Kurum'un iki rakibi!..

A -
A +

Genel seçim öncesi Erdoğan'ın kazanma ihtimali muhalif kesimi çıldırtıyordu. Köşelerden, ekranlardan "Ekonomi bu durumdayken Tayyip nasıl kazanır?" diye veryansın ediyor; seçmeni bilgisizlik, cahillik ve ideolojik körlükle suçluyorlardı.

 

Oysa o sıra Erdoğan birbiri üstüne açılışlar yapıyor, EYT gibi çeyrek asırlık problemi depremin ağır yüküne rağmen çözüme kavuşturuyordu.

 

Seçmenin muhalefetin adayını Erdoğan'a alternatif kabul etmediğini ve benzemez partilerin birlikteliğinde gelecek görmediğini fark edemiyorlardı. Nitekim, seçimden sonra ittifak ortakları birbirinin gırtlağına yapıştı. "İyi ki bizimki seçilmemiş, ülke uçurumdan dönmüş" itirafları gecikmedi. Muhalifler, seçim öncesi çarşı pazara takılıp kalmıştı. Ekranlarda, sosyal medyada güdümlü anketler üzerinden tehditli "geldik, geliyoruz" rüzgârı oluşturdular. Neticede sukutuhayale uğradılar...

 

Bu sıra AK Partililer, İstanbul'da benzer bir sorgulama içinde.

 

CHP'li İBB Başkanı beş yılda bir kişinin kaybetmesi için elinden gelen her şeyi yaptı. Küçük projelerle göz boyadı, sözünde durmadı. Eski dönemin eserlerini sahiplenip üstüne yattı. Adı tatillerle anıldı. Kadrolaşmanın, liyakatsizliğin dibine vurdu. İsrafı bitirmekten bahsedip borç batağına soktu. Şirketler zarar etti. Seçim propagandası için belediye kasasından 980 milyon lira ayırdığı ortaya çıktı. 'Karabat'ak işlerden toplu ulaşım felç oldu. Metroların yolda kalması, otobüslerin yanması sıradan iş hâline geldi. İstanbul, her alanda geriye gitti.

 

Ne var ki CHP'li başkan anketlerde ya önde gösteriliyor ya başa baş. Bu kadar hataya ve yönetim zaafına rağmen hâlâ öne çıkıyor olması hangi siyasi, sosyolojik ve psikolojik saiklerle izah edilebilir, bilemiyorum. Hele ki CHP'nin bu kadar dağınık olduğu, partide herkesin birbirinin kuyusunu kazdığı, küskünlerin yeni bir cephe açtığı böylesi bir ortamda. 2019'da seçmen AK Parti'yi cezalandırmak istedi ve gidip CHP adayına verdi. Gerçekten "ceza" oldu. Vaziyet ortadayken kazanma ihtimalinin dillendirilmesi insanın aklına şu ihtimalleri getiriyor:

 

Bir: AK Parti'nin bir yerde yanlışı var.

 

İki: Seçmenin yüzde 40'ı İstanbul'daki vaziyetten rahatsız değil.

 

Üç: Anketçiler ve CHP medyası algı yapıyor...

 

Kanaatimce üçüncü seçenek ağır basıyor. Muhalifler, genel seçimdeki türküyü çalıyor. Saymaz'ı, Zeyrek'i, Sevinç'i anketlerde CHP adayının önde olduğunu yazıp çizip, Kurum'un kazanamayacağı hissini oluşturmaya çalışıyor. Bu algıya kapılan kimi çevrelerden "Kurum doğru aday değildi" sözünü işitiyoruz. Kurum, bal gibi doğru bir aday. Diğeri gibi polemik yapmıyor olsa bile rakibini beşe katlayacak kalibrede. Kurum'un kampanyasını yetersiz bulabilirsiniz, bazı sözlerini hafife alabilirsiniz ama bunlar rakibinin heybesindekilerin yanında devede kulak kalır.

 

Bu ortamda AK Parti'nin tek bir dezavantajı var. O da ekonomi. Nitekim CHP'nin İBB adayı cebinden 200 lira çıkarıp, ekonomi eleştirisinde bulundu. Kurum'un iki rakibi var: Bir yanda siyasi ucuzluk diğer yanda pahalılık...

 

 

 

Portakal, orda kal!

 

 

 

Sözcü TV sunucusu Fatih Portakal, CHP'nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Afyonkarahisar adayı Burcu Köksal'ı fişteklediği yönünde iddialar ortaya attı. Kılıçdaroğlu sert bir açıklamada bulundu.

 

Edepsiz, basiretsiz, namert, iftiracı, kepaze, çukur gibi ifadelerle karşılıklı salvolar yapıldı.

 

Ana haberde "Namert sözünü aynen iade ediyorum" cevabını veren Portakal, Kılıçdaroğlu'nu kendisi üzerinden gündeme gelmeye çalışmakla suçladı. Kılıçdaroğlu'na yakın gazeteciler ise sunucuyu bombaladı.

 

Portakal, bültenlerde haberden çok yorum yapma "alışkanlığını" başlatarak, televizyon gazeteciliğinin genetiğiyle oynadı. Bazı sunucular da onun peşinden gitti.

 

O iktidara vururken alkışlayanlar, pohpohlayıp sırtını sıvazlayanlar gün gelip okların kendilerini vuracağını hesap edemediler. İyi oldu böyle iyi...

 

 

 

"Son" moda

 

 

 

Erdoğan: Benim için bu bir final, bu seçim benim son seçimim.

 

Akşener: Oy vermediniz; ben evime döneceğim. Siyasetin s'siyle meşgul olmayacağım.

 

Özel: CHP'yi iktidar yapamazsam koltukta durmam.

 

Yavaş: Son dönemim ama hakikaten son.

 

Siyasette "son" moda...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.