Kime göre, neye göre?

A -
A +

Yüksek lisans ve doktora derslerinde ilk başlarda ayarlarımı bozan ama sonra alıştığım bir durum var: Hoca bir makale ödevi veriyor. Oturup düşünüyorum. Aklıma harika fikirler geliyor. Sonra bilgisayarı açıp yazıyorum ve büyük bir gururla ödevi hocaya teslim ediyorum.

 

Ödev birkaç gün sonra mailime geri geliyor. Açıp bakıyorum her yer kıpkırmızı. Benim büyük bir öz güvenle yazdığım cümlelerden oklar çıkmış ve “Kime göre?” veya “Neye göre?” yazıyor. “Öğretmen kendini geliştirmek için gayret etmelidir” gibi beylik laflara bile kaynak soruşturması geliyor.

 

İlk başlarda içimden “Biz adam değil miyiz ya? Yirmi küsur yıldır eğitim sektöründeyim. Bana göre işte, illa bir kaynak belirtmek zorunda mıyım?” diye kendimce atar yapıyordum. Fakat işin içine girince anladım. Akademik disiplin bunu gerektiriyor. Sen istediğin kadar bu alanda kaç yıl dirsek çürüttüğünü düşün, çok üst bir seviyeye gelmeden öyle kafadan cümleler yazamazsın! Çürük dirseğin kimsenin umurunda olmaz yani.

 

Eğer bir tezin varsa önce kaynakları tarayacak, metinler arası bir yolculuğa çıkacaksın. Kim ne demiş ortaya dökeceksin. Bütün bilgileri hazmedince de eğer kendine çok güveniyorsan sonuç bölümünde birkaç fikir üreteceksin. Onu da yazarken “ben” dili kullanmayıp, edilgen cümleler yazacaksın. Yani “Ben böyle düşünüyorum” değil, “Böyle düşünülmektedir” diyeceksin.

 

Yani akademik dünyada kalem oynatırken veya konuşurken efendi olacak, haddini bileceksin.

 

     ***

 

Şimdi gelelim konumuza…

 

Birkaç satır dinî kitap okuyanlar cümleye “bence” diye başlayıp fetvaları ardı ardına sıralıyorlar. “Benim mantığıma göre” ifadesiyle başlayan cümleler, kendinden çok emin noktalarla tamamlanıyor.

 

“Kime göre, neye göre?” diye sorduğunuzda da “Bana göre işte kardeşim!” diye üst perdeden pervasız atarlar yapılıyor.

 

Bu ne öz güven? Yüksek lisans dersindeki bir ödevde bile kafandan cümle yazamazken, dinî konularda bu kadar fütursuz olunabilir mi?

 

Bir de “Din konusunda kimseden bir şey öğrenmeye ihtiyacım yok. Kendime göre okuyup anlarım. Anladığıma göre de yaşarım” diyenler var. Öyleyse doktora diplomasıyla benim arama niçin bir sürü hoca giriyor? Göndersinler mailime bütün bilgileri. Okuyup mezun olayım işte!..

 

Birisi anlatmıştı. Adamın birisi ilahiyat hocasına telefon açmış. “Hocam, siz şu konuyla ilgili şöyle şöyle demiştiniz. Ben Kur'an-ı kerime baktım. Sizin dediğiniz gibi değilmiş o mevzu!” demiş.

 

Hoca telefondaki adama, “Siz Arapça biliyor musunuz? Din eğitim aldınız mı?” diye sormuş.

 

Adam da “Arapça bilmem hocam. Din eğitimi de almadım. Ama dine çok ilgim var. Kendimce bir şeyler okuyorum işte” demiş.

 

Bunun üzerine hoca; “Beyefendi, bu konu biraz uzun. Benim şimdi bir beyin ameliyatına girmem lazım. Çıkınca arayayım ben sizi” demiş.

 

Adam şaşırmış tabii. “Hocam, sizin cerrah olduğunuzu bilmiyordum” demiş.

 

Hoca da “Cerrah değilim zaten ama tıbba çok ilgim var. Kendimce bir şeyler okuyorum işte!” demiş.

 

Sonra bir sessizlik olmuş ve telefon kapanmış.

 

     ***

 

Dinî konulardan bahsederken hassas olmak lazım. “Bir-iki kişi gördüm” diyebilirsiniz. Ama “Bir-iki milyon” derken daha ihtiyatlı olmanız gerekir. Çünkü değer arttıkça ortalama hesaplar kaybolur, netlik ihtiyacı artar.

 

Öyleyse konuşmanın ciddiyetini, mevzunun değerine göre ayarlamak lazım. Netlik gerektiren konularda ortalama konuşmalar yaparsanız ortalamanız düşer. 

 

Gündelik konular “bence” ile başlayan cümleleri kaldırır. Hakemin verdiği penaltı kararı bence doğru, sence yanlış olabilir. Ama mevzu derinleştikçe benceler senceler hükmünü yitirir, referanslar önem kazanır.

 

Bir kova su dökersiniz, bayır aşağı akar gider. En fazla yarım saat sonra da buharlaşıp yok olur. Ama kaynak suyu yüzyıllar boyunca akar. Geçtiği yerlerden bereket fışkırır, medeniyetler kurulur. Yani su ne kadar derinden gelirse ömrü o kadar uzun, yolu da o kadar bereketli olur.

 

Önemli mevzularda görüş bildirirken sadece kendisine atıf yapanların hükmü bir kova su kadardır. Etrafı çamur yaparak biraz akar ve güneşin altında buharlaşıp yok olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.