Çanakkale Savaşlarında mart ve nisan ayı

A -
A +

Çanakkale Savaşları bir devrin battığı yerdir. İlk saldırı 3 Kasım 1914’te olmuştur. Mart ayına gelene kadar özellikle 19-25 Şubat tarihinde bombardımanlar olmuş ama bir sonuç elde edilememiştir. Bu süre zarfında İtilaf Devletleri Osmanlı’nın Boğaz'a döşediği mayınları büyük ölçüde temizlemiştir. Mart 1915’in ilk kahramanlığını Bigalı Mehmet Çavuş yapmıştır. 3-4 Mart 1915’te keşif amacıyla karaya çıkan düşman askerlerini püskürtmüştür. 7-8 Mart gecesi sabaha karşı ise Nusret Mayın Gemisi tarih sahnesine çıkmıştır. Görülen bir rüya üzerine onun etkisiyle Cevat Paşa, 26 Türk mayınının Boğaz'a çift sıra hâlinde döşenmesini istemiştir. Bu mayınların 18 Mart zaferinin kazanılmasında büyük etkisi olmuştur...

 

18 Mart 1915’te öğleye doğru İtilaf Devletleri geniş çaplı saldırılara başladı. Osmanlı açısından durum kritikken Seyit Onbaşı, Mecidiye Tabyasında 275 kg ağırlığındaki top mermisini kaldırmış, namluya sürüp Ocean gemisini vurmuştur. Bu olay üzerine neye uğradığını şaşıran düşman kuvvetleri menzilimize girdi. Artık söz sırası Türk topçusunda ve 26 Türk mayınındaydı. Gemilerin bir kısmı mayınlara çarpıp batmış, bir kısmı topçularımızın etkili atışlarıyla vurulmuştur. Böylece 18 Mart Deniz Zaferi kazanılmış oldu.

 

25 Nisan kara çıkarması günü için seçildi. 25 Nisan günü İngilizler Seddülbahir’e, Fransızlar Kumkale’ye ve Anzak birlikleri Arıburnu’na çıktılar. Büyük bir direniş gösterildi.  Bu direnişin parlayan yıldızlarından birisi de Yahya Çavuş’tu. Ertuğrul Koyu'nda arkadaşlarıyla beraber binlerce düşman kuvvetini etkisiz hâle getirdikten sonra 26 Nisan’da şehit oldu. Kara çıkarmasının ilk günü direnişe rağmen bazı yerler İtilaf Devletleri kontrolüne geçti. Nisan ayının son günlerinde yapılan Kirte Muharebelerinde iki taraf da kesin sonuç alamadı. Mart ve nisan ayı Çanakkale cephesinde bu şekilde gelişti...

 

     Ahmet Mahmut Yuyucu-Sakarya Üniversitesi

 

 

ŞİİR

          Ey yâr

 

Viraneler yurdun oldu, divaneler dostun oldu,

 

Çok şükür ki köşkün oldu, gülüyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Gece gündüz istiyordun, köşküm olsun hep diyordun,

 

Bin bir hayal kuruyordun, ağlıyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Emek vermiştin yıllarca, sanma boşa bunca çaba

 

Pişman mısın, kibarca, soruyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Neyin var ki bu alemde, yaşadığın bu demlerde,

 

Hayat suyu var elemde, içiyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Acizliğin büyük fırsat, içine girmesin fesat.

 

Pişmanlık büyük hasat, topluyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Bahar gelir, yazlar geçer, hazan gelir kışlar geçer.

 

Ölüm gelir, hazlar geçer, görüyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Ben diyenler pişman oldu, benliğine düşman oldu.

 

Teslim olan aman buldu, biliyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Hak’tan hayırlısın dile, nazar etme seven güle,

 

Söz etme, şeyda bülbüle, diyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Bak piri natüvan oldum, dil şikeste gamı buldum.

 

Arvas kapısını sordum, pişiyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Kar içinde ters lale, su yüzünde hale hale,

 

Aşkımız geliyor dile, dinliyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Pervane aşkıyla yanar, aşk ile Allah’ı anar.

 

Seherlerde umut sunar, yaşıyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Gülistana vardığında, aşk kokusunu aldığında,

 

Deryalara daldığında, anlıyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Mecnuna âşık denmesin, Leyla’yı âşık bilmesin.

 

Aşk sendedir, görmez misin, söylüyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Derya sana olmuş hayran, sema sana kılmış seyran,

 

Toprak diyor işte meydan, bakıyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Merdaneye söz ederler, münafığa göz ederler

 

Sevene neler söylerler, duyuyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Elinde aşkın bayrağı, gönüldür onun durağı.

 

Yakın ediyor ırağı, gidiyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Tuzaklarla dolu dünya, ömür bir an, hayal, rüya.

 

Sonsuz yaşayacak güya, anlıyorsun şimdi ey yâr.

 

 

 

Aciz kullar tövbe eyler, nefsin Hakk’a teslim eyler,

 

Aşksız bu dünyayı neyler, SEVİYORSUN şimdi ey yâr.

 

          Aciz-A. Gök (Sultan Divanından)

 

 

ESKİMEZ KELİMELER

ŞEYDA: Aşkının çokluğundan aklı başından gitmiş, kendini duygularının coşkunluğuna bırakmış (kimse), çılgın, divane, meczup.

 

NÂTÜVAN: Na-tüvan: Farsça olumsuzluk ön eki olan nā kelimesi ve “güç, tâkat” anlamına gelen tüvan kelimesi bir araya gelerek natüvan kelimesini oluşturur. Kuvvetsiz, güçsüz, zayıf anlamındadır.

 

DİL: Gönül, yürek.

 

TAKAZA: 1. Serzeniş, azarlama, başa kakma 2. Alacağı için borçluyu sıkıştırma, zorlama. 3. Zorlayarak isteme, talep, istek, arzu.

 

ŞİKESTE: Kırmak anlamına gelen şikest kelimesinden gelmektedir. 1. Kırık, kırılmış 2. Mağlûp olmuş, bozulmuş, hezimete uğramış. 3. Kırılmış, kırgın, incinmiş, kederli 4. Kırık hatlarla yazılmış yazı çeşitlerine verilen isim.

 

GÜLİSTAN: Gül bahçesi, gülü çok olan yer, gülşen, gül-zar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.