet olmalıdır.

 

Şu son cümlemizi önceden de yazmıştık. Şimdi bir defa daha tekrar etmek gerekiyor:

 

Türkiye’ye kalbiyle ve ruhuyla değil de yalnızca pasaportuyla bağlı bazı kimselerin şu gün İsrail ordusunda yer alarak kardeşlerimize karşı savaştıkları, mezalimin içinde yer aldıkları bilinmektedir. Ankara, bu ihbarın üzerine gitmelidir. Bu kanı karışıklar, ister hem Türk hem Yahudi vatandaşı olsun, isterse sadece Türk vatandaşı olsunlar. Vatana ihanet cümlesinden olarak bu yaptıklarının hesabı sorulmalıdır.

 

Bir de tavsiyemiz var:

 

Filistin Devleti’nin iki yakası Gazze ile Batı Şeria yönetimlerindeki idarî, siyâsî ve fikrî çatlak malumdur. Şanlı Gazze Direnişi, zaferle bitince bu ayrılık, kendiliğinden ortadan kalkacak ve Filistin’in yönetimi yürekli vatanseverlere geçecektir. Şimdi makale ve tartışmalarda bu meseleyi, yen içinde bırakıp düşmanı sevindirmemek, cesaretlendirmemek ve mevcut soğukluğu arttırmamak için dile getirmemelidir.

 

Her sözün bir zamanı, her icraatın bir vakti vardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.