Ne güzel bir ifade; büyük alim Ali Semerkandi'ye atfedilen ''Niyet Hayır, Akıbet Hayır'' sözü.
''İyi düşün iyi yaşa, kalbin sağlıklı ve güzel kalsın, ömrün uzun olsun.'' der gibi.
Nasihat kıymetli; yönetim sanatı öğretilerinde ''İlk düğmeyi nasıl düğümlersen arkası öyle gelir'' diye dikte edilen usül gibi.
Lakin; gelde anlat burada niyetin önemini ön yargılı beyinlerine anlatabilirsen. Nerede?
Düşünün; günlerdir bir infial yaşanıyor organize edilemeyen ''Süper Kupa'' krizi yüzünden.
Mevzuu memleket meselesi
Haklı olarak memleket meselesi haline geldi konu.
Asli görevi ''Takımları salimen bir maça çıkarıp, o müsabakayı salimen oynatması'' gereken yöneticilerin fevri kararları neticesinde o kupanın oynanmasını sağlayamayıp, dünyaya rezil olduğumuz için.
Bitmedi... Özü; dostluğu, kardeşliği ve kaynaşmayı sağlaması gereken sporu, memleket evlatlarını neredeyse kutuplaştırma noktasına getirdiği için.
Büyükekşi istifa!
Belli merkezler koro halinde ''TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi istifa'' diye koro halinde tempo tutuyor. Tek suçlu oymuş gibi. Meğer ne büyük adammış Büyükekşi!
Süper Kupa'yı Suudi Arabistan'da oynamaya iki büyük kulübü ikna eden o. İki büyük kulüp adına protokol yapan o. Enterasan; maç gününe kadar Büyükekşi'ye ''Protokolde ne var?'' diye soran yok. Sahi neden?
Ah şu hakemler!
Futbolun adaleti, ''Ah şu hakemler'' diye diye yıllardır tartışma konusu da onca değişime rağmen ne çözüldü bugüne kadar?
Hiç değilse beyaz sayfa açmak adına soruyorum...
Hakemsiz futbol olmayacağına göre Süper Lige yükselen yeni ve mevcut hakemlere yönelik taciz, saldırı ve şiddet son bulup artık hakemlere saygı duyulacak mı?
Sorular çok da yutkunuyorum.
Gelen gideni aratmasın!
Özetle; son 10 yılda kaç TFF Başkanı geldi gitti de sorunlar çözüldü mü?